Tüm takım yaktığımız ateşin etrafına toplanmış, oturuyorduk. Sohbet ederken Anıl'ın aramızda olmadığını fark edince sordum;
"Anıl nerede?"
"İyi hissetmiyorum, demişti barakadadır." dedi Hilmi Cem.
Şimdi kalkıp Anıl'ın yanına gitmek istiyordum. Ama hemen kalkmam birilerinin kafasında soru işareti oluştururdu diye düşünerek oturmaya karar verdim. Hilmi Cem'in üzerimde olan bakışlarını fark edince başımı olumlu anlamda salladım. Daha sonra Murat'ın anlattıklarını dinledim. Pek de dinlediğim söylenemez aslında daha çok dinliyormuş gibi yapıyordum. Şuan da burada oturmak gereksizdi bana göre Anıl'ın yanına gitmek istiyordum. Düşündükten sonra biraz bekleyip barakaya gitmeyi karar verdim. Omzumda hissettiğim elle sıçradım.
"Hah?"
Omzuma dokunan Yağmur'du. Kahkaha atıyordu. Birsen konuşmaya başlayınca ona döndüm.
"Senle Hilmi bugün şov yaptınız Murat 'uçtular' dedi. Gülerek Murat'a baktım
"Daim olsun inşallah" dedim. Herkes başıyla onaylarken Birsen devam etti.
"Yağmur Hilmi için "Hürkuş" dedi." Hilmi Cem'e döndüm bana bakıyordu.
"Göklerdeki kahraman"dedim. Gülümsedi. Gülümsedim.
"Sende sarı fırtınaymışsın Hilmi öyle söylüyor. Birdahakine dinlede tekrar anlatmak zorunda kalmayalım herşeyi." Hakan'ın gülerek kurduğu cümleye gülümseyerek karşılık verdikten sonra ayaklandım.
"Neyse ya ben çok yorgunum uyuyacağım."
Barakaya doğru gidiyordum, Anıl'a. Onun yanına doğru ilerlediğimi bilmek bile bir heyecan yaratıyor içimde. Yeni biten ilişkim hayatımı bir uçuruma sokmuşken Anıl yakaladı sanki beni. Düşmeme engel oldu, kucakladı beni... Sonunda barakaya vardığımda. Anıl'ın sırt üstü yatmış olduğunu gördüm ellerini alnındaydı. Uyumuş olabilme olasılığını düşünerek parmak uçlarımda ilerleyip yanına çömdüm.
"Anıl?" diye fısıldadım. Gözlerini araladı. Çok yorgun görünüyordu. "İyiyim." dedi.
Altındaki battaniyesinide üzerine serdiğini daha doğrusu sarmaladığını fark ettim. "Anıl ateşine bakmalıyım." gözlerini tekrar açtı. "Hayır. İyiyim dedim ya sen takımın yanına git." gözlerimi devirdim. "Anıl ellerini alnından çek ateşine bakayım. Lütfen.." dediğimde boğazını temizledi bunu sesini daha tok çıkarabilmek için yaptığından hiç şüphem yoktu. "Damla git." direk cevap verdim; "Hayır seninle kalmak istiyorum." gözlerini kapadı. Beni yoksaymaya çalışacaktı. "Anıl çocukluk ediyorsun." dediğimde titremeye başladığını sezdim. "Titriyorsun." gözlerini açtı. tam birşey diyecek ellerini tuttum ve çektim. Onun "Hayır, Damla lütfen hayır!" demesine rağmen ateşine baktım alnı epey sıcaktı.
"Anıl sen yanıyorsun! Birde sarıp sarmalamış kendini şuna bak! Hemen çıkar hemen!" Anıl ağlar gibi somurttu. "Biliyordum böyle olacağını. Annem de ateşim çıkınca üzerimi çıkarttırıyor. İstemiyorum ki!" Anıl'a baktım gülümsedim. Çocuk gibiydi. Bir çocuk kadar neşeli ve yine bir çocuk gibi mız mız. "Anıl hadi kalkıyorsun." Oflayarak battaniyeleri üzerinden attı ve tekrar uzandı, hâlâ titriyordu.
"Eee?"
"Ne eesi?"
"Anıl çıkart şu tişörtünü!"
Kollarıyla bedenini sardı. "Hayır Damla o kadar acımasız olamazsın."
"Sen mi çıkartırsın ben mi çıkartayım?" deyince yüzüne yavaştan bir sırıtış yayıldı daha sonra tekrar o yorgun haline döndü yüzü. "Kolumu kaldıracak gücüm yok." dedi. Titreyen sesimle "Tamam doğrul ben ç-çıkartayım." hafifçe doğruldu. Ona biraz daha yaklaştım tişörtünü alt kısmından tutarak yukarı doğru çektim. Kafasını tişörtten kurtarınca yüz yüze geldik. Aramızda 1 santimetre olduğundan bile şüpheliydim ki Anıl sıkkınlıkla gözlerini yumdu. Yorgunlukla değil ama sıkkınlıkla.Anıl'dan
Hemen şimdi, şurada öpebilirdim onu. Ne kameralar çekebilirdi ne de bir başkası görebilirdi. İlayda geldi aklıma. Her ne kadar Survivor'a gelmeden önce aramız oldukça limonide olsa tam olarak ayrılmamıştık. Ve bu mesele bana yük oluyordu. Gözümü yumdum ve tekrar uzandım. Damla silkelenerek kendine geldi. Gözümü kapadım kendimi oldukça halsiz hissediyordum ve çok üşüyordum. Damla'nın sesini duyunca gözlerimi açtım.
"Hilmi?"
"Ee eğer çok şeyse Metin abiye haber verelim di-diyecektim ben."
Eyvah görmüş müydü bizi öyle yani o şekilde o kadar yakınken. Yok yok görmemiştir. Yani umarım. "Bende onu yapıcaktım." Hilmi bir anlık bana bakıp tekrar Damla'ya döndü.
"Tamam ben hallederim sen Anıl'la şey kal." hızla uzaklaştı.
Damla bana döndü onunda bakışlarında bende olan şüphe gözüküyordu. Başını kaşıdı zorda olsa "Yok ya" dediğini duydum. Acaba o da benim gibi sadece yanlış anlaşılmaktan mı korkuyordu yoksa Hilmi'nin yanlış anlamasından mı? Yağmur'un söylediği gibi Hilmi'den hoşlanıyor olabilir miydi?
"Bence de ya" Biraz uğraşmaktan zarar gelmezdi. Hayretle bana döndü.
"Ben sesl- Ne kadarını duydun?" güldüm
"Boşver. Ama bence görmedi." başını öne eğdi ellerini kızaran yanaklarına götürdü. Biraz ilerleyerek yerdeki matarasini aldı ve birkaç yudum su içti.
"Yanak kızarmasına su iyi gelmez zamana bırak." Ellerini pes der gibi salladı. "Şeyi merak ediyorum daha ne kadar sürdüreceksin?" kahkaha attım. O sırada içeri giren Murat "Oo Damla iyi gelmiş." derken Nagihan köşedeki yerine geçti. "K-komik kız." dedim. Damla'yı daha fazla utandırmaya niyetim yoktu.