22.Bölüm (Hediye)

853 104 94
                                    

NATSU

En sonunda bir şey demeden giyinmeyi tercih etmişti. İşini bitirip perdeyi açtığındaysa güzelliği karşısında büyülenmiş gibiydim. Onu her zaman görüyordum ama onu hediye ettiğim bir kıyafetin içinde hayal ettiğimden bile daha güzel görmek içimi ısıtmıştı.

Gülümseyerek "Vay canına." dedim. "O kadar güzel görünüyorsun ki biraz daha bakarsam yok olursun diye korkuyorum."

"Neden yok olayım ki?" Gözlerimi ondan ayırmadan "Seni kendime saklama dileğim çok fazla da o yüzden." dedim. "Bencilce seni gören tek kişi ben olmak istedim şu an."

Gülerek "Dalga geçme." demişti. "Alt tarafı bir elbise, en fazla beni ne kadar farklı göstermiş olabilir ki?"

Çekinerek "Aslında o benim için alt tarafı bir elbise değil." dedim. "Anneme ait, o yüzden..." Korkmuştu bir anda. "Tanrım!" Üstünü düzeltip "Hemen çıkartıyorum bunu." dedi. "Ya elbisenin başına bir şey gelirse, tam bir aptalsın Natsu!"

"Hayır! Hayır!" Utanmıştım ama yine de söylemek için cesaretimi topladım. "Anneme biraz senden bahsetmiş olabilirim."

"Ne yaptım dedin?!" Şaşkınlıktan açık kalan ağzını ben "Ve o da sana hediye olarak bunu yollamak istedi." dediğimde daha da çok açmıştı. "Eski tasarımcılardan birine aitmiş sanırım."

Omuz silkerek "Senin de tasarımla uğraştığından bahsettiğimde elbiseyi senin daha çok hak ettiğini söyledi." dedim.

Koltuğa çöküp "Annene benden mi bahsettin?" diye sordu. "Benden annene bahsettin?" Ve tekrar sordu. "Bahsettin benden annene?"

"Evet, Lucy!" Biraz sitem ederek "Bozuk plak gibi ötüp durma." dedim. "Bu gerçekten de bu kadar kötü bir şey mi?"

Endişeliydim, bundan hoşlanmadığını düşündüğüm için gerilmiştim ama Lucy'e baktığımda suratında saçma bir gülümseme olduğunu gördüm, üstelik yüzü yine kırmızının en güzel tonuna ev sahipliği yapıyordu.

"Lucy?" Elini yüzüyle kapatıp "Bana bakma." dedi. "Çok utanıyorum, tanrım!" Yanına yaklaşıp ellerimle ellerini yüzünden çektim ve "Sorun nedir?" diye sordum.

Çekinerek "Annen bana hediye yollamış Natsu." demişti. Bende "Ne var bunda?" diye sordum. Cevap vermedi ve yine kızardı, titreyen dudaklarına baktığımda az çok durumu çakıp "Ah..." demiştim aptal gibi.

Kendisini kaynanasından hediye alan bir kız olarak görüp utanmış olmalıydı, anneme ondan bahsettiğime göre onunla ilgili düşüncelerimin ciddiyetine şaşırdığı için de ne yapacağını bilmiyordu.

Gülümseyerek "Bu kadar korkma!" dedim. "Annem seni yiyecek değil, ya da zorla parmağına yüzüğü takacak değilim." Omuz silkip "Sadece beni çok mutlu ettiğin için çenemi tutamadım." dedim.

Kendine gelmek için yüzüne bir kaç tokat atmıştı ve bu o kadar hızlı gerçekleşmişti ki ne olduğunu anlayamamıştım bile. Sadece gülmemek için kendimi tutarak ona bakıyordum.

"Tamam!" Neşeyle "Kendime geldim." dedi. "Şimdi dökül bakalım, benden ona nasıl bahsettin? Annen benden nefret etmedi, öyle değil mi?"

Göz devirip "Etti, Lucy." dedim. "O kadar nefret etti ki sana kendisi için önemli olan şeylerden birini hediye etti."

Tekrar utanıp "Özür dilerim." demişti. "Heyecanlandım ve ne yapmam gerektiğini bilmiyorum!"

Kafamı sallayıp "Bir şey yapma." dedim. "Teşekkür etmen yeterli olur çünkü tüm gecemizi annem hakkında konuşarak harcamak istemiyorum." Tek kaşını kaldırıp "Natsu Dragneel." demişti. "Dua et de annen bunu duymasın."

Rüya Kapanı (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin