13>Sonunda,HyeWon

355 58 18
                                    

( Nineteen - Tickling )

Bir hafta sonra, öğle arasında sınıfta yalnız kalan Hyejoo seri bir şekilde serçe parmağını sıranın kenarına vuruyordu. Neden dünyada o kadar kız varken arkadaşına âşık olmuştu ki? Artık inkâr etmiyordu fakat biliyordu, asla onunla birlikte olamayacağını. Yani serçe parmağına çektirdiği acı sözleşme gereği olmasının yanı sıra kendisine olan sinirinden de kaynaklıydı.

Birden sınıfın kapısı açıldı, Hyejoo son kez ayağını vurduktan sonra kapıya baktı. İçeri giren Chaewon kapıyı arkasından kapattıktan sonra onun ayağına baktı. "Ne yapıyordun? Yoksa sözleşmeyi ihlal mi ettin?" Fakat bunu sorarken o da ayakta duramıyordu. Tek ayağı üzerinde sekerek Hyejoo'ya yaklaştı. Onun bu hâli, hâlâ hergün saçlarını ören kızı gülümsetmişti.

"Hayır. Sadece ayağımı çarptım yanlışlıkla. Sen neden sekiyorsun? Yoksa anlaşmamızı ihlal etmenin bir sonucu mu bu?"

Cevap normal şartlarda "evet"ti. Fakat ikisi de henüz birbirlerine itiraf etmeye utanan aptallar oldukları için inkâr edecekti Chaewon. "Hayır." Sekerek Hyejoo'dan uzaklaştı.

Şu anda ikisi de serçe parmaklarındaki acı sebebiyle tek ayakları üzerinde duruyordu. Öğretmenleri tarafından cezalandırılmış ilkokul öğrencilerinden farksızlardı.

Hyejoo gözünün ucuyla Chaewon'a baktı. Kız kaşlarını çatmış, gözlerini yere dikmişti. Bu hâliyle bile tatlı görünmesi Hyejoo için dünyanın en gizemli bilmecesiydi. Âniden ona yaklaşmaya karar verip sekerek adımını attı. Fakat tam bu sırada kapı açılınca geri sekmek zorunda kaldı.

"Apaçi dansını yaptım ve çok beğendi!" Tomboy içeri süzülürken heyecanlıydı. Sooyoung'un günlüğünde onun apaçi dansını havalı bulduğunu okuyunca bir hafta boyunca çalışıp dansı öğrenmiş ve kısa süre önce de uzun boylu olana performansını sergilemişti. Fakat içeri girip de arkadaşlarının duruşlarını fark edince beyninde şimşekler çaktı. "Nani?! Siz niye sekiyorsunuz?! Yoksa..."

"Hayır!" Hyejoo ve Chaewon çabucak ayaklarını yere indirip acı içinde bağırdılar. "Ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum." Aynı anda söylediler.


**

Derste Hyejoo nereden geldiğini bilmediği bir cesaretle sağ elini oturağa koydu. Ardından yavaş yavaş Chaewon'un kucağındaki sol eline ulaştı. Başta hafifçe tutmuştu. Ama sonra Chaewon sıkıca tutarak karşılık verdiğinde onun da tutuşu kuvvetlendi. Kendine güveni artmıştı.

"Ne yapıyorsunuz siz?" Arkalarındaki Jiwoo'nun nefesi kulaklarına çarpınca ürperdiler. Böylece Hyejoo'nun güveni çabucak kırıldı.

"Hiçbir şey." dedi elini çekerken.

Jiwoo memnuniyetle arkasına yaslandı. Oysa o geri çekilir çekilmez Chaewon Hyejoo'nun elini tekrar tutmuştu.

"Neden onlara karşı böylesin? Bırak da çıksınlar."  Bu defa kulağında ürpertici bir nefes hisseden Jiwoo'ydu. Arkasında oturan Yeojin ve Yerim'e döndü ve fısıldadı.

"Eğer arkadaşım olmasalar çıkmaları benim için sorun olmazdı. Sözleşme falan gerçek neden değil. Çıkmalarını istemiyorum çünkü ya birgün ayrılırlarsa? O zaman ne yapacağım? İkisi bir daha görüşmeyecek. Ben de içlerinden birini seçmek zorunda kalacağım. Arkadaş grubumuz parçalanacak. Bunu istemiyorum."

Jiwoo gerçek duygularını itiraf ettiğinde Yeojin ve Yerim bunu şaşkınlıkla karşıladılar. Tomboyun tüm bu davranışlarının nedeninin o aptal sözleşme olduğunu düşünürken nasıl da yanılmışlardı! Bu kısa şaşkınlığın ardından az önce konuşan Yeojin bir kez daha söze girdi.

"Seni anlıyorum ama bu yaptığın bencillik değil mi? O ikisi açıkça birbirlerinden hoşlanıyor. Onların yerine karar vermek haksızlık değil mi?"

Bu kez de Jiwoo gerçeklerden kaçtı. Her ne kadar biraz önce yaptığı açıklama derin görünse de esasında oldukça bencilce ve çocuksuydu. Bunu o da biliyordu ama yüzleşmeye hazır değildi. Yanaklarını şişirip kafasını sırasına koydu ve düşüncelere daldı.

"LGBT bireyleri bu kadar tuhafsa biseksüel olmak istemiyorum." Konuşan Yerim'di. Yeojin şaşkınca ona baktı. İlk tanıştıklarında onun heteroseksüel olduğunu söylediğini çok net hatırlıyordu.

"Bu ne demek?"  Merak ettiği bir diğer şey de, kalbindeki gereksiz heyecandı.

Yerim sanki söyleyip söylememe konusunda kararsızmış gibi birkaç saniye onun yüzüne baktı. Ardından derin bir nefes aldı, "Bilmiyorum birkaç gündür kafam karışık. Ben galiba...kızlardan da hoşlanıyorum."

Yeojin'in kalbi, "hoşlanıyorum."a kadarki kelime sayısına dönüşmüştü.
O kelimeyle beraber bölüm 555 kelime olmuştu. Taylandlılar böyle gülerdi internette. Şimdi de zavallı kızın kalbi kocaman bir gülücük bombasına dönüşmüştü. Yeojin bu bombayı patlatıp gerçekten gülmekten korktu.

Neyse ki öğretmen onu kurtardı. "Yeojin, Yerim! Fısıldaşmayı kesin!" Ardından gözleri sağ eli Chaewon'un elinde esir olduğundan not tutamayan Hyejoo'yu buldu. "Son Hyejoo! Çabuk tahtaya gelip şu soruyu çöz!"  Bu öğretmenlerin klişe ceza verirken derse dahil etme yöntemiydi.

Fakat neredeyse Chaewon'un elini unutan Hyejoo telaşla öyle bir fırlamıştı ki yerinden Chaewon'u da sürüklemiş, bununla da kalmayıp kızın yere düşmesine neden olmuştu.
İşi daha da trajikomik hâle getiren hâlâ elele oluşlarıydı.

Tüm sınıf kahkaha attı.
Im Yeojin ise şanslıydı, kalbinin mutluluğunu sınıfın kahkahalarıyla saklayabildiği için.


Bölüm Sonu

Strawberry That Fell In Love | ChuuVes✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin