İyi okumalar!!!
***
Sıkıcı geçen derslerden artık çok fazla yorulduğumu anlıyorum. Oldum olalı okulu sevmemişidir ama bu sene bitirmem gerek. Zaten Almanya'da yaşadığım o zor günler yüzünden bir yılımı kaybettim. Daha fazla zaman kaybetmek istemiyorum.
Omzumdan düşen çantayı tekrar omzuma takıp kantine giriş yapıyorum ve bakışlarımı kantinde gezdiriyorum. Ötede Pelin ve Ali'nin oturmuş konuştuğunu görünce yanlarına ilerliyorum. Konuşmaları kaşlarımı çatmama neden oluyor. Bunca zaman diliminde onları belki de ilk defa konuşurken görüyorum. Ben yanlarına varınca ikisi de susuyor.
"Selam." diye soruyorum merakla. Pelin bana bakıp sadece gülümsüyor. Ali ise ayağa kalkıp yanağıma öpücük konduruyor.
"Ne konuşuyordunuz? "
İkisinin de bakışları buluşuyor ve cevabı birbirilerin de arıyorlar. Galiba Pelin, Ali'den önce buluyor cevabı, çünkü bana dönüyor.
"Hiç, canım. Öyle havadan sudan konuşuyorduk."
Kaşlarımı çatıp Ali'ye dönüyorum. O ise bana güven veren bir gülümseme sunuyor.
"Otursana, Selin" diyor ve eliyle yanındaki sandalyeyi çekiyor oturmam için.
Ali'nin çektiği sandalyeye oturup masadaki elini tutuyorum. O da hemen ellerimi alıp dudaklarına götürüyor ve tüy kadar öpücük konduruyor.
"Rüzgar nerede, Pelin? " bakışlarımı Ali'den ayırıp Peline çeviriyorum.
Pelin ilk önce elindeki telefonun ekranına bakıyor, sonra ise bana dönüyor.
"Bilmiyorum ki. Sabah aradım ama açmadı. Ali, sen biliyor musun nerede olduğunu? "
Pelinle aynı anda Ali'ye dönüyoruz. Ali bize gülümsüyor ve bir şeyler gevelemeye başlıyor. Ses tonundan yalan söylediğini anlayabiliyorum ama Pelin endişelenmesin diye susuyorum.
"Bilmiyorum, kızlar. Ben de hiç konuşmadım kendisiyle. "
Ali birden ayağa kalkıp telefon görüşmesi yapacağını söylüyor ve biraz öteye gidiyor. Pelin'in endişelendiğini, her dakika telefona bakmasından anlıyorum. Masada ritim tuttuğu elini sıkıp ona güç veriyorum.
"Merak etme, Pelo. İşi vardır, Rüzgarın yoksa arar seni. "
Pelin sadece kafasını salıyor ve gülümsemeye çalışıyor.
"Umarım öyledir, Selin. Yoksa... yoksa bu sefer onu affetmem. "
Kafamı salıyorum ve bu sefer ben de endileşelenmeye başlıyorum. Pelin'in yine üzülmesini, yine kalbinin kırılmasını istemiyorum. Pelin hep neşeli ve sıcakkanlı bir kızdı ama kalbi kırıldığı zaman içine çekiliyor ve kimse ona ulaşamıyor. Lütfen yine incinmesin arkadaşım.
Ali yanımıza dönünce ona hiçbir şey çaktırmamak için gülümsüyorum.
"Neyse benim dersim var. Size iyi eğlenceler, gençler." diyor Pelin ve çantasını kaptığı gibi uzaklaşıyor yanımızdan. Ali, Pelin'in oturduğu yere oturuyor.
"Ali, Rüzgar saçma sapan bir şey yapmaz dimi? "
"Ne gibi bir şey? "
"Arkadaşımı aldatmak gibi bir şey. "
Bu kadar açık konuşacağımı beklemediğinden şaşırıyor ve mavi gözlerini sonuna kadar açıyor.
"Saçmalama, Selin. Rüzgar öyle biri mi?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı
Fanfiction"Hıçkırarak ağlayan kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına gelecekleri altına atılacak imzadır. " diye okudu kadın ve bu cümlenin gerçekliğiyle bir kez daha yüzleşti. O mavi gözlü adama kan kusturacaktı, bunca yılın intikamını alacaktı ondan. #Al...