"Mirim, biraz yavaş ol."Jungkook'un etkileyici sesi kulaklarımda yankılanırken tek yaptığım şey önüme bırakılan her içkinin sonunu getirmekti. Barmen, her önüme içki koyduğunda tek nefeste bitiriyor, etrafa saçma kahkahalar atıyordum. Fena halde sarhoş olmuş, olduğum yerde öylece dans ediyordum.
Benimle aynı miktarda içmiş olmasına rağmen Jungkook oldukça normal gözüküyordu. Ara ara kaçamak bakışlar atarak gözlerimi eşsiz boynunda gezdiriyordum. Kafam inanılmaz dönüyor, Jungkook'un sesi bana ekolu bir şekilde ulaşıyordu.
Ortamda bulunan müziğin sesi kulaklarımı doldururken omzumda hissettiğim hareketlilikle kafamı çevirmiştim. Jungkook, işaret parmağıyla omzuma işkence ederken yüzündeki saçma gülücükle bana bakıyordu. Aslında o da zum olmuştu fakat erkekliğinden ödün vermek istemiyordu. Tipik erkek modeli...
Kafamı iki yana 'Ne oldu?' dercesine sallarken Jungkook'u duyamamıştım. Ağzını okumaya çalışsam da ne söylediğini anlayamıyordum. Hem sarhoşluğun hem de yüksek sesli müziğin etkisiyle iyice aptallaşmıştım.
"Seni duyamıyorum!" diye haykırdığımda Jungkook'un yüzüne tatlı bir tebessüm yerleşmişti. Bana geçirdiğimiz süre içerisinde hep bu şekilde bakıyor, kalbimin deli gibi atmasına sebep oluyordu.
Ağzını yavaşça kulağıma yaklaştırarak "Biraz dans etmek ister misin?" demişti. Ses tonu bütün tüylerimi diken diken etmişti. Hayır, bir erkeğin ses tonu beni nasıl bu kadar etkileyebiliyordu? Anlayamıyordum.
Kulağıma bıraktığı sıcak nefesinden sonra kendini geri çekerek gözlerini gözlerime değdirmişti. Her defasında ilk kez göz göze gelmişiz gibi hissetmeme sebep olan bir şeyler vardı içimde. Ama bu ne aşktı ne de hoşlantı. Anlayamıyordum... Sanırsam bu kafayla asla anlayamayacaktım da.
Beni rahat duyması için elimi omzuna koyarak ben de onun gibi dudaklarımı kulağına yaklaştırmıştım. "Ayaklarım ve bacaklarım çok acıyor."
Kendimi geri çektikten sonra gözleri kocaman olmuştu. Sandalyeden aşağı inerek ayaklarıma yöneldiğinde hiç hareket etmeden yapacağı hareketi beklemiştim. Topuklu ayakkabılarımı çıkardıktan sonra kenara bırakmıştı. Ayaklarım çırılçıplak kaldığı anda şaşkınlıkla gözlerimi aralamış, Jungkook'un ne yapmaya çalıştığını algılamaya çalışmıştım.
Ellerini belime yerleştirmişti ve beni havaya kaldırmıştı. Ayaklarım yerden kesildiğinde barın içini dolduracak şekilde kahkaha atmıştım fakat müzik sesinden duyulmamıştı bile. "Beni yere bırak!" Bana aşağıdan gülerek bakan Jungkook, çığlığımdan sonra beni yere bıraktığında aramızdaki boy farkı bir anda ortaya çıkmıştı. Boyum çok kısa değildi fakat Jungkook, çok uzundu. Kafam omuzlarına geliyordu ve göz teması kurmak için kafamı yukarı kaldırmak zorunda kalıyordum.
Öylece gözlerinin içine bakarken kafasıyla masayı işaret etmişti. "Birisi seni arıyor."
Kafamı masaya çevirdiğimde Nara'nın aradığını fark etmiştim.Telefonuma uzanarak sessize aldıktan sonra yüzümdeki çocuksu gülücükle kafamı Jungkook'a çevirmiştim.
"Arkadaşın seni merak etmiş olmalı. Neden açmadın?"
"Yeni mi aklına geldim? Bu kadar beklediyse biraz daha bekleyebilir." Jungkook'un kolunu yakaladığım gibi onu dans pistine çekmeye başladığımda peşimden sürüklenmişti.
"Dans edelim!" Dans figürleri konusunda berbat olan ben başımın dönmesine rağmen deliler gibi dans etmek istiyordum.
Pistin ortasına geçerek Jungkook'u tam karşıma aldıktan sonra yapabildiğim en saçma dans hareketlerini yapmaya başlamıştım. Saçlarımı savururken arada Jungkook'a kaçamak bakışlar atıyordum. Onun tek yaptığı öylece durup beni izlemekti ve bu beni birazcık utandırmıştı. Açıkçası şu an ayık olsaydım hiç bir güç beni dans etmeye zorlayamazdı fakat hiçbir şey umurumda değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Teacher | Jeon Jungkook
FanfictionSevgili öğretmenim, Size yalan söylediğim için özür dilerim. Beni affedin ve öğretin. Bana, iyi bir kız olmayı öğretin. -Yürüyemeyen Kız