"Onu çok seviyorsun, değil mi?"dedim, ağlamış yüzünün üstüne dalga geçer gibi sırıtan surat'a bakarak.
"Neden hep bu ilişkilerde üzülen taraf hep ben oluyorum?"dedi, sustum.Birşey demedim.Konuşmasını devam ettirdi, "Ben Jack'le mutlu oluruz sanmıştım.İlk defa bir ilişkimde mutlu olacağımı sanmıştım." duraksadı, devam etti, "Seçim yapmak zorunda olmak istemiyorum.Anlıyor musun?"
Cevap verdim, "O zaman seçim yapan kişi çarkını onlara çevir.Onlar seni seçsin."
Tek kaşını kaldırmış, merak edercesine bakarken konuştu, "Yani?"
"Jack'ten hoşlanıyor musun?"
"Tabii ki de.Yoksa neden onu kabul edeyim?"
Beklediğim cevabı almıştım, bu benim için yeterliydi, "Jack'le ilişkine devam et ve Shawn'ın vereceği tepkiye göz at.Sonrasını düşünürüz."
Beklemediğim anda birden sarıldı.Ellerim boşta kalmışken tereddüt etmeden bende sarıldım.Sarılırken kulağıma şunları tekrarlayarak fısıldadı, "İyi ki varsın, iyi ki varsın, iyi ki varsın.."
***
Elena'yla uzun uzun konuşmuştuk.Hayatımızda ilk defa birbirimizle yemeğe dalmadan, oyun oynamadan, telefon veya dergilerle uğraşmadan birbirimize dertlerimizi anlatmıştık.Geçirdiğim en iyi zamanlardan biriydi.
Uykumuzun geldiğini fark edince eve doğru yol almaya başladık.5-10 dakikadır yürüyorduk ki çalılıkların kenarında iki kişi olduğunu farketmem bir oldu.Gece'nin bu saatinde birinin olması korkutucu olduğu için Elena'ya ses çıkarmaması için işaret yaptım.
Her mutlu olduğumuzda başımıza bir bela geliyordu artık refleks olmuştu.
Elena'yı ne kadar susturmaya çalışsam da, merak duyguma yenik düşüp çalılıkları kaldırdığım an, şaşkınlıktan ağzımın açılması bir oldu.Beklediğim şeyle karşı karşıya değildim, ama beklemediğim şeyle de karşı karşıya değildim.
İki kişi çalılıkların altında yiyişiyorlardı.
Dikkatli bakınca erkeğin birine benzediğini farkettim.Hayır, hayır.Beklediğiniz gibi değil.Dikkatli bakınca kişinin kim olduğunu çözebilmemle onun adını seslice söylemem bir oldu,
"Carter! Bu kız da kim?"
Kız sesimizi duyduğu an toparlanmaya başladı.Kız,
"B-ben sevgilin olduğunu bilmiyordum.Ü-üz-zgünüm." dedi.
Bu dediğine karşılık cevap verdim, "Onun sevgilisi değilim.Tanrı aşkına, sadece kim olduğunu merak ettim."
Kız giderken, Carter konuştu, "Bari gitmeden ismini öğreneyim, lütfen."
Kız cevap verdi, "Briana, Briana Blackburn"
***
Uyandığımda koltukta yanımda yatan, beni sabah buraya getiren balkabağının sürücüsü olan yakışıklıya baktım.Bu sabah romantik tarafımdan kalkmış olmalıyım.Tahmin ettiğiniz gibi, yakışıklı prensim Matt.Hayır zaten başkası olamazdı ki.Kafayı üşüttüm sanırım.
Yanına gittim ve yanağına bir öpücük kondurdum.Sonra telefonuma bakınca, bugünün Pazartesi olduğunu ve saat'in 7 olduğunu farkettim.Bugün okula gitmemiz lazımdı.Sonuçta 'liseyi bitirmiş gibi' olan yaşamımız, bugün son buluyor.
Kendime yiyecek bir gevrek hazırlayarak onunla atıştırdım.Sonra Matt'i uyandırmaya çalıştım.Tabii sadece çalıştım,
"Matt uyan"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Catch Me
Fanfiction"Hayat her zaman yalanlara inanmaktır.Bu yalanlar'ı hiç güvenmediği biri söylese bile inanır."