(Sugarbowl - Second date )
Haftalar birbirini, ana karakterlerimizden kahküllü olan da aşkını kovalıyordu. Tüm kırılmışlıklarına rağmen pes etmiş değildi. Elinden geldiği kadar reçetede yazılı olanları uyguluyordu. Ama sonuç hâlen "arkadaş"tı. Tabii iyimser baktığında bu da bir gelişmeydi. Bugün de öğlen Sooyoung ve arkadaşlarıyla takılacaktı mesela.
Sooyoung, Jinsoul ve Jungeun üçlüsü çoktan gelip bir masaya oturmuş, onu bekliyordu. Sooyoung parmaklarını masaya vurarak ritim tutmaya başladı. Jiwoo normalde geldiği vakitten bir dakika gecikmiş vaziyetteydi. Tik tak tik tak
Hâlâ gelmedi
Tik tak tik tak
Neden gelmedi?"Öhö öhö." Ritim tutmayı bırakıp sesin sahibine döndü. Ve böylece fark etti sarışınların sırıtarak kendisine bakmakta olduğunu. Biraz önce boğazını temizleyen Jinsoul konuşmaya başladı, "Hani birkaç hafta önce Vivi'yi kıskandırmak için Jiwoo'yu kullanmıştın. Ama o olay uzun sürmedi. Artık hiç de Vivi ve Haseul'ı umursuyor gibi görünmüyorsun?"
"Bunu daha önce söylemiştim. Vivi'yi kıskandırmak için yapmadım. Bana acımalarını istemediğim için yaptım. Ve uzun sürmedi çünkü Jiwoo'nun isteği olmadan yaptığım saçma bir şeydi." Sooyoung cevabını verdikten sonra tekrar ritim işine dönecekti ki Jinsoul asıl soruyu sordu.
"Ya da Jiwoo'dan hoşlandığın için olabilir mi?" Sonunda ağzındaki baklayı çıkarmıştı.
Sooyoung dayanamayıp sesli güldü bu soruyla. "Saçmalamayın. O daha küçük. Kardeşim gibi." Jiwoo'yu beklememeye karar verip gergince yemeğini yemeye başladı.
"Bence de olmasın. Biz Jiwoo'yu evlat edinmekte ısrarcıyız ve senin gibi bir gelin istemeyiz." söyleyip dil çıkardı Jungeun. Onun bu cümleleri sevgilisinin kafası karışmış bir vaziyette ona bakmasına neden olmuştu.
"Ama hayatım bu mümkün mü ki?" Jinsoul'ün şimdiye kadar yaptığı en salakça şey, Jungeun'ın bu söylediklerini ciddiye alması değildi. O yüzden sevgilisi alışmıştı. Hatta kendisi de bazen onun gibi davranıyordu.
"Benim saf prensesim." dedi Jinsoul'e sarılırken. Sonra tekrar Sooyoung'a döndü. "Ama bence Jiwoo senden hoşlanıyor."
"Yok canım. O da beni ablası gibi görüyor." Sooyoung bu cümleyi söyledikten üç saniye sonra Jiwoo yemekhanenin girişinde görünmüştü. O yüzden bu hoşlanma mevzusu masadaki üçlü için şimdilik kapanmıştı.
Jiwoo sonunda onların masasını bulduğunda, onlara yaklaştı. Onun gelişi mi yoksa sarışınların baskısından kurtulmak mı gülümsetmişti Sooyoung'u bilinmez, ancak ruh hâlindeki değişim Jinsoul ve Jungeun'ın gözünden kaçmamıştı.
"Hey!" Jiwoo ise her zamanki gibi gözlerinde uçuşan kalpten uçaklarla Sooyoung'a bakıyordu. Bunu fark etmemek dünyadaki tüm insanlar için imkânsızdı. Bir kişi dışında, Sooyoung. O hâlâ "abla" kafasındaydı.
Fakat abla olduğu hâlde kendisini böcekten korkmaktan alıkoyamamıştı. Ah evet böcek. Jiwoo'nun hayali evreninden Sooyoung'un önüne zıplamış olmalıydı. Büyük olan telaşla ayağa kalktı.
"B-böcek!"
Jiwoo da aynı anda korkuyla sıçramıştı. Böceklerle ilişkisi Sooyoung'unkinden farklı değildi. Ancak o an ampul yakmak için fazlasıyla fakir olan beyni bir kibrit yaktı. Bu durumu lehine çevirebilirdi. Hem bu tarz durumlarda arkadaşları ona yardım edeceklerine dair söz vermişlerdi. Jiwoo hemen etrafı kontrol etti, arkadaşları biraz ileride başka bir masada oturmaktaydı. Anlaşmayı hatırladıklarına dair bir işaret yaptı Yerim.
Anlaşma ise şuydu :
Bu tip fırsat sayılabilecek durumlarda eğer Yerim-Yeojin-Chaewon-Hyejoo'dan oluşan ekip o civarlardaysa, Jiwoo'nun her bir davranışını dikkatle izleyecekler, bir yanlışını yakalarlarsa kafasına küçük bir taşa sarılmış kâğıttan top atarak onu uyaracaklardı. Buna karar verdiklerinde dünyanın en kusursuz planı diye düşünmüştü Jiwoo.
![](https://img.wattpad.com/cover/151867018-288-k744649.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strawberry That Fell In Love | ChuuVes✔
Hayran KurguÇapkın geçinen Kim Jiwoo'nun âşık olması için üç saniye yetmişti.