₉unknown

12.8K 839 670
                                    


Odanın içine dolan güneş ışığına lanetler okuyarak  gözlerimi araladım. Gözlerimi defalarca kez ovuşturduktan sonra yattığım yerden kalktım. Sırtımdaki ve başımdaki ağrı yüzümü buruşturmama sebep olurken nerede olduğumu algılamaya çalışıyordum. 

Aslında koltukta tek başıma uyanmayı beklemiyordum. Hiçbir zaman uyuduğum pozisyonda uyanmıyordum ve Nara sürekli uyku sırasında onu tekmelediğim, kolumu sürekli onun yüzüne çarptığım için bana kızıyordu. Büyük ihtimalle uyku sırasında Junkgook'u rahatsız ettiğim için pes edip yanımdan kalkmış olmalıydı. Jungkook'la uyumaya karar verdiğimde bunu hesaba katmamıştım. Nedensizce utanmıştım. Gerçek yüzümü bu kadar erken görmesini istemezdim.

Üzerimdeki pikeyi kenara çektikten sonra ayaklarımı koltuktan aşağı sarkıttım. Sehpanın üzerinde duran çantam gözüme iliştiğinde içini açarak telefonumu elime aldım. Saat 11.48 olmuştu. 

Annem~32 Cevapsız Çağrı

Nara~11 Cevapsız Çağrı

Gözlerim istemsizce büyürken hızla oturduğum yerden kalkarak evin içinde deliler gibi ayakkabılarımı aramaya başladım. Dün gece evden 'Ben kötü bir kızım. İstediğimi yaparım.' imajı çizerek ayrılsam bile annemden deli gibi korkuyordum. Eve gittiğimde bir ton laf işitecektim. Bunu düşünmek bile kafamı duvarlara çarpma isteğimi açığa çıkarıyordu.

"Lanet ayakkabılar nerede!" diye evin içinde dolaşırken Jungkook'un odasının içerisine girdim. Jungkook'un hala uyuduğunu fark ettiğimde adımlarımı yavaşlattım. Parmak uçlarımda yürüyerek Jungkook'un yatağının dibindeki ayakkabılara ulaştım. Dikkatimi Jungkook'un üstünde topladığımda gülümsemeden edemedim. Çünkü çok komik uyuyordu ve aslında gülümsemekle kalmayıp kahkaha atmak istiyordum. Ama bu onu uyandırabilirdi ve uyanması en son isteyeceğim şeydi.

Ayaklarından biri yataktan aşağı sarkarken diğer ayağını karnına kadar çekmiş, kafasının altındaki yastığa sarılıyordu. Birazcık ona yaklaşıp yüzüne bakmaya çalıştım. Ağzı açıktı. Ağzımı elimle kapatarak kahkahamı engellemeye çalıştım fakat pekte başarılı olamadım. Jungkook, kıpırdanıp ağzını şapırdattıktan sonra diğer tarafa yani bana doğru dönmüştü. Bu sefer ağzı kapalıydı. Keşke daha önce davranıp resmini çekseydim! Elimdeki telefonun kamera kısmını açarak birkaç resmini yakaladıktan sonra yerdeki ayakkabılarıma uzanıp yine parmak uçlarımda kapıya yöneldim. Usulca adım atıyor iken bir ses beni durdurdu. "Miyeon," Uykulu ses tonu o kadar tatlı ki, bunu ses kaydına alıp defalarca kez dinlemek istiyorum.

"O resimleri sil." Olduğum yerde kalıp bir süre öylece bekledim. Yakalanılmışlık hissi ile yanaklarım kızarmaya başlamıştı.

Yavaşça kafamı çevirip ona baktım. Gözleri hala kapalıydı. Fısıldayarak "Jungkook?" dedim. Cevap vermedi. Derin bir nefes alıp verdikten sonra parmak uçlarımda yürümeye devam ettim.

"Uyumuyorum..."

Burnumdan solurken ona doğru döndüm. Ve kurabileceğim en saçma cümleyi kurdum. "Uyuyor olsan cevap veremezsin Jungkook!" 

O anda gözlerini açtı ve sakince kırpıştırdı. "Hala sarhoş musun?"

Dudaklarımı birbirine bastırdıktan sonra bayağıca gözlerinin içine baktım. Söyleyecek mantıklı bir şey bulamadığımı fark edince hızla odanın çıkışına yöneldim. Koltuğa oturur oturmaz ayakkabılarımı giymeye başladım. 

Odasından çıkan Jungkook, gözlerini kaşırken yanıma geliyordu. Hala üst bedeni çıplaktı. Nasıl oluyor da bu kadar rahat olabiliyordu? Düşüncelerimin arasında boğulurken sanki ben yokmuşum gibi direkt olarak banyoya gitti ve kapısını kilitledi. Gözlerimi devirerek ayakkabılarımı giymeye devam ettim. 

My Dear Teacher | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin