17>Mafyalar ve Cesetler

364 64 62
                                    

( standing egg - 들어줄래 )

Flashback

"Neden kâbul ettin?! Beni tanımıyorsun bile!" Heejin ile yalnız kaldıklarında telaşla sordu Jiwoo. Sooyoung'tan kurtulayım derken her şeyi mahvetmişti.

"Sakin ol." dedi Heejin etrafı kontrol ederken. "Senin de beni tanımamandan tahmin ediyorum ki, bu teklif gerçek değildi. İşte bu yüzden kâbul ettim. Bunu bir çıkar anlaşmasına dönüştürebiliriz." Bahçenin öteki tarafında bir ağacın altında durmuş, arkadaşlarıyla sohbet eden Hyunjin'i işaret etti.

Jiwoo onun gösterdiği tarafa baktığında hatırladı karşısındaki kızın kim olduğunu. Jeon Heejin, yani sürekli Kim Hyunjin'le kavga eden kız.

"Geçen sene teklif ettiğimde beni reddetmişti. O günden beri benimle uğraşıyor. Bir rahat vermiyor ki onu unutayım." Derin bir iç çekti. "Keşke bu kadar güzel olmasaydı..." Küçük olana döndü. "Neyse, benim hiç sevgilimin olamayacağını düşünüyor. Senin yardımınla bu fikri yıkacağız ve Hyunjin'i kibar tabirle kudurtacağız." Gülümsedi.

"Kibar hâli buysa kabası nasıl?" Jiwoo gözlerini devirdi. Tek istediği Sooyoung'tan kaçmakken kendisini bir Kore dizisinin içinde buluvermişti.

"Ben de bilmiyorum." dedi Heejin mâsumca.

**

Aradan günler geçti. Sooyoung, Jiwoo'yu tutamadığı o günden beri yalnız hissediyordu. Fakat sanki bu defa ayrı bir yalnızdı. Bunun sebebini çok iyi biliyordu. Jiwoo yeni sevgilisiyle birlikteyken Ha Sooyoung ismi bir kez olsun aklına gelmiyordu herhalde. Zaten neden gelecekti ki? Ha Sooyoung onunla alay etmiş iğrenç biriydi.

Öğlen Jinsoul ve Jungeun'la beraber her zamanki yerlerinde oturuyorlardı. Sooyoung'un gözleri bir zamanlar Jiwoo'nun oturduğu, şimdiyse boş olan sandalyeye takıldı. Daha bu senenin başında tanıştığı birini nasıl böyle özleyebiliyordu, bilmiyordu ama özlemişti işte.

Aynı anda Jiwoo sevgilisinin elini tutarak yemekhaneye girmişti. Sooyoung'un gözleri çabucak yakaladı küçük olanı. Jiwoo, Heejin ile beraber ilerideki bir masaya oturana kadar da takip etti. Gördü Jiwoo'nun nasıl Heejin'in oturması için sandalyeyi çektiğini. Heejin oturduğunda ise onun söylediği bazı şeylere sanki dünyanın en komik şeyiymiş gibi güldüğünü. Sooyoung bunun farkında olmasa da onları fazlasıyla kıskanmıştı. Daha da kötüsü kıskandığı hâlde Jiwoo gülerken onun gülüşünü duyabileceği kadar yakında oturmak istemişti onlara. En başından beri küçük olan hakkında en sevdiği şeylerden biri, çoğu şarkıdan daha güzel olan bu gülüştü. Hep enerjikti, duyana da enerji veriyordu. İşte bu yüzden Sooyoung o gülüşü tekrar duyabilmek için kendisini feda etmeye hazırdı.

Biraz sonra Jiwoo ve Heejin önlerindeki yiyecekleri birbirlerine yedirmeye başladılar. Sooyoung bu klişe karşısında fazlasıyla etkilenmişti. Ne kadar da romantiklerdi!

"Şu kâşığı düzgünce uzatır mısın?" Jiwoo gülümsemeye çalışırken sordu.

"Gayet düzgün işte. Daha ne yapayım?!" Heejin de benzer bir üslupla cevapladı.

Kesinlikle çok romantiklerdi.

Sooyoung tüm bu romantizme dayanamıyordu. Kafasını başka bir yere çevirdi. Karşı masada Kim Hyunjin en az onun kadar kıskanç görünüyordu. Gözlerini bir saniye olsun yeni çiftten ayırmazken sıkıca kavramıştı elindeki kâşığı. Bir an kafasını Sooyoung'a çevirdi ve göz göze geldiler. Ardından Hyunjin elindeki kâşığı bırakıp telefonunu çıkardı.

Birkaç saniye sonra Sooyoung'un masanın üzerindeki telefonunun ekranı mesaj bildirimiyle açılmıştı. Jungeun ve Jinsoul ekrana şaşkınca baktılar. Ekrandaki şeyi hatırlayınca Sooyoung da hemen önüne çekmişti telefonunu.

Strawberry That Fell In Love | ChuuVes✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin