Bazen hayatınızda kötü izler bırakan insanlar, hiçbirşey olmamış gibi birden bire hayatımıza girer.Hemde hiç beklemediğimiz bir anda.Bu, 'Hayatın Süprizleri' diye adlandırdığımız eylemler, bazen en çok beklenmedik olaydan bile yola çıkabilir.Hatta en yakınınızdaki kişiden.Belki de yılardır özlemini çektiğimiz kişiden.Hayatın süprizleri denen şey aslında, hiç aklımıza gelmeyecek kadar süpriz olaylar değil, o olayların hangi kişiden dolayı yola çıktığıdır bazen.
Hayat bana şaka mı yapıyor, yoksa gözlerim mi kötü görüyor? O lanet pisliğin babası, Patrick.Ne işin var burada senin? Çok konuşmayı kesip konuşmaya başladım, "Patrick? Ne arıyorsun burada?"
Annem, "O benimleydi."dedi
Nasıl yani? O pisliğin babasıyla birlikte mi geziyordu? Tamam, Patrick'in suçu yok.Ama bana o yanlışı yapan onun oğluydu.
"Patrick, annem ile birlikte gezmenin sebebini öğrenebilir miyim?"dedim, iyi biri olmasına rağmen böyle konulara göz yumamam, açıksözlüyüm ben.
Patrick, "İhtiyacı vardı çünkü, çünkü annen..-"dedi,
Sözünü kesen annem oldu, "Patrick kes sesini, hiçbirşey olmadı tatlım.Patrick arkadaşım olduğu için geziyoruz birlikte sadece, sakıncası mı var?"dedi
"Bana Bob'ın yaptıklarını hatırlamak bile canımı acıtıyorken sen nasıl Patrick'le gezebiliyorsun?"dedim
Matt, "Hadi gidelim burdan, eve geri dönelim.Hem baban merak etmiştir değil mi?"dedi
"Burada olan biteni öğrenmeden gitmiyorum."dedim
Annem, "Bunu sana Patrick yapmadı, hem sana birşey anlatmak zorunda değilim Sidney Sasha Physical, haddini bil!"dedi
Benim burada kalmak için daha fazla nedenim kalmamıştı, resmen bana bağırmıştı.Onca yılın özlemi bile onu durdurmamıştı.
Ayağa kalktım ve direk Elena ve Shawn'ın oturduğu masaya ilerledim.Matt arkamdan geliyordu ve bağırıyordu ama duramazdım.Elena'ların masasına ulaştığım zaman konuştum,
"Kalkın, gidiyoruz buradan"
Elena'nın konuşmasını beklemeden yukarı doğru merdivenlerle çıktım.Asansör bekleyecek zamanım yoktu çünkü.Zaten arada 5kat vardı, koşabilirdim.Yani öyle umuyorum.Şimdiden 3 kat çıkmıştım ve arkamda Elena, Matt, Shawn, Annem ve Patrick'i bırakmıştım.Katımıza geldiğimde durdum, bir arkama, bir soluma, bir sağıma baktım 513 no'lu odayı gördüğüm an oraya koştum, yetiştim ve oda'nın kartıyla kapıyı açtım ve kapıyı kapatıp, direk valizlere odaklandım.Valizimden sadece pijama çıkarmıştım.Tanrıya şükürler olsun ki kıyafetlerimi yerleştirmeye üşenmişim, üşengeçliğimle gurur duyuyorum.
Valizimi hazırlamayı bitirip kapıyı tam açacakken, Matt kapıyı açtı ve odaya girdi.Anında bana sarıldı.Ne olduğunu anlamamıştım ama, sarılışına karşılık verdim.
Matt, "Seni hiç bırakmayacağım demiştim değil mi? Yine bırakmıyorum.Hadi valizlerin hazırsa ilk Miami uçağıyla babanın yanına gidiyoruz, ilk tanıştığımız yere.Defolup gidelim şurdan."dedi ve Valizlerimizi alıp çıkacakken sordum,
"Elena ve Shawn? Onlar burada mı kalacak?"
"Hayır, onlara merdivenlerden çıkarken valizlerini hazırlamalarını söyledim.Şimdiye çıkmış, bizi bekliyorlardır.Bilirsin, işimi şansa bırakmam"
"Ne demezsin.Eğer uçak bileti bulamazsak o kusursuz kafanı yere çarparım.Bilirsin, seni severim."
Her zamanki tüm yüzünü kaplayan gülüşüyle bana onaylarcasına başını salladı.Ardından kapıyı açtık ve karşımıza bir adet Shawn ve Elena çıktı.Aynı anda, "Biletleri Justin hazırlıyor, Hadi arabaya gidelim!" dediler.Bence sırf aynı anda konuştukları için, 'Aynı Konuşmanın Altında' adında bir kitap çıkarmam gerekebilir.Çok düşündüm sanırım.Cevap verdim,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catch Me
Fanfiction"Hayat her zaman yalanlara inanmaktır.Bu yalanlar'ı hiç güvenmediği biri söylese bile inanır."