-27.06.17
Umarım düzeltip yazdığım bölümler yerine eskileri gelmiyordur. Çünkü hâlâ bazılarınızın nereye yorum yaptığını göremiyorum.
💦
Sıcak karton kutuyu avuçlayan uzun parmaklarım elimin içinde ısı üretirken adımlarımı hızlandırdım. Kantinde oluşan uğultu kısa bir anlığına yüzümü buruşturmama neden olduğunda boş bir masaya kuruldum. Ekinle en son iki gün önce konuşmuştuk. Son konuşmamız bir hayli tuhaf sonuçlanmıştı. Çünkü ondan asla böyle tepki beklememiştim. Üstüne onun ilgili davranışına ben de aynı şekilde ilgiyle yanıt vermiştim. Sıkıntıyla bir nefes verip kahvemden birkaç yudum aldım.
Öğleden sonraki ilk teneffüsteydik. Öğle arası acıkmadığım için şimdi bir bardak kahve içiyordum. Tekrar büyük bir yudum aldığımda dilimin ucunun sızlamasıyla homurdandım. Benim de bir huyumdu işte, kahveyi hızlı içip bitirmeye çalışmak.
Mavi gözlerim kantindeki öğrencileri taradığı sırada göz çevreme Ceyhun girdi. Okulda yasaklanan sivil kıyafet yüzünden siyah pantolon, üzerine de okul üniformasını giymişti. Sakin adımlarla yanıma yaklaşıp karşımdaki sandalyeye oturdu. Yorgun ve halsiz görünüyordu. Gece uyumamış olmalıydı.
"Canan nerde?" diyerek, sağ dirseğini masaya koydu. Yanağını avcuna yaslayıp rahat bir pozisyon aldı.
"Sınıfta, uyuyor." dedim, omzumu silkerek.
"Bazen gerçekten, içine üç harflilerin kaçtığını falan düşünüyorum. Haksız mıyım? Aynı korku seansındaki Carolyn Perron'a benzemiyor mu sence de?" dedi, aklına bir şeyler takılmışcasına. Endişeyle bana doğru eğildi. "Bu olabilir! Carolyn sürekli uyuyordu zaten, Canan'a musallat olmasınlar?"
Şaşkınlıkla ona bakarken kirpiklerimi kırpıştırdım. Söylediği şeyin ne kadar saçma olduğundan haberi var mıydı?
"Aç mısın sen?" diyerek ona bir soru yönelttim.
"Ne?" diyerek, afalladı. Sonradan toparlanıp masadan kalktı. "Galiba açım. Gidip bir şeyler alayım. Hadi sen de bu sırada Canan'a bir bak," dedi hayıflanarak. Beni umursamadan kantin sırasına girerken gözlerimi devirdim. Bazen gerçekten çekilemez oluyordu. Sandalyeden kalkıp kahveyi elime aldım. Yarısına kadar içtiğim kahve soğumakla mücadele ederken kantinden çıkıp koridoru bitirdim. Merdivenleri tırmanırken çarptığım insanları takmadan ilerliyordum. Merdivenleri bitirdiğim sırada bu sefer sert bir gövdeye dalmıştım. Gerçekten de dalmış gibi çarpmıştım. Bununla da kalmayıp elimdeki kahve benim üzerime dökülmüştü. Sinirle dudaklarımı aralayıp karşımdaki bedene baktım.
"Dikkat etsene," dedim. Ses tonum; sert, aynı zamanda hâlâ soğumadığı için karın bölgemi kaplayan sıcakla hayıflanır gibi çıkmıştı. Bir süre gözlerim üzerimdeki lekede gezinip ardından karşımda dikilen kişiye kaydı.
Bu kişi tabii ki de Ekindi.
"Pardon. Göremedim." dedi, dalgın olduğunu belirtmek istercesine bana bakarak. Yüzü solmuş beti benzi atmıştı. Haliyle de biraz yorgun ve halsiz görünüyordu. Derin bir nefes aldım.
"Neyse, önemli değil." dedim, imalı bir ses tonuyla. Bakışlarım okul formama takılırken sıkıntıyla önüme gelen saç tutamımı üfledim.
Gözleri üzerimde dolanırken yüzümde duraksadı. "Okul forman, kirlenmiş. İstersen sana dolabımdaki yedek tişörtlerden birini verebilirim." dedi, garip fakat sert bir sesle.
Söyledikleri beni daha çok şaşkına uğratırken açılan ağzımı kapattım. Böyle aynı şapşal gibi göründüğüme emindim. "Sen iyi misin?" dedim, söylediklerine inanamayarak. Gözlerinin feri sönmüş gibiydi. Bakışları o kadar donuk ve umursamazdı ki sanki bir an ben, karşısında bir hayalet gibi dikiliyordum.
"Gayet iyiyim, getirebilirim istersen." dedi, koridorun yanındaki dolapları gösterek.
"İstemez, kalsın." diyerek yanından bir şey söylemesine izin vermeden hızla ayrıldım. Şimdilik kendi yedek tişörtlerimle de idare edebilirdim. Beni asıl dumura uğratan onun bu halleriydi. Fazlasıyla kötü bir durumdaydı. Kafamdaki bitmek bilmeyen sorular beynimi kemirirken koridoru bitirmiştim. Bizim sınıfın önüne gelmeden önce aklım hâlâ ne yaşamış olabilir diye beni dürtüklüyordu. Sıkıntıyla nefes verip kapıyı açtığımda gözüme takılan ilk şey Canan'ın hâlâ uyumasıydı. Gözlerimi devirmekle yetindim.
💦
Ekin: Sana bir şey anlatmak istiyorum.
Ekin: Hadi ama uyan.
Bilinmeyen | Çevrimiçi (01.32)
Bilinmeyen | Görüldü (01.32)
*
Kulağımda art arda öten zil sesi homurdanmama sebep olurken elimden destek alarak kafamı yastıktan ayırdım. Açılmak istemeyen gözlerimle elimi pervasızca uzatıp yatağın başındaki komodinin üzerinden telefona uzandım. Ekranın parlak ışığı yüzünden gözlerim kısılırken başıma giren ağrıyla gelen mesajlara bakmaya çalıştım.*
Bilinmeyen | Yazıyor... (01.34)
Bilinmeyen: Söyle.
Ekin: Benim için bir iyilik yapar mısın?
Bilinmeyen: Ne istiyorsun?
Ekin: Sesini duymak istiyorum.
Bilinmeyen | Görüldü (01.35)
💦
OY VE YORUMLAR biricikler ❤
Biliyorum bölümler kısa ama önceden de böyleydi şimdi bir bölümde konuyu değiştirip uzun bir bölüm yazamam. Ben ne yazıyorsa onu düzeltip aynen yayımlıyorum. Bunu için yapacak bir şeyim yok, üzgünüm.
Kendinize iyi bakın.
Sizleri seviyorum. 🧡
-Yaren
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKALLI SÜT | Texting
ContoBilinmeyen: Portakallı olsun. Ekin: Ne? Bilinmeyen: Süt diyorum, portakallı olsun. Ekin: Hangi galakside böyle bir ürün var acaba? Bilinmeyen: Bilemiyorum. Bilinmeyen: Ama eğer bana iki gün içinde portakallı süt bulamazsan seni affetmem Ekin. ♧ ▪201...