Oy vermeyi ihmal etmeyin.
iyi okumalar.
-
Nefes nefese, dudaklarımız ayrıldığında alnını alnıma dayadı. Nefes alışverişlerini yutkunarak düzene soktuktan sonra "Seni özledim." dedi.
Kapalı gözlerimi usulca açıp dudaklarının yakından görünüşünü inceledim. Gözleri kapalıydı, derin derin nefesler alıp veriyordu. Kiraz rengi dudakları, odanın ışıklandırması sayesinde parlıyordu. Ne söyleyebilirdim ki?
"Ben de," Derince yutkunup elimi yanağına götürdüm. Sakince yanağını okşarken "Seni özledim. Hem de çok fazla." dedim.
Avuçlarının arasına yüzümü alarak tekrar dudaklarıma gömüldü. Bu seferki öpüşleri masumdu. Minik minik öpücükleri dudaklarımda gezinirken odanın içinde öpücüklerinin sesi yankılanıyordu. Dudaklarımı öpmeyi bırakıp dudağımın kenarını öptü, hemen sonrasında yanaklarımı, kirpiklerimi, elmacık kemiklerimi,burnumun ucunu... Her öptüğü alev aldı.
Jungkook, beni okyanusun dibinden kurtarıp alevlerin arasına atıyordu.
Öpücüklerinden sonra yüzüme yayılan gülücüğe engel olamamıştım. Alt dudağımı dişlerken bir anda dişlerimi öptü. Kendimi biraz geri çekip ona şapşal şapşal baktım. Gözlerimi kırpıştırıp hafifçe kaşlarımı çattım.
"Gülüşünden öpmek istedim." Tavşan dişlerini ön plana çıkartarak gülümsedi.
Resmen ona yenilmiştim. Şu anda hiç olmadığım kadar mutluydum. Ama hala bir yanım deli gibi korkuyordu. Eğer bu yaşadıklarımız da sahte çıkarsa beni hiçbir şey toparlayamazdı. Ve emin olamıyordum. Hala, emin olamıyordum. Aklımı kurcalıyordu. Beni tekrar kullanacağı düşüncesi beni mahvediyordu.
"Sorun ne? Gözlerin doldu Miyeon."
Düşüncelerimin arasında boğulurken fark etmeden gözlerim dolmuştu. "Fazla sarhoşum. Yaptığım şeylerde bir mantık arama." Yine korkarsam ve ondan kaçmak istersem diye böyle bir yalan atmıştım ortaya. Ne zaman ne hissedeceğim belli olmuyordu. Şu an onu deliler gibi istesem de yarın yaptığım şeylerden pişman olabilirdim. Kendi salaklığıma oturup ağlayabilirdim.
"Miyeon,"
"Hm?"
"Seni her gördüğümde kendini durdurmaya çalışmaktan sıkıldım. Ama bilmediğin o kadar çok şey var ki, seni tekrar kaybetmekten korkuyorum."
Söylediği şeyler doğru muydu yoksa yine beni kandırıyor muydu bilmiyorum ama ben daha önce kendimi Jungkook'a teslim etmiştim ve bundan sonraki olacak şeylerden korkmuyordum. Ne kadar kendini kandırmaya çalışsam da şu an tek istediğim şey Jungkook'tu.
Hiçbir şey söylemeden ona doğru yaklaşıp dudaklarına uzandım. Masum öpücüklerimi dudaklarına bırakırken Jungkook, bir anda sertleşti. Dudaklarıma sert ve şehvet dolu öpücüklerini bırakmaya başladı. Onu istediğimi belli etmek için bedenimi, bedenine yaslayıp onu kendime çektim. Tam o an Jungkook, üstüme çıkarak beni altına aldı.
Sırtım koltukla buluştuğunda onu tekrar kendime çektim. Hissettiğim sertlikle heyecanlandım. Dudaklarımız bir saniye ayrılmadan Jungkook, üzerimdeki kot ceketi çıkartıp yere fırlattı. Göğüs dekolteli bluzumun üstünden göğüslerimi sıkıştırıp vücudumun yay şeklini almasını sağladı.
Saniyelik olarak dudaklarını benden ayırıp deri ceketini hızla çıkartıp kot ceketimin yanına yolladı. Tekrar dudaklarıma gömüldüğünde tişörtünün eteklerine uzanıp üzerinden çıkartmasını sağladım. Karşılaştığım pürüzsüz teninden sonra artık hiçbir saçma düşüncenin beni durduramayacağını fark ettim. Özenle dizilmiş gibi duran karın kasları, pürüzsüz teni ve saatlerce öpmek istediğim göğüs kasları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Teacher | Jeon Jungkook
FanfictionSevgili öğretmenim, Size yalan söylediğim için özür dilerim. Beni affedin ve öğretin. Bana, iyi bir kız olmayı öğretin. -Yürüyemeyen Kız