Bölüm 10: Acıları Hissetmek

39 3 0
                                    

"Işın sabahtan beri neyin var?" Kantindeki bir masada ikimiz karşılıklı oturuyorduk.

"Bunu asıl sana sormalıyız Duygu. Neyin var? Ah tabi söylemeyebilirsin." Dedi son derece soğuk bir sesle.

"Ne?" Doğruldum. "Sen ne demek istiyorsun Işın?"

Elini masaya vurdu. "Yeter Duygu. Şu gizemli hallerin artık beni çok rahatsız ediyor. Bir sorunun olduğu belli ama bana birşey anlatmıyorsun, HİÇBİRŞEY! Bana hiçbirşey anlatmıyorsun Duygu. Sana zaman vermemi istedin ama birşey değişmeyecek! Çünkü sen beni dostun olarak görmüyorsun, bana inanmıyorsun ve ben sana anlattıklarım için pişmanlık duymaya başladım. Salak gibi herşeyimi sana anlatıyorum ama sen bana Eren'i sevdiğini bile söylemiyor-"

"YETER!" Ayağa kalktım. "Yeter bu kadar kinini döktüğün Işın." Başımın döndüğünü hissediyordum ama durmadım, taa ki sınıfa girinceye kadar.

Eren'in karşımda üç kızla gülerek sohbet ettiğini görene kadar.

Beni görmemezlikten geldi. Bende sırama geçtim.

Anlamıyorum, neden böyle davranıyordu. Genellikle sabahları bana günaydın der, kalemimi filan alırdı. Ama o son konuşmamızdan beri yüzüme bile bakmamıştı dahası Işın... Işın bana tüm öfkesini akıtmıştı.

'Çevremdeki herkesi kaybediyorum.' Diye düşündüm. Gece hiç uyuyamadım çünkü Eren beni çok kırmıştı dahası kalbim paramparça olduğu halde benimle yine konuşmasını, hatta ondan özür dilemeyi bile çok istiyorum.

Ne kadar gurursuzum...

Işın bana hiç bakmadan sırasına geçti. Eren de. Onunla konuşmaya cesaret edemedim. Belki çıkışta konuşurdum.

Daha doğrusu kesin.

Zil çaldığında sınıftan ilk çıkan Işın oldu. İç geçirdim. Onunla sorunumu sonra halledecektim-belkide hiç etmem, bilemiyorum.- ama şimdi Erenle konuşmalıydım.

Çantamı toplamadan onun peşinden aşağıya indim.

"Eren!"

Bana döndü. "Ne var?"

Sesi mi çok sertti yoksa bana mı öyle geldi? Yoksa Duygucan demediği için mi öyle algıladım.

"Şey.. Benimle kütüphaneye gelebilirmisin 5 dakika.."

Gözlerini devirdi ama kütüphaneye doğru yürümeye başladı, ben de peşinden.

"Ne var Duygu?" Çantasını masaya bıraktı.

"Eren..." Gülümsemeye çalıştım ama olmadı. "Bana neden bu kadar soğuk davranıyorsun." Cevap gelmeyince devam ettim. "Özür dilerim.."

Ona doğru bir adım attım. "Özür dilerim ama ben haklıydım. Tuhaf davranıyorsun Eren."

Eren güldü. Gerçekten ama gerçekten kahkaha attı.

"Ah.. Duygucan, gerçekten çok duygusalsın. Seni kırdığım için üzgünüm ama ben insanları kırıyorum.. Yani bunu engelleyemiyorum, sana özel birşey değil.."

Kelimelerin nasıl kullanılacağını bir süre unuttum. Kalan son gücümle "Seni seviyorum Eren" diyebildim neredeyse mırıldanarak.

"Gerçekten korkunçsun Duygucan. Aslında.." Kitaptaki rafları inceledi. "Beni sevip sevmemen pek umrumda değil.. Çünkü ben senden hoşlanmıyorum bile."

Ve ilk kez öyle bir acı hissettim.

O büyük acıyı nasıl taşıyabildim o an? "Ama.. Madem benden hoşlanmıyordun neden evime geldin, neden beni öptün, neden benimle uyudun..?" Dedim Mırıldanarak. "Eren.." Ona doğru yürüdüm.

"YAKLAŞMA!" Bağırdı. "Yaklaşma Duygu, midemi bulandırıyorsun."

Çantasını alıp yanımdan geçerken bir an duraksadı. "Seninle eğlenebileceğimi ve yatabileceğimi sanmıştım ama hayal kırıklığına uğradım." Hızlı adımlarla gitti.

"Eren!" Peşinden gitmek istedim ama bir adımdan fazlasını atamadım. Bir süre orada durduktan sonra sınıfa çıkıp eşyalarımı topladım.

"Onun midesini mi bulandırıyorum?" Masama tutunarak yere oturdum. "Eren beni çöpe attı."

Bunca zaman nerede ne yaptığımı hatırlamıyordum ama en son Işın'a aşağı inmesi için mesaj atmıştım ve hava kararmıştı.

"Duygu ne oldu?!" Işın telaşla bana doğru koştu.

"Işın.." Gözyaşlarımdan önümü göremiyordum. "Canım çok acıyor." Işın bana sıkıca sarıldı. Ikimizde hıçkırarak ağlıyorduk. Soğuk betonun üzerinde ne kadar oturduğumuzu bilmiyorduk ama ikimizde sürekli ağlayıp duruyorduk. En sonunda sakinleştiğimde beni evine aldı. Ailesi görmeden odasına girip yatağının üzerine oturdum.

"Duygu.." Işın elindeki mendil kutusunu bana verdi. Diğer elindede su vardı.

"Teşekkür ederim." Yüzümü sildikten sonra su içtim.

"Duygu bana herşeyi anlatacaksın. En başından.." Ilk önce konuşmak istemedim ama anlattıkça rahatladığımı hissettim ve daha çok anlattım, en ince ayrınsına kadar herşeyi ama herşeyi..

"Anlamıyorum, Duygu bana çok tuhaf geldi." Ayağa kalkıp odanın etrafında dolaştı.

"Bilmiyorum ama artık onunla tüm ilişkim bitti. " gözlerim yeniden doldu. Elimle yüzümü örttüm. Ağlamamı bastırarak "Böyle olacağını biliyordum ama engelleyemedim işte."

Işın bana sarıldı. "Canım arkadaşım, senin yaptığın kötü hiçbirşey yok. Tüm suç onun. Sana farklı bir yanını gösterdi." Işın yine ayağa kalkıp "anlamıyorum." Dedi.

"Neyi anlamıyorsun?"

Işın dudağını ısırarak bana baktı. "Bak sana umut vermek istemiyorum ama anlattıklarına göre Eren senden çok etkilenmiş. Ki ben bunun farkındaydım, ikinizin iliskisinin bu kadar ileri seviyede olduğunu bilmiyordum ama bakışlarınızı filan yakalıyordum. Duygu bence bu çocuğun bir sorunu var."

İç geçirdim. "Hayır yok Işın. Olaya fazla masumca bakıyorsun. Herkes Arda değil. Hele Eren. O benden bekletilerini karşılamamı istedi, bunu yapamayınca beni çöpe attı. Dolu çöp kutusuna."

Işın birşey diyemedi.

Diyemezdide çünkü haklıydım.

Kırık TaşlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin