"Eren, seninle çıkmak çok ama çok istiyorum."
"Saçmalama, Erenle çıkan kızlar direk damgayı yer, değil mi Eren."
"Ben Eren için o damgayı yerim."
Eren güldü. "Kızlar... Eğer ben izin vermezsem kimse size sürtük diyemez. Benim size bakış açıma bağlı."
Bunları sadece onların yanından geçerken duyduklarımdı. Koşarak sınıfa girdim.
Artık okula gelmek bana ızdırap veriyordu. Neden onun arkasında oturuyordum ki?
"Allah'ım ölmek istiyorum." Ders zili çalınca Eren sınıfa girdi. Işın bana güç verici bir bakış attı. Ona gülümsedim.
O omuzlar bana o kadar tanıdıkdı ki.. O koku...
Kokumun çok güzel olduğunu söylemişti.. Ister istemez gülümsedim.
Teneffüs zili çalar çalmaz sınıftan fırlıyor, hoca gelene kadar gelmiyordu. Ben de tüm teneffüs pencereden dışarıyı izliyordum.
Böyle bir hafta geçirdim. Ailem bana karşı o kadar naziktilerki onlarda bazı sorunlarımın olduğunun farkındalardı.
Ve hafta sonu bir karar aldım.
"Duygu sen ne yaptın!?" İçtiğim meyvesuyunun pipetini dudağımdan uzaklaştırdım. "Nasıl yakışmamış mı?"
"Ş-şey yakışmış ama saçların çok güzel ve uzundu. Şimdi çok farklı gözüküyorsun. Nasıl kıydın?!"
"Şey... Bilmem kıydım işte. Bir an aklıma geldi." Dedim umursamaz bir tavırla. Işın Eren'in yerine oturup beni inceledi "Aslında biliyor musun sana çok yakışmış bu model. Fazlasıyla dikkat çekiyorsun." Biraz daha inceledi beni. "Hatta bildiğimiz taş bebek olmuşsun Duygu! Öncedende çok güzeldin ama şimdi daha Olgun ve dikkat çekicisin. Sana hemen top20'den birisini ayarlayacağım!"
"Yerimden kalkar mısın?"
Ikimiz sırasının başında bekleyen Eren'e baktık. "Ah tabi, pardon." Işın telaşla kalkıp Eren'i tuhaf bir şekilde süzdü.
"Teneffüste ben Arda'nın yanına gideceğim, sonra konuşuruz." Işın yanağıma bir öpücük kondurup yerine geçti. Bende iç geçirdim.
Eren beni tamamiyle görmezden geliyordu.
Ikinci teneffüs yani öğlen teneffüsü yemeğimizi Arda ve onun iki arkadaşıyla beraber yedik kantinde.
Dipnot: Arda'nın iki arkadaşıda top20 'dendi. Biri sarışın fazlasıyla uzun boylu-çünkü basketbol oynuyordu.- ve güler yüzlü bir çocuk, adı Emre. Diğeride normal uzunlukta siyah saçlı, beyaz tenli ve siyah çerçeveli gözlük takan Selçuk.
Arda ve Işının ne yapmaya çalıştığının farkındaydım ama No elektrik No çekim. Selçuk suratıma bile bakmıyordu zaten, Emre ise önüne çıkan her kızla sevgili olabilecek birisi gibiydi. Dahası aklım hala Erendeydi.
Yemeğimiz bitince iki çocukta bizden ayrıldılar. Benim çiftlerde dışarıda biraz oturmamızı istediler. Aslında canım hiç istemiyordu ama özellikle Arda çok fazla ısrar edince kıramadım.
"Pekala. Siz gidip yer bulun, ben su alıp geliyorum hemen." Onlar giderken bende suyumu aldım. Biraz oyalanmak, onların yanına hemen gitmemek istedim. Alt katı dolaşırken onu gördüm.
Bir kız Eren'i resim odasına giden bölmeye doğru çekiyordu. Orası karanlık olduğu için görüş alanımdan kayboldular. Biraz daha yaklaşınca siluetlerini gördüm. Kız Eren'i öpüyor, dahası yakasını açıyordu.
Sanki oraya mıhlanmış gibi hissettim. Erenin gülüşünü de görünce nefes almayı bile unuttum.
Kalbim hala onun için atıyor ve onun için acıyordu. Onunla gözlerimiz kesişti. Karanlıktı, gözlerini ayırt edemiyordum ama hissettim. Beni gördüğü an kıza dokunmayı bıraktı. Sanki bu sefer o mıhlanmıştı. Ve ben bir anda koşmaya başladım. Öyle bir koşuyordum ki.. Ta ki bahçeye çıkıp Işın ve Arda'yı görünceye dek. Bir ağacın altında konuşuyorlardı. Tam hızımı azaltacaktım ki birisine çok sert bir şekilde çarptım.
Neredeyse üzerine düştüğüm çocuğun bacağının üzerinden telaşla kalktım. "Ben çok ama çok özür dilerim."
"Sakin ol, sen iyi misin?"
Başımla onayladım. Lanet olsun rezil olmuştum.
Telaşla ayağa kalkıp sanki birşey olmamış gibi Işınlara doğru yürüdüm. Şükür ki onlar görmemişti birşey.
"Nerde kaldın Duygu?"
Kendimi tutamadım. "Az önce çok utanç verici birşey yaşadım. Bir çocukla çarpışıp yere düştük. Ve bir sürü kişi gördü bizi."
Işın telaşla "kiminle çarpıştın? Iyi misin?!"
"İyiyim, iyiyimde kiminle çarpıştığımı görmedim. Ama erkekti, pantolon giymişti." Gülümsedim.
"Kızlar bir saniye, arkadaşım beni çağırıyor." Işının yanağına bir öpücük bırakıp gitti. Işın'la başbaşa kalınca beni azarladı.
"Sakar kız. İnşallah eteğin açılmıştırda herkes görmüştür."
Güldüm. "Şey açılmış olabilir ama çorabım vardı." Çorabıma bakmamla "aa.." Demem bir oldu. "Çorabım yırtılmış."
"Ve dizin kanamış. Uff Duygu küçük veletler gibisin." İkimizde güldük.
Kalbim acıyordu ama gülüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Taşlar
Romantizmİçine giremediğimiz insanların kurduğu o kalın duvar.. Sırf giremeyeceğini bildiğin halde girmek için çabalamak ve acı çekmek.. Olan şeyleri olmamış gibi yapmak ne zamana kadar sürer? Lise anılarımın en farklı karakteri; Eren Derlen. Ona yaklaşmay...