"Hadi uyan, bugün bu metal arabalardan kurtuluyorsun." kulağımın dibinde duyduğum ses ile gözlerimi açıp o uzamış saçlara baktım.2 ay geçmişti.Değişmişti.
Belki de saçlarını yapmayı unutmuştur.Ben Matthew Espinosa'dan pek bir değişim beklemem sevgili düşünce dünyam.
"Onlara ne zamandır metal araba diyorsun?"
"Metalden yapıldıklarından beri."
"Cevabın muhteşem ama aç olduğumu hissediyorum."
"Sen hep aç olduğunu hissediyorsun."
Ellerimi şıklatıp sinsice gülümsedim.Bıkmış şekilde bakarken: "Ah tamam.Ama biliyorsun bugün son." dedi.
"Benimle nasıl başa çıkıyorsunuz?" güldükten sonra odamın kapısından bana bakıp;
"Bilmiyorum gerçekten" deyip aşağıya iniş sesini duyduktan sonra rahatladım.
Yorganıma yeniden sarıldım ve telefonum elime alıp kurcalamaya başladım.Aşırı sıkıldığımı fark ettiğim an telefon rehberine girip, Elena'yı buldum ve 'ara' yazısına dokunmam ile telefonun çalışı kulaklarımı doldurdu.
"Artık özgürüm!"
"Biliyorum bebeğim, biliyorum.Ee akşam ne yapıyoruz, tekerlekli sandalye savaşçım?"
"Şunu söylemeyi kes kötü hissetmemi sağlıyorsun."
"İki dakika içinde sizdeyim."
"Hayır."
"Kovuyor musun beni?"
"Hayır aptal, Matt evde ve artık onunla barışmak istiyorum.Kendi başıma yapabilirim."
"2 aydır aynı evde kaldınız ve hala ayrısınız ha? Sizi gerçekten anlayamıyorum."
Matt odaya girdiği zaman, Elena'nın yüzüne kapatıp yatağıma gelen kahvaltıya göz attım.
"İyi iş Espinosa."
"Teşek-" elimi dudağına koyup "Sus!" diye bağırdım.
Eve biri girmişti.
"Bir misafirin mi vardı?"
"Hayır."
Elimizdeki kahvaltı bıçaklarıyla aşağıya iniyorduk.
*Ben biraz topallasam da, yine de başarılı bir iniş*
Aşağı indiğimde gözlerime inanamaz şekilde bağırdım;
"Shawn!"
Aşağı koşarak inip boynuna sarıldım.Koluma dokunduktan sonra: " Sen resmen donuyorsun!" dedi.
"Shawn, biliyorsun iyi bir bakıcıya sahip değilim." sırıtıp arkama baktım, Matt'in yere bakarken dudaklarındaki kahkahayı yılda ya da yüzyılda bir kez yakalayabilirsiniz.Yakaladım.
Shawn'ın boğazımdan geçirmeye çalıştığı kazakla dünyaya geri döndüm.
"Boğuluyorum...seni...serse-"
"Kazakların hiç küçülmüşe benzemiyor küçük hanım, herkese yutturabilirsin ama hala yaşadığımı bil istedim."
Üstümdeki kazağı düzeltip kapıdan çıkan Shawn'a baktım.
"Nereye?"
"Hadi, dışarı çıkıyoruz.Tabii Matt lavabodan çıkınca.Hala benden hızlı sıçamıyor."
"Bunun iddiasını yaptığınıza zerre şaşırmadım gerçekten.Ayrıca, evde dursak ne olur? Dışarısı hala tehlikeli, biliyorsun."
"Burada oturup ikinizin birbirinize romantiksel anılarınızı anlatmanızdan daha eğlenceli olacağına bahse girerim."
Kapıya yaslanmış dışarıya bakarken arkamda hissettiğim iki kol ile manzaram mahvoldu, kesinlikle.Matt'e 'Ne yapıyorsun?' bakışlarını atarken cevabımı aldım;
"Hala yürüyebildiğinden emin değilim."
***
Bir kafeye girmiştik.Herkes toplanmıştı.Hepsinin arkası dönüktü ama hepsini seçebiliyordum.Değişmiş görünüyorlardı.2 ay ardından beni ilk defa yürüyorken görecekler.Şuan hayatımın adrenalini yaşıyorum.Acaba ilk tepkileri ne olacak? Kolay alışacaklar mı? Kendimden çok onları düşünüyorum.
Elena bana baktı ve koşarak yanıma geldi.Kucağıma atladığında fazlasıyla geç olduğunu anlamışyım zaten.
"Hala ayağımda ağrı hissedebiliyorum ama!"
"Umrumda mı sanıyorsun!"
Hepsi bana minnetle, gururla bakıyorlardı.Bakacaklar tabii ki! Başardım ben! 2 aylık bir savaş verdim ve sonunda kazanan ben oldum.
Taylor'ın bana kollarını açarak: "Gel buraya." deyişinden sonra gözlerimden mutluluk yaşları akmaya başlamıştı bile.
"Bana gel buraya dedin ve geldim.2 ay önce bunun hayalini bile kuramazdım.Beni hayata döndürdüğünüz için hepinize teşekkür ediyorum.Siz benim koruyucu meleklerimsiniz.Her biriniz.Sizi seviyorum."
Taylor saçlarımı karıştırıp: "Duygusallığa girmeyelim lütfen.Hala duygusal olmayacak kadar arabam var."
Hepimiz gülerken pizzaların geldiğini gördüm.Sırayla masaya dağıtılrken ağzımdan şu cümle çıktı: "Şaka ediyordum! Size aşığım!"
***
"Üzgünüm ama bugün sevgilini alıyorum." Taylor bunları Matt'e söylerken, Matt'in ağzından çıkanlarla gerçekten şok olmuştum.
"U-uh, biz sevgili değiliz." elini sıkarak dudaklarını birleştirdi.
"Hala barışamadığınıza inanamıyorum."
Eksikliği fark ettiğimde duraksayıp Nash'e sordum: "Troian nerelerde?"
"O evde kalmayı tercih etti.Bilmem."
Telefonumu alıp Troian'ın numarasını çevirdim, iki çalıştan sonra Troian'ın sinirli sesi kulaklarımı doldurdu.
"Efendim Sid?"
"Seni bekliyoruz, ne sikim yapıyorsan bırak ve gel."
"Telefonu hoparlör'e al ve sıcak haberleri dinle güzelim."
Merak edercesine telefonu kulağımdan çıkarıp elime aldım ve hoparlör butonuna bastığım an Troian'ın sesi bütün masayı şok etmeye yetmişti bile.
"Seninle işimiz bitti, Grier."
Beni özlediniz mi? *hrjakhjsk* Teog'dan sonra bütün ilham perilerimi toplayıp yeni bölüm yazdığıma göre Catch Me'nin yeni sezon'una hazır olun derim.not:İyi dilekleriniz için teşekkür ederiim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catch Me
Fanfic"Hayat her zaman yalanlara inanmaktır.Bu yalanlar'ı hiç güvenmediği biri söylese bile inanır."