( SNSD - Lazy girlBu bölüm filler chapter gibi bir şey, o yüzden kısa )
Birkaç gün sonra kendisini hâlâ suçlu hisseden Sooyoung, Jiwoo'yu evine davet etmişti. Eğer küçük olana derslerinde yardım ederse kendisini affettirebileceğini düşünüyordu.
Fakat Afrodit'in evine, odasına giren bir Kim Jiwoo ne kadar derse odaklanabilirdi ki? Ki zaten Sooyoung önündeki kitaplarla uğraşırken Jiwoo kaba tabirle öküzün trene baktığı gibi onu seyrediyordu. Bunun daha kibar bir söylenişi yoktu, gerçek buydu. Dirseğini masaya koymuş, yumruk yaptığı elini yanağına yaslamıştı. Gözlerinde her zamanki gibi kalpten uçaklar vardı (Hiç bıkmıyordu pilotlar uçuş denemesi yapmaktan.)
Ancak o minik pengueni öküze dönüştüren asıl şey hafiften aralık olan ağzıydı. Sooyoung'u hergün gördüğü hâlde güzelliği onu hâlâ şok içinde bırakıyordu. Hele bir de bu kadar yakındaysa...Kim Jiwoo deliler gibi olmasa da trene platonik öküzler gibi âşıktı işte.Jiwoo'yu her zaman oklarıyla vuran Afrodit için durum birden tersine döndü. Jiwoo'nun ok gibi keskin bakışlarını üzerinde hissedince bilmediği bir sebepten yanakları kızardı. Yavaşça kafasını küçük olana çevirdi. Karşılaştığı yüz ifadesi gülmesine neden oldu. "Bu bakış ne böyle?" Gülmeye devam ediyordu. Jiwoo'nun kendisine gelmesi gerekiyordu fakat o da şimdi durumu kötüleştirerek salakça bir sırıtış yerleştirmişti yüzüne. Büyük olan daha çok güldü, Jiwoo'nun tam ifşalık duran suratına. Oysa bilmiyordu, o bu kadar güzel güldükçe Jiwoo sırıtmaya devam edecekti.
"Cidden ama Jiwoo, neden öyle şapşal şapşal bakıyorsun?" Sooyoung sonunda gülmeyi bıraktığında sordu. Her zamanki gibi dünyanın en tatlı varlığı gibi görünen Jiwoo'nun yanaklarını sıkmaktan alıkoyamamıştı kendini.
Nadir yaşanan bir durum meydana geldi ve Jiwoo diline hakim oldu. "Umm şu soruyu çözemedim. Çok zor." Önündeki kitaptan rastgele bir soru gösterdi. Gerçekte hiç bakmamıştı o soruya.
Sooyoung kitabı önüne çekip soruyu inceledi."E ama hiç uğraşmamışsın ki." Keşke Afrodit bu kadar zeki olmasaydı. Jiwoo'nun içinden geçirdiği buydu.
"O konuyu pek anlamıyorum. Gözüme çok karmaşık geldi." Yine yalandı. Zor bir konu değildi. Fakat Sooyoung anlayışla kafasını sallayıp bakışlarını soruya indirdi. Birkaç işlem yaptı, Jiwoo yine onun yüzünü seyrediyordu soru çözümü yerine. Ama bu Çilek'in suçu değildi ki. Afrodit soruyu o kadar çekiciyken çözmeye uğraştığı için onun suçuydu. Jiwoo büyük olanın soruyu çözemediği için çattığı kaşlarını görünce gülümsedi. Gözlerindeki ne yapacağını bilememe, kızgınlık sonra bir de dudaklarını ısırışı...Hepsi çekiciydi.
"Bu soru yanlış galiba. Ben de çözemedim." dedi Sooyoung sonunda pes ederek.
"Ben bir daha deneyeyim." dedi Jiwoo kitabı önüne çekerken. Sonuçta soruyu çözmesi bir dakikadan daha az zamanını almıştı. "O kadar da zor değilmiş." dedi çözümünü gururla gösterirken.
Sooyoung şaşkınca bir kitaba bir ona baktı. Ardından güldü. "E sen bu konuyu gayet iyi biliyormuşsun ya." Keşke Jiwoo diline hakim olabildiği gibi bu ihtimali de düşünebilseydi. Açıkça yakalanmıştı. Neyse ki o an aklına Yerim'in yaptığı teklif geldi.
"Haftaya ailem iş için şehir dışına çıkacak. Haftasonu boyunca koca ev bana kalacak. Diyorum ki büyük bir parti verelim. *Jiwoo'ya dönerek* Sen Sooyoung unniyi çağırırsın, o da tanıdığı kişileri çağırabilir. *ekibin diğer üyelerine bakarak* Aynısı sizin için de geçerli. Kalabalık olsun ortam."
Yerim'in söylediklerinin kısa özeti buydu. Jiwoo bunu Sooyoung'a sormayı unuttuğuna inanamayarak kafasının üzerindeki flashback baloncuğunu söndürdü.
"Umm unni arkadaşım bir parti verecek. Sen de gelmek ister misin? İstediğin kişileri davet edebilirsin hem."
Cevap olumluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strawberry That Fell In Love | ChuuVes✔
FanficÇapkın geçinen Kim Jiwoo'nun âşık olması için üç saniye yetmişti.