Detaylara dikkat!❤
Keyifli okumalar!❤Cem Adrian-Ben seni çok sevdim.
"Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum, ama nasıl, avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum, ama nasıl, kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz, yüzde yüz, yüzde bin beş yüz, yüzde hudutsuz kere yüz...Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım dudağımla, yüreğimle, kafamla; severek, korkarak, eğilerek, dudağına, yüreğine, kafana. Şimdi ne söylüyorsam karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
Ve ben artık biliyorum:
Toprağın-yüzü güneşli bir ana gibi- en son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...
Fakat neyleyim saçlarım dolanmış ölmekte olan parmaklarına başımı kurtaramam kabil değil!
Sen yürümelisin, yeni doğan çocuğun gözlerine bakarak...
Sen yürümelisin, beni bırakarak...Kadın sustu.
Sarıldılar.
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
Ayrıldılar."
-Nazım Hikmet.***
Elimdeki beyaz gülleri nazikçe toprağın üzerine bırakıyorum ve mermerin ucuna oturuyorum. Gözyaşlarım şimdiden bir bir süzülüyor yanaklarımdan. Buraya çok az geliyorum ama kalbimin bir parçası hep burada. Burada benim ailem, küçüklüğüm, hayallerim yatıyor. Annem ve babam giderken yalnızca ben annesiz ve babasız kalmadım ki, aynı zamanda sevgisiz, ailesiz kaldım. Bir daha kimse beni anlamadı. Anlamaya bile çalışmadılar. Onların gözünde yetim küçük bir kızdım ben. Yetimler sevilmez mi? Sevilirler! Onlar sevilmeyi herkesten daha çok hak ederler ama maalesef hak ettikleri sevgiyi göremezler. Bir yanları hep eksik kalır ve hiç kimse kapatamaz o yarayı. Sarılsalar bile geçmez.
"Anne baba, ben geldim sizin küçük şımarık kızınız. Anne, biliyor musun artık eskisi gibi şımarık değilim. Çünkü artık kimsenin umrunda değilim. Babama naz yaptığım gibi kimseye yapamıyorum. Babam beni terk etmezdi ama herkes ediyor. Sevilmiyorum, anne. "
Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülünce derin nefes alıyorum. Nihayet kendimi anlatıyorum ve biliyorum beni duyuyorlar. Cevap vermeseler bile.
"Buraya sık sık gelmediğim için sizden özür dilerim. Gelmek istiyorum ama çok zor. Buraya gelmek ve sizi toprağın altında görmek çok zor. Sizsiz olmuyor. Kimse beni anlamıyor. Beni anlayan ve seven tek insan vardı ama o da artık benden nefret ediyor. Olsun etsin o benden nefret, ben onu severim. Anne, çok güzel biri biliyor musun? Babam gibi çok güzel bir kalbi var. Tüm dünyayı sevmeye yetecek kadar büyük bir kalp hem de."
Ali'nin hayali gözümün önünde canlandığı zaman büyük bir gülümseme kaplıyor yüzümü. O beni gülümsetmeyi hep beceriyor. Her şeye rağmen hem de.
"Onun tüm dünyayı sevecek kadar büyük kalbi var ama benim küçük kalbim sadece onu seviyor. Kimseyi sevmediğim, sevemeyeceğim kadar çok seviyorum onu. Onu bu kadar çok seviyorum ama en çok ben yaraladım onu. Zaten en büyük yaralarımızı en sevdiklerimiz vermiyor mu bize? Anne, ben onu bu kadar severken nasıl başedicem kendimle?"
Ağlamam şidetlenince ellerimle yüzümü kapatıyorum. İlk kez böyle ağlıyorum. İçimi nihayet dökebildiğim zaman göz yaşlarımı silip ayağa kalkıyorum ve mezarlığı terk ediyorum.
---
Yüzüme yalancı gülümsememi yerleştirip teyzemin yanına ilerliyorum. Beni fark edince ayağa kalkıp bana sarılmak istiyor ama onu engeliyorum. Karşısındaki sandalyeyi çekip oturuyorum. Onu kaç yıldır görmememe rağmen kalkıp sarılmak, hasret gidermek gelmiyor içimden. Onun da beni özlediğini düşünmüyorum zaten. Hepsini yalandan yapıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı
Fanfiction"Hıçkırarak ağlayan kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına gelecekleri altına atılacak imzadır. " diye okudu kadın ve bu cümlenin gerçekliğiyle bir kez daha yüzleşti. O mavi gözlü adama kan kusturacaktı, bunca yılın intikamını alacaktı ondan. #Al...