20>Olaylar, Olaylar

487 59 148
                                    

(SE O - Your world

Lütfen güldüğünüz/beğendiğiniz kısımlarla ilgili yorumlar yapın~ İyi okumalar~ )

Okulların tatil olmasından bir gün sonraydı. Sooyoung'u unutma çalışmalarına hızla devam eden Jiwoo, Heejin'in birkaç gün önceki daveti üzerine AVM'ye gelmişti. Heejin ona cumartesi günü Hyunjin ve onun bir arkadaşıyla sinemaya gideceklerini ve kafasının dağılması açısından onun da gelmesinin iyi olabileceğini söylemişti. Heejin'le pek samimi olmadıklarından bu teklif tuhaf geldiyse de evde sıkıntıdan patladığı için kâbul etmişti.

Sinema salonunun bulunduğu kata ulaştı. Her bir adımda gittikçe yaklaşıyordu. Derken Heejin ve Hyunjin'i görmüştü. Kızlar yine de onun fark etmemiş olma ihtimalini göz önünde bulundurarak el salladılar. Jiwoo adımlarını hızlandırdı.

"E hani bir arkadaşınız daha geliyordu?" Selamlaşma faslı bittikten sonra sordu Jiwoo. Bunun üzerine Hyunjin cevap vermek yerine arkasına döndü ve birkaç adım gerideki Sooyoung'a yaklaşmasını işaret etti. Bu planlanmış bir hareketti. Jiwoo uzaktan görüp de kaçmasın diye böyle yapmışlardı.

Hyunjin'in koluna giren kızı gördüğünde Jiwoo'nun ağzı açık kaldı. 'Arkadaş' derken ondan bahsedebilecekleri bir kez olsun aklına gelmemişti. "Aa merhaba unnie. Tesadüfe bak." Hiç de bu tesadüften hoşnutmuş gibi çıkmamıştı sesi.

Ve, ah, evet tesadüf.

Flashback, birkaç gün önce

"Ödeşmek ister misin?" diye sordu Sooyoung, bir kez olsun kollarını sevgilisinden uzaklaştırmayan Hyunjin'e. "Bu hâlinizi bana borçlusunuz sonuçta." Ardından Heejin'i işaret etti.

"Sende Jiwoo'nun numarası var değil mi?"

Her şeyi Sooyoung planlamıştı.

"Evet öyle." dedi Sooyoung gülümseyerek. Aynı anda eliyle peruğunu çekiştirmişti, Jiwoo'nun fark etmesi için uğraşarak. Başarılı da oldu.

"Ah, sen de mi peruk takıyorsun?! Ama neden?" Jiwoo şaşkınca sordu.

"Ben de saçlarımı kestirdim. Düşündüm ki saçlarımız birlikte uzarsa şey olur."  Az daha romantik diyecekti.

"Ne olur?" Jiwoo tek kaşını kaldırdı.

"G-güzel o-olur..." Yutkundu. Peruk olayı küçük olanda istediği etkiyi bırakmamış gibi hissediyordu. Konuyu değiştirmeye karar verdi. "Ben de bir şey sormak istiyorum. Neden bana engel attın?"

Jiwoo bir süre cevap vermedi. Gözleri Sooyoung'ta takılı kalmıştı. Yüzündeki ifade ise...Sooyoung emindi, daha önce hiç görmemişti. Ne anlama geldiğini bilmiyordu, çözmesi güçtü. Çünkü her şeyden bir parça vardı. Üzüntü ve sevinç nasıl birarada olurdu? Sooyoung alışık değildi. Neydi bu? Bir bileşiğin formülü mü yoksa karışımın içindekiler mi? Üzüntü, mutluluk ve diğer duygular birleşip bunlara benzemeyen, tamamen farklı bir madde mi oluşturuyor yoksa hepsinin özelliğini gösteren bir karışım olarak kalıyor muydu? Büyük olan bu kimya problemiyle uğraşırken Kim Jiwoo sadece âşıktı, unutamıyordu ve yansıtamasa da onun saçlarının uzaması hakkındaki sözünü romantik bulmuştu.

"Neden bana engel attın?" Tekrar etti büyük olan, kimya problemini bir kenara bırakıp. Böylece Jiwoo da tekrardan gerçek dünyaya döndü.

"E-engel a-atmadım. Uygulamayı silmiştim."  Hemen söyledi yalanını. Oysa gerçekten de engel atmıştı. Afrodit o fotoğrafları attığında evet, hasta bedenine gerçekten de kuvvet gelmişti. Ama...Böyle olmaması gerekiyordu işte. Kendisi için hiçbir şey hissetmeyen ve daha da kötüsü duygularıyla alay etmiş bir insan Jiwoo'nun kalbini böyle hoplatmamalıydı. Yaralarını yavaş yavaş sarıyordu ve büyük olanın arkadaşlıkları için verdiği çabalarını görüyordu. Ama o bunları yaptıkça Jiwoo unutamıyordu ki. Unutma ve Arkadaşlık adlı iki tane saray yaptırıyordu evreninde, en görkemlisinden. Ancak işte Sooyoung ne zaman kendisine böyle yaklaşsa her iki saray da kalp depreminde çabucak yıkılıyordu.

Strawberry That Fell In Love | ChuuVes✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin