NATSU
Dönüp durduğum yataktan kolumu telefonuma uzattım ve gecenin üçü olduğunu fark ettim. Gözüme gram uyku girmemişti, sonra da telefonu tekrar yerine bırakıp gözlerimi yine tavana dikmiştim sanki çözüm ordaymış gibi.
Lucy'den de hiç ses seda çıkmamıştı odasından çıkıp gittiğim zamandan beri. En azından bir mesaj atabilirdi diye düşündüm içimdeki sıkıntı kalbime ağır basarken.
Nefesim daralıyordu ve onu görmek istiyordum. Ama eğer yalnız kalmak istediği doğruysa ona giden kişi ben olamazdım. Gitmemeliydim. Onu yalnız bırakmalıydım. Bırakmalıydım bırakmasına ama o bana gelmezse ne yapardım hiç bilmiyordum doğrusu.
Ben düşüncelerim yüzümden kendi kendimi yerken kapı tıklatılmıştı. Gray olduğunu düşünüyordum çünkü bu saatlerde içmek için beni sık sık rahatsız ederdi ve şu an tam havamda olduğumu biliyor olmalıydı. "Gel." Dedim yattığım yerden kalkmadan.
Kapı açılıp içeri Lucy girdiğindeyse doğrulmuştum şaşkınlıkla. "Lucy?" İçeri girerken çekingen görünüyordu. "Şey..." Sesi zayıftı. "Ben uyuyamadım." Sen bir de bana sor, küçük hanım. "Biraz konuşabilir miyiz, Natsu?"
Tanrım, sesi neden bu kadar ciddi geliyor ki böyle? Sanki tüm gece düşünüp bir karara varmış da onu bana söylemekte zorlanıyormuş gibi bir tınısı var. Oh my Lucy. Benden ayrılmayacak, öyle değil mi?
Aklımdaki düşünceleri bir kenara bırakıp onu içeri davet ederken "Tabii, tabii içeri geç lütfen." dedim. Kafasını sallayıp içeri girdiktikten sonra arkasında tuttuğu kutuyu bana uzatmıştı.
"Bu nedir?"
Bendeki eşyaların derse düşüp bayılırım şuraya.
"O tüm gün sana verip vermemekte kararsız kalıp üzerine düşündüğüm şey."
Eteğini düzeltip koltuğa oturduğunda kutuyla birlikte karşısındaki koltuğa oturdum bende. Elim titriyordu kutuyu tutarken, düşündüğüm gibi bir şey olmasa bile korkusu bile yeterdi gerilmeme.
"Üzgünüm, Natsu." Dedi gerçekten üzgün görünen bir ifadeyle. "Ben senin bu şekilde düşüneceğini tahmin etmemiştim."
"Nasıl yani?" Bir şey söylemeden kutuyu işaret etmişti. "Aç lütfen."
Kutuyu açarken aklımda hiçbir şey yoktu açıkcası. Tek düşündüğüm tam bir aptal olduğumdu. Lucy ne olursa olsun bana gelmişti sonuçta.
Her şeyi abartan bir aptaldım ben. Ya da çok yüksek inkar yeteneğine sahip bir aptaldım ve onun ilişkimizi bitirmeye geldiğini görmek istemiyordum.
Kutuyu açıp içindeki şeyi gördüğümdeyse yutkunmuştum ve tam bir aptal olduğumdan emin olmuştum. Gerçekten aptalın tekiydim.
Bir hafta öncesine gitmişti aklım.
"Bu kadar aşkla baktığın şey nedir söyler misin? Yoksa başka bir kadın falan mı?!"
Huysuzlanarak yanıma gelip kollarını boynuma dolamıştı Lucy.
"Saçmalama, Lucy. Senden başka hiçbir kadına aşkla bakamam ben."
"O zaman iki saattir kestiğin şey ne?"
"Bir şeyler işte..."
"Ah, hayır. Gözlerini kaçırıp bana o şekilde bir şeyler işte, demeye cürret etme Natsu."
Bir süre ondan kaçırmaya çalıştıysam da sonunda gülerek pes ettim ve elimdeki tableti ona doğru tuttum. Burnundan soluyan bir havası olmasına rağmen kıskançlık ona fazlasıyla yakışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüya Kapanı (TAMAMLANDI)
FanfictionNatsu aralarına yeni katılan Lucy'nin bir yalancı olduğunu anladığında ondan kendini açıklamasını ister. Lucy Natsu'nun en yakın arkadaşı Gray'e aşık olduğunu söylediğinde bu güzelliğe yardım etmeye karar veren kişi yine Natsu olur. Lucy ile vakit g...