NATSU
Cidden soruyorum nesi var bu kızın? Bu kadar ileri gitmesine gerek var mıydı gerçekten? Hemde Gray gibi biri için. Tsch. Sinirimi bozuyor.
Odama girdiğinde etrafa şaşkın ördek gibi baktığını görmüştüm. "Daha ne kadar kapı girişinde pas pas gibi dikileceksin? İçeri geçsene!"
"Ah! Üzgünüm. Sadece odan fazla güzel, tam bir sportmene göre!"
Göz devirdim."Öyle olması gerekiyor zaten. Benim yeteneğim dövüş sanatları."
Hala ayran budalası gibi etrafa baktığını görünce aklıma burda bulunuyor olması gelmişti. Sakarlığını ve babasını düşüp torpil ihtimaline kendimi odaklayarak "Hey, sır küpü." dedim.
"Hmm. Efendim?"
"Dönemin ortasında nasıl buraya geldin sen?"
Tonlamam biraz sinirliydi çünkü sinirliydim. "Burası küçük bir aşk yuvası değil, buraya emek harcanıyor!"
Biraz üzülmüş gibiydi ama kendimce haklıydım ve adaletsizliğe katlanamıyordum. "Fairy Tail Akademisi'ne girmek bile yeterince zorken, seçkinlerden olmak ve diğer okullara karşı düzenlenen müsabakalara katılmaya yönelik kendini geliştirmek için burda bir oda sahibi olmak ne kadar zor haberin var mı senin?"
Yumruklarını sıktığını fark edince sinir bozucu bir şekilde gülmüştüm. "Ah, prenses hazretleri kızdı mı yoksa? Üzgünüm senin de bir yeteneğin vardı değil mi? Hurafelere inanıp onlar için elini yaralamak! Tam bir aptala göre."
Yüzündeki kızgın ifadeye karşılık hiçbir şey söylemeden odadan çıkıp sinirle kapıyı çarptığında kendimi biraz suçlu hissetmiştim.
Neden bu kadar ileri gittiğimi bilmiyordum. Sanki başka bir şeyin acısını çıkarıyor gibiydim ama ne olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu.
Bana bir kere bile kötü davranmamasına rağmen onda bu kadar öfkelendiğim ne olabilirdi ki? Bilmemek çok sinir bozucu.
Ah, tam bir aptalım. Ellerini iyileştirmem gereken kızın kalbini kırdım. Pislik gibi davranmaktan vazgeçmeliyim belki de. Bunu kontrol edemiyor olsam da öfkeme daha fazla hakim olmalıyım, ne biçim sporcuyum ben?!
Koridora çıktığımda Erza ile karşılaşınca "Lucy'i gördün mü?" diye sordum. Bana heyecanla bakıp "Ah! Yoksa onu tebrik etmek için mi arıyorsun?" dediğinde bir anlam veremeyerek "Tebrik mi?" diye sormuştum.
"Evet. Eşyalarının taşınması bitmişti ama bugün ödül belgelerini kargoladılar. O kadar çok birincilik ödülü var ki bu kızın hayal gücünün sınırsız olduğunu düşünüyorum. Hem sadece yazarlıkta değil moda tasarım alanında da fazlasıyla zirvede!"
Lucy mi?! O sakar kız mı?
"Ah, bir sürü modellik ajansından ve gazeteden teklif aldığından bahsetmiş miydim?! O kadar harika ki aramıza katıldığı için kendimi böbürlenmekten alıkoyamıyorum."
Yutkundum. Ve ben az önce bu kızı yeteneksiz olmakla suçlamıştım. Yargısız infazda bir dünya markası olmalıyım.
"Bir dakika sen ne için sor..."
"Üzgünüm Erza, biraz acelem var. Nerde olduğunu biliyor musun?"
Şaşırmış olması şu an umrumda değildi, bana yerini söylemesine ihtiyacım vardı. "Ortak salona gidiyordu."
"Teşekkürler!"
Onu görmeliydim ve özür dilemeliydim. Neyim vardı benim?! Bir kaç gündür onu izleyip duruyordum, kibar biri olduğunu bilmeme rağmen çenemi bir türlü tutamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya Kapanı (TAMAMLANDI)
FanfictionNatsu aralarına yeni katılan Lucy'nin bir yalancı olduğunu anladığında ondan kendini açıklamasını ister. Lucy Natsu'nun en yakın arkadaşı Gray'e aşık olduğunu söylediğinde bu güzelliğe yardım etmeye karar veren kişi yine Natsu olur. Lucy ile vakit g...