"Nefes alamıyor, boğuluyordu; bu mezardan çıkmak, yaşamak, sevmek istiyordu... "
-Halid Ziya Uşaklıgil.
***
Çatalımla peynirime işkence vermeyi bırakıp bakışlarımı karşımda oturmuş Pelin ve Rüzgara çeviriyorum. Pelin, Rüzgarın ona uzattığı salamı ağzına atıp gülüyor. İmrenerek bakıyorum onlara. Pelin'in adına seviniyorum. O çok acı çekti ve sonunda sevdiğine kavuştu. Biz hiç bir zaman Aliyle böyle olamıycaz. Her zaman aramızda bir sır, bir mesafe olacak. İkimizde o sırı kaldıramıycaz. Ne bende öyle bir güç var, nede onda öyle bir cesaret.
Pelin tabağıma dokunmadığımı gördüğünde elini uzatıp masadaki elimin üstünü okşuyor.
"Selin, neden yemiyorsun? Belki neşen yerine gelir diye kahvaltıya geldik. "
İlk önce dolu tabağıma bakıyorum sonra karşımda oturan çifte. Daha fazla bana endişeli bakışlar atmalarını istemediğimden gülümsemeye çalışıyorum onlara.
"İyiyim gerçekten. Rüzgar, sanada teşekkür ederim bu kahvaltı için. "
Pelin pek inanmasa bile üstelemiyor. Sessizliğimizi Rüzgarın telefon sesi bölüyor. Rüzgar bir süre konuştuktan sonra soru dolu bakışlarla onu izleyen Peline dönüyor.
"Aliydi. Buraya geliyor. "
Ali'nin buraya geldiğini duyar duymaz ayağa kalkıyorum ve hemen ceketimle çantamı alıyorum.
"Neyse benim işim var. Size afiyet olsun. "
Apar topar kafeyi terkediyorum. Kafenin önünde durup taksi beklerken Pelin geliyor yanıma.
"Selin, n'oluyo? "
Rüzgar yanında olmadığından rahat oluyorum.
"Pelin, ben Aliyle karşılaşamam. Siz oturun edin kahvaltınızı. Ben gidiyorum."
Pelin, beni anlayışla karşılayıp kafasını salıyor.
"Rüzgarla konuştum bende seninle geliyorum. Seni yalnız bırakamam. "
Ona içten bir gülümseme gönderiyorum. Uzaktan bir taksi görünce durduruyorum onu ve biniyoruz birlikte.
---
İçkinin yakıcı tadı boğazıma ulaştığında yüzümü buruşturuyorum. Barmenin doldurduğu yeni tekila bardağını kafama dikiyorum. Peline baktığımda bana 'yeter artık...' diyor gözleriyle. Gözlerimi devirip barmena içkimi tazelemesini söylüyorum. Muziğin son sesi artık yavaş yavaş kafamı ağrıtıyor ama en azından bu seste yeniden o saçma düşüncelere dalmıyorum. Bu iyi geliyor...
Ayağa kalkıp dans pistine yürüdüğümde, Pelin beni durdurmaya çalışıyor ama sonunda o da pes ediyor. Muziğin ritmiyle hafif sallanmaya başlıyorum. Gözlerimi kapatıp kendimi tamamen muziğe bıraktığımda yine gözlerimin önüne mavi gözlü dev geliyor. Gözlerimi açıp yanımdaki tanımadığım bir adamla dans etmeye başlıyorum. Onunla ne kadar dans ediyorum bilmiyorum ama biraz sonra partnerim değişiyor galiba. Gôzlerimi açmıyorum ama nedense bu kollar, bu koku bana tanıdık geliyor. Yüzümde anlamsız bir gülümseme oluşuyor. Bu tanıdıklık hissi yüreğimi ısıtıyor. Belki de ben deliriyorum ve ya içtiğim içki yüzünden sarhoş oluyorum. Ama yine de merakıma yenik düşüp gözlerimi aralıyorum. Karşıma çıkan maviliklerle artık gerçekten delirdiğimi anlıyorum. Gözlerimi kırpıştırıp yeniden açıyorum ama o iki derin mavi bir yere kaybolmuyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı
Fanfic"Hıçkırarak ağlayan kadının gözyaşları, ağlatan adamın başına gelecekleri altına atılacak imzadır. " diye okudu kadın ve bu cümlenin gerçekliğiyle bir kez daha yüzleşti. O mavi gözlü adama kan kusturacaktı, bunca yılın intikamını alacaktı ondan. #Al...