Aynanın karşısına geçtim. Gercekten bir albenim vardı. İri mavi gözlerim ve uzun canlı saçlarım vardı. Peki neden kimse bana çıkma teklifi etmemişti? Madem güzelim neden erkekler benden hoşlanmıyordu?
Aslında pek takıldığım bir konu değildi bu (yalan söylüyorum) ama Eren bana güzel olduğumu söylediğine göre erkekler tarafında en azından ortalama bir güzelliğim vardı.
"Neyse ya. O sapık benimle yatmak içinde söylemiş olabilir." Ama o sapıkla yatmak isteyen bir sürü kız vardır. Onda ne buluyorlar anlamıyorum. Bana göre yakısıklı birisi değil (yalan söylüyorum x2). İç geçirdim. Evet yakışıklı bir çocuk. Bana göre değil herkese göre.
Fazla yakışıklı.
"Off. Allah'ım sen bir ateistleri bir de böyle kişiliksizleri çok güzel yaratıyorsun. Neden?!"
Evelsi gün, ilk ders geometri öğrenmeni büyük bir enerjiye sınıfa daldı. "Evet gençler, bugün sınıfta büyük bir değişiklik yapıyoruz.
Dipnot: geometri hocası sınıf öğretmeni ayrıca biraz manyak bir hoca. Sanırım biraz zeki de.
"Hepiniz ayağa kalkın ve sıraları ayırın." Hocaya hayretle baktık. "Neden hocam?"
"Artık ikili oturmanızı istemiyorum. Hem kopya çekmeniz zorlaşıcak hem de derste konuşmanız." Hepimiz ayırdıktan sonra bağırdı. "Şimdi yerlerinizi değiştireceğim." Tahta kalemiyle sıralara numaralar yazdı. "Hepiniz tahtaya çıkın, kura çekeceğiz."
"Hocam yaa"
"Abarttınız sizde artık."
"Çocuk muyuz biz?"
"Çocuk muyuz biz." Diye Bende mırıldandım. Çantamı ve eşyalarımı alıp tahtanın oraya geçtim. Hoca numaraları yazdıktan sonra siyah torbayı hepsine doğru uzattıı. Numaramı seçip sıralara baktım.
"Yaşasın! Eski yerim!" Hemen en güzel yere yani eski sırasına oturdum. En arka cam kenarı.. En güzeli..
Işın ne yazıkki benden en uzak yerde duvar kenarı en öndeydi. Ikimizde birbirimize en hüzünlü bakışımızı attık.
Ve daha kötü bir felaket başıma geldi.
Eren Derlen önüme oturdu!
Elimde yüzümü örttüm. 'Ben şansıma..'
Eren bana döndü. Yüzünde en küstah, en itici, en kötü çocuk imajlı en seksi bakışını attı. "Ne şans ama." Sırıttı. "Sana en yakın yerde oturuyorum Duy-gu-can." Önüne döndüğünde bende ona en itici en iğrenç ve en seksi olmayan bakışımı attım.
"Şansıma tüküreyim."
Ders başladı, 80 dakika bitti. Eren ilk 10 dakikada üç kez bana dönüp silgimi, renkli kalemimi aldı. Alırken ve tekrar koyarken de diğer kalemlerimi ve su şişemi düşürdü. Tabi ki yerden ben alırken o hiç birşey yapmamış gibi işini gördü 10 dakika sonrada zil çalıncaya kadar uyudu.
Teneffüste Işın'la beraber lavaboya doğru yürürken ona sordum.
"Işın ne oldu? Yaptınız mı?"
Işın oldukça Olgun ve ciddi bir ifadeyle "Yapmadık." Dedi. "Çünkü ben gitmedim!" Eliyle yüzünü kapatıp ağladı. Ya da ağlamak üzereydi.
Ona garip bir ifadeyle bakıyorum. "Aa neyse kısmet." Sırtını sıvazladım. "Üzülme."
"Beni dün 47 kez aradı ama ben açmadım. Çünkü çok utanmıştım ve adımın çıkmasından korkuyordum. Ve bugün de bilerek geç geldim çünkü okul kapısında beni bekleyeceğine dair mesaj atmıştı. Bu teneffüs onunla yüzleşeceğim. Çok korkuyorum Duygu."
"Korkma canım. Ona izah edersin. Ne olur yapma böyle." Ve o sırada Işın'ın sevgilisi Arda karşımızda belirdi. Elleri belinde Işın'a bakıyordu.
Dipnot: Arda 12 eşit ağırlıklardan okulumuzun 20 yakışıklı 12'lerinden biri. Işın da güzel bir kız olduğundan birbirlerine yakışıyorlardı.
Dipnot2: okulumuzda neredeyse genelleşmiş olan son sınıflardan top 20 yapılır. Ortalama yakışıklılık/güzelliğe sahip olan okulumuz her yıl lise sonlardan en güzel ve popüler bir liste yapar. (Okulumuzun ortalama güzellik ve yakılıklılığa sahip olmasında üniformanızın güzel olmasınında etkisi var bence)
Dudağımı ısırıp kaşlarımı kaldırdım. Işın korkak adımlarla Arda'ya yaklaştı ve beraber yürüdüler. Onların arkasından bir süre bakıp ters tarafa doğru yürüdüm. resim ve hademe odasının olduğu bölmenin önünden geçerken biri kolumdan hızlıca çekip beni o bölmeye soktu.
O bölme pek kullanılmadığından biraz karanlık ve toz kokuyordu. Ama beni çekip vücudumun değdiği kişiyi göremeyecek kadar karanlık değildi.
"Sana verdiğim şansı düşündün mü Duy-gu-can?" Başını yana eğip gülümsedi.
"Sen gerçekten sapıksın." Dedim hayretle.
Kaşlarını çattı. Ama moreli iyiydi. "Duy-gu lütfen beni üzme. Bak sana hayatın boyunca karşılaşmayacağım bir teklif sunuyorum, kendimi yani ben hazretlerini sana sunuyorum."
"Sen hazretleri benimle çıkmayı mı düşünüyor?" Bu sorumu dalgaya alacağını bildiğim halde ciddi bir şekilde sordum.
O da benim ciddiyetimle alay ederek beni taklit etti "Sen benimle çıkmak mı istiyorsun?"
"Hayır tabi ki. Benden ne istediğini anlamak istiyorum sadece." Onu hafifçe ittim ama çekilmedi. Yüzümün kızardığını görmediği için şükrettim.
"Birisiyle birlikte olmak için onunla çıkmak mı lazım Duy-gu-can!"
"Neden bana bu kadar taktın? Yani seninle öyle birşey yapmayacağımı biliyorsun ben sürtük değilim,"
"Çünkü sen kendini saklıyorsun Duygucan. Olduğun gibi davranmıyorsun. Bir namus bekçiği tavrı var."
"Bakire olmak suç mu yani?"
"Hayır ama bu kadar ciddiye alınacak birşey değil."
Bu gergin hava ikimizi kasıyordu ama ikimizde orada bekliyorduk. Ta ki saf Anadolulu hademe amca en saf ve en şok olmuş haliyle "Siz napıyornuz burda?" Diye sorana kadar.
"Şimdiki kızlar çok rahat amca, erkekleri karanlık yere filan sokmalar.. Devir çok değişti çok.." Eren bunları en doğal haliyle söyleyip bölmeden çıktı. Bende bana edepsiz bir kıza bakan saf bir amca bakışıyla baş başa kalınca koşarak oradan kaçtım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Taşlar
Romanceİçine giremediğimiz insanların kurduğu o kalın duvar.. Sırf giremeyeceğini bildiğin halde girmek için çabalamak ve acı çekmek.. Olan şeyleri olmamış gibi yapmak ne zamana kadar sürer? Lise anılarımın en farklı karakteri; Eren Derlen. Ona yaklaşmay...