( Jessica & Krystal - Butterfly
Önceki bölümün devamı gibi olduğu için üst üste attım ghvhv Umarım beğenirsiniz, yorum yapmayı unutmayın ♡ )
Jiwoo kendisine yapılan makyajın ardından hazırdı. Makyöz Yeojin ve Yerim eserlerine gururla baktılar. Ellerinden gelenin en iyisini yapmışlardı ve Jiwoo hiç de küçük çocuk gibi görünmüyordu. Kahküllü olanı aynanın önüne çekip kendisine bakmasını sağladılar.
Siyah elbisesi, makyajı ve düzgünce taranmış kahkülleriyle Jiwoo gerçekten de çok güzel görünüyordu. Aynadaki yansımasıyla tanışmak ağzının birazcık açık kalmasına neden olmuştu. Karşısındakinin farklı bir insan değil de cidden kendisi olduğuna inanmak için sağ elini kaldırıp aynaya yaklaştırdı. Karşılığında aynadaki kız da sol elini ona doğru uzatınca emin oldu. Gerçekten de güzeldi. Görünüşünün çocuksu bir tarafı da yoktu.
"Bence Sooyoung'u boşverip kendinle çık. O nasıl bir etkilenmişlik?" Yeojin gülerek söyledi.
Jiwoo havalı bir ifadeyle saçlarını savurarak ona döndü. "Onu sen yapmalısın hayatım. Aseksüelsin ya hani." Göz kırptı.
Bu Yeojin'in en nefret ettiği cehalet türüydü. Aseksüelliği çok yanlış anlıyordu insanlar. "Aseksüellik romantik her tarz birliktelikten nefret etmek, kendine âşık olmak değil ki. Size gay dediğime bakmayın, biz de gay ya da hetero olabiliriz. Yani ben de birilerinden hoşlanabilirim. Sadece cinsellik, yani işte sonraki seviye...O bende yok. En azından ben böyleyim." Yeojin yöneliminin manasını belki de doksanıncı kez açıklamıştı.
"Peki hiç birinden hoşlandın mı? Kız ya da erkek?" Bu öncekilerin tuhaflığı mıydı bilmiyordu ama daha önce yönelimini açıkladığı seksen dokuz kişi hiç Yerim'in sorduğu bu soruyu sormamıştı. Fakat Yeojin'in bu soruya hazırlıksız yakalanmasına neden olan şey daha önce sorulmamış olması değildi. Biliyordu, seksen dokuzuna da düşünmeden cevap verebileceğini. Yeojin'i doksanıncıyı cevaplamaktan alıkoyan, onu korkutan neydi kendisi bile tam olarak bilmiyordu. Ama korkmuştu söylemeye. Daha önce hiç birinden ilgi duymanın ötesinde hoşlanmadığını söylemeye...Belki de artık gerçek bu olmadığı içindi.
Tam bu sırada kapı çaldı. Yerim koşarak merdivenleri indi ve gelenleri karşılamaya gitti. Böylece Yeojin derin bir nefes verdi.
Bir dakika sonra Hyejoo ve Chaewon önlerinde Yerim ile merdivenin başında görünmüştü. "Vay be eviniz amma büyükmüş." Chaewon elinde olmadan şaşkınca söylemişti.
Sonunda yukarı çıktıklarında Yerim'in ikilinin önlerinden çekilmesiyle Jiwoo onların elele tutuştuğunu gördü. Kaşları şüpheyle yukarı kalktı. Fakat o bunu sorgulayamadan Hyejoo konuştu, "Aa merhaba. Yerim neden bizi arkadaşınla tanıştırmıyorsun?" Elini uzattı. "Ben Son Hyejoo."
Birkaç saniye boyunca Chaewon da dahil herkes ona garipçe baktı. Ardından Yeojin konuştu, "O Jiwoo, seni gerizekalı."
Hyejoo hem gözlerine hem kulaklarına inanamıyordu şimdi. Yaklaşıp Jiwoo'nun yüzüne yakından baktı. "Oha harbiden Jiwoo. Evrim geçirmişsin. Önceden böyle makyaj yaptığında Millie Bobby Brown'a dönüyordun. Şimdi Natalie Portman olmuşsun"
Jiwoo gözlerini devirip onu itti. "Abartmayı bırak da, bana neden biraz önce Chaewon'la elele tutuştuğunuzu açıkla." Böylece Hyejoo korkuyla, Yerim ve Yeojin merakla Chaewon'a döndü.
"Haha çünkü kankayız. Kankalar elele tutuşur. Haha başka ne olacak?" Chaewon'un oldukça sakin ve hiç ama hiç gergin olmayan cevabıyla beraber Hyejoo tekrar Jiwoo'ya döndü.
"Hem geçen de dediğim gibi isim falımıza baktım ve sonuç %18'di. Biz sadece arkadaşız. Hehehe."
Jiwoo şimdilik ikna olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Strawberry That Fell In Love | ChuuVes✔
FanfictionÇapkın geçinen Kim Jiwoo'nun âşık olması için üç saniye yetmişti.