-24.06.18
Ellie Goulding - Love Me Like You Do
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. ♡
Irmak, Okyanus'un kardeşiydi bu arada :)
💦
Kıstığım gözlerimi itinayla Ekin'den ayırmamaya dikkat ettim. Aramızda nerdeyse birkaç adımlık mesafe vardı ve ben şu an bu mesafeyi gözlerimle her türlü bitirebilirdim. Bir süre sonra gözlerimi ondan ayırmadığım için önümde beliren bedeni bile fark edememiştim.
"Gözlerinle öldürdün çocuğu, dikkat et de elini kesme." diyerek alayla konuştu Seda. Kendisi üniversitede edindiğim yakın arkadaşlarımdan biriydi. Bir an düzgün kestiğimi sandığım domatesleri tekrar inceledim. Kalın ve yamuk kesmiştim. Sıkıntıyla bir nefes verip, kalın kestiklerimi incelterek bir kez daha kestim. Seda ise bu halime kıkırdayarak dudaklarından beni onaylamayan mırıltılar dökmüş ardından kafasını sallamıştı. Yanımdan ayrıldığı sıra sinirle onu izledim. Birde kimsenin diline düşmediğim kalmıştı.
Sahil kenarında daha doğrusu boş bir çimenlik alanda hafta sonunu değerlendirmek için piknik yapıyorduk. Piknikte Ekin, Irmak, Canan ve Seda dışında Irmak'ın üniversite arkadaşlarından Utku ile Merve bize eşlik etmişti. Yani baya kalabalık sayılırdık. Utku, ızgara yapmak için odunları yakmaya çalışıyordu. Irmak hazırladığımız yemekleri masaya yerleştirirken Canan ve Merve hamak kurmakla ilgileniyordu. Ben ve Seda ise salata malzemelerini hazırlıyorduk. Zaten buradaki tek sorun, Ekin'in sahilde uzanmış ve ne ara yanına geldiğini bilmediğim birkaç kızla derin bir sohbete dalmış olmasıydı. Aslında sahil bugün biraz kalabalık sayılırdı. Biz her ne kadar insanlardan biraz daha uzak bir yer seçmiş olsakta Ekin sayesinde görünen o ki fazla uzaklaşamamıştık. Hırsla salatalıkları doğramaya başladım. Aralarından sarışın bir tanesi abartı bir şekilde sahtece gülerek Ekin'nin kollarına dokunmaya başladığında artık sabır denen şey ben de kalmamıştı. Gözlerimi belerterek Ekin'e baktım. Bakışlarımı görmeyebilirdi, fakat böyle bir durumdan rahatsız olacağımı anlamalıydı.
Bakışlarımı onlardan çekip, işe yarayacak herhangi bir şey bulmak için masaya bakındım. Büyük soğanlar muzırca gülümsememe neden olurken hızla birkaç tanesini alıp kabuğunu soymaya başladım. Soyduklarımı uzun uzun kestikten sonra düz bir tabağa yerleştirip hızla olduğum yerden sahile doğru ilerledim. Islak elimi kot şortuma silerek tabağı daha kuvvetli tuttum. Birazdan elimde duramayacaktı sonuçta.
"Selam!"dedim ve sahte bir gülümsemeyle çirkin(!) kızlara baktım. "Acıktığın için sana atıştırmalığına soğan getirdim tatlım, yemek ister misin?" diyerek devam ettim. Ekin'e doğru dişlerimin arasından konuşurken biraz olsun onun ürkmesini sağlamıştım.
"Soğan mı?" dedi ne yaptığımı anlamaya çalışan bir yüz ifadesiyle.
"Evet, soğan."
"Ama ben soğandan nefret ederim güzelim, biliyorsun." dediğinde ilk defa öğreniyormuşum gibi şaşırmış numarası yaptım.
"Aa, doğru ya. Unutmuşum, neyse canım bizde yanındaki şeylere veririz." dedim ve hemen yanındaki sarışın kıza elimdeki tabağı uzattım.
Kız sadece elimdeki tabağa iğrenerek bakmakla yetindi. "Ben çiğ çiğ soğan yiyeyem. Ayrıca ağzım kokar ve ben ağzım kokarken kimseye yaklaşamam bile!" diyerek çemkirdiğinde yüzümü buruşturdum.
Ağzı kokarmış. Bıç bıç bıç.
"Bu kadar besinli bir sebze için kimseyi düşünmemelisin bence, ayrıca soğan insanı güzelleştirir. Senin biraz güzelleşmeye ihtiyacın da var hem. Al, ye hadi." diyerek, tabağı kıza biraz daha yakınlaştırdım. Elleriyle beni engellemeye çalışıyordu. Sinirlenerek daha çok üstüne gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKALLI SÜT | Texting
Short StoryBilinmeyen: Portakallı olsun. Ekin: Ne? Bilinmeyen: Süt diyorum, portakallı olsun. Ekin: Hangi galakside böyle bir ürün var acaba? Bilinmeyen: Bilemiyorum. Bilinmeyen: Ama eğer bana iki gün içinde portakallı süt bulamazsan seni affetmem Ekin. ♧ ▪201...