I swear to my Life

612 31 5
                                        

Duraksadım, hiçbirşey anlamamıştım açıkçası.Anladığım tek şey bize yalan söylemiş olmasıydı.Çok bekletmeden meraklı ifademle cevap verdim, "Şunu uzun uzun anlatır mısın?"

Cevap verdi, "Ama sözümü kesmek yok, yoksa anlatmam.Anlaştık sanıyorum?" Bana soru sorarcasına ellerini açmış bakıyordu, "Tamam" diyebildim.Çenemi tutacaktım zorunlu.Nefes alıp verdi ve konuşmaya devam etti, "Kaza olduğu gece, yani kaza olduktan sonra hepiniz yerde yatarken ağlamaya başlamıştım.Hepiniz öldünüz sanmıştım.Benim hiçbirşeyim yoktu, sadece sarsılmayla bayılmıştım.Sonra aklıma Bob geldi, o yoktu.Hepiniz ölü gibi yatıyordunuz ama tek eksik Bob'dı.İçinde biraz iyilik kalmıştır da size yardım eder diye onu aramaya başlamıştım, sonra çalılıkların arkasından bir ses geldi Bob olduğunu düşünüp ilerledim ama ortadan kaybolmuştu.Bob'ın beni görünce kaçacağını düşünüp çalıların arkasına saklanıp cebimdeki telefondan ambulans'ı arıycaktım ki lanet telefon çekmiyordu.Resmen ağlıyordum sessizce, ta ki bir bayan ortaya çıkana kadar.Kadın arabanın birinden inip yanına yaklaştı ve seni öptü sonra yanaklarına dokundu, resmen bir özlemi vardı sana karşı.Yıllardır görmediği özel birini görmüş gibiydi.Biraz daha durduktan sonra Bob geldi kadının yanına, konuşmaya başladılar.Duyduklarım sadece şunlardı, 'Maddy Physical' diye sesleniyordu Bob, Maddy Physical'dı ve kadının resmini senin odanda gördüğümü hatırladığım an..Aman Tanrım! Bunu söylemek çok zor.."

Ağlamaya başlamıştım, Annem yaşıyor muydu? Benden yıllarca saklanmış mı? Gözyaşlarım akmayı kesmiyorken Taylor ayağa kalkıp 10 cm olan aramızı kapatıp yanıma gelmek istiyordu.Yanına gittim, bi yandan gözyaşlarımı hıçkırarak tutarken bi yandan Taylor'un üstünü örtüyordum.Taylor konuşmaya başladı, "Söylememem gerekirdi üzgünüm."

"Hayır bak senin bir suçun yok tamam mı?, ben lavaboya gidiyorum bu konuyu sonra konuşacağız."

"Küçük Domzucuğun öpücüğü nerde?"

Öptüm ve saçlarını karıştırıp odadan çıkmadan gözyaşlarımı sildim.Çocuklar illa ki soracaktı neden ağladığımı onlara anlatmanın ne yeri, ne de zamanı.Odadan çıktığım an bir Matthew Espinosa açıklama beklermiş gibi karşımda dikiliyordu.Soru sorarcasına bakıyordu, 10 saniye bakıştıktan sonra 'Ee?' bakışını attı.Cevap verdim, "Çok seksisin ama tuvalete gitmem gerekiyor beni bugün fazlasıyla etkiledin!"

Sırıttı bende lavaboya doğru ilerledim.Lavaboya geldiğimde kimsenin duymayacağı şekilde kapıyı kapattım ve kapıya yaslandım, resmen yıllardır içimde bir hüzün vardı ve dışarıya atmamın zamanı gelmiş gibi ağlıyordum, sessizce.Her zaman yaptığım şeyi yapıyordum.Bağıra bağıra susuyordum.Annemi o kadar özlemiştim ki, ama beni bırakıp gitmişti.'Sahteden' öldüğü günü hatırlıyorum.

8 Eylül 2013..

Annem yine Patrick'in araştırma sevdası yüzünden Yağmur Ormanları'na gitmişti.Saatte bir evcil maymunlarıyla selfie'lerini atıyor.Ah benim deli dolu annem! Patrick'in oğlu Bob şuan bizdeydi,sevgilim demeliyim aslında.Mükemmel bir ilişkimiz var umarım son bulmaz.Patrick annemin en yakın dostu, hatta abi&kardeş bile denilebilir.Bob duştan çıkmış bana doğru geliyordu, sonra yanağıma bir öpücük bırakıp odama çıktı.Bende biraz dizi izledim.

***

Saat akşamın 9'u olmuştu, Bob'la aynı odada kalıyorduk o da odamda playstation oynuyordu.Yani odaya girip camları kırarcasına Adele söylesem bile ruhu duymaz.Koltukta oyun oynarken yakaladım, yanağına bir öpücük kondurup yatağıma geçtim.Sonra arkamda birini hissettim, baktığımda bunun Bob olduğunu farkettim, zaten başkası olacak değil ya.Sarılmasına karşılık verip uyudum ama uyumadan önce Bob, "İlaçlarını içmeden mi uyuyorsunuz küçük hanım?" dedi.Ah tam unutuyordum! Lanet bir astım hastasıyım, oflayarak Bob'ın kalkıp ilaç ve suyumu getirmesini izledim, sonra da ilacımı içtim ve aynı pozisyonda uykuya devam.

***

Uyandığımda 'burada ne sikim oluyor' şeklinde uyandım, ilk başta Bob'ın yanımda olmadığını farkettim sonra annem'den hiç mesaj gelmediğini.Annem'in uyuduğunu düşünüp sessizce Bob'ı aramaya kalktım.Misafir odası gelmişti aklıma direk oraya gittim, kesin oradaki abur cubur deposunu yağmalıyordu salak! Misafir odasına girdiğime pişman olacak şekilde ağzım açık kalmıştı.Bob'ın altında sarışın bir sürtük vardı ve ilk defa onu çıplak görüyordum.Çığlık attım ve lavaboya koştum.Saçlarımı çekiyordum, aynalara vuruyordum öldürüyordum kendimi.En çok da, ağlıyordum.Sadece Bob'ın kapının arkasından gelen yalvarmalı sesini duyuyordum, "Bebeğim tam bir yalnış anlaşılma!"..

"Bunu sen istedin" diyerek kapımı kırdı ve lavaboya girdi."Eğer ona yapmamı istemiyorsan sana yaparız seni fahişe!" bağırışları kulağımı çınlatıyordu.Ne sikim söylüyordu bu?!?! tam konuşacakken üstümdekileri yırtarak çıkardı resmen çırılçıplaktım.Çığlık atarak elinden kurtulmaya çalışıyordum ama kurtulamıyordum üstümde resmen dans ediyordu.Ağlamaya başlamışken elimdeki cam parçasını farkettim ve kafasında kırdım,bayılmışa benziyordu.Hemen odama hıçkırarak geçip üstüme hemen birşeyler giydim, telefonumu aldım ve çıktım.Elena'lara gidecektim.En yakın arkadaşıma.O olmasaydı ne bok yerdim gerçekten bilmiyorum.Elena'lara kısa bir koşuştan sonra kapılarını çaldım ve içeri girdim, Elena olan biteni ısrarla sorsa da uyumak istediğimi söyledim.Misafir odasına geçip kendimi uykuya bıraktım.

***

Saat sabah 7'ydi herkes uyuyordu.Eve gidip tüm eşyalarımı toplamak gibi bir niyetim vardı korkmuyordum.Elena'nın babası avcıydı ve silah koleksiyonu vardı, hepsi depodaydı.Depoya gidip birini aldım ve sessizce evden çıktım.Eve yaklaşmışken girip girmemek arasında bir gelgit yaşadım.Ama o orospu çocuğunu gebertecektim! Kapıyı bir hışımla açtım ve salondaki cansız bedeni görünce yıkıldım.Annem..Annem ölü kanlar içinde yerde yatıyordu.Yanında da bir not vardı, "Kaçmayacaktın küçük Sürtük." çığlık attım ve elime gelen herşeyi kırdım.Artık yaşamamda bir anlam bulamıyordum.Ben de ölmüştüm.

Şimdiki zaman..

Kapı zorlanıp açıldığı zaman çığlığı bastım.Yeniden Bob olmasından korkmuştum.Ağlarken annemin nasıl ölü numarası yaptığı aklıma gelmişti.Matt sakince, "Benim korkacak birşey yok." dedi.Yapacak birşey bulamayınca ona direk sarıldım öyle bir özlemle sarılıyordum ki hem hıçkırıyordum, hem sarılıyordum.Matt konuşmaya devam etti, "Herşeyi Taylor'dan öğrendim.Her koşulda ne olursa olsun yanındayım, Sidney Sasha Espinosa.Hayatım üzerine yemin ederim."

Catch MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin