~ 7. BÖLÜM ~

289 22 2
                                    


  Oy ve yorum yapmayı unutamayalım lütfen.
(Keyifli okumalar.)
(Medya; ARYA)

  
  Büyük bir gürültüyle yattığım yerden fırladım.

"Nn-ne oluyor?"

  Aral gülerek;

"Biraz eğlenelim." dedi. Yanıma kadar geldi. Olduğum yerden kaçmaya çalıştım. Yaklaştı, eğildi ve

  Saçlarımdan tuttuğu gibi dudaklarıma yapıştı. Şok olmuştum. Hiçbir tepki veremiyordum. Bir süre bırakmasını bekledim. Bırakmayınca çırpınmaya ve onu itmeye çalıştım. Saçımı daha çok çekerek beni kendinden ayırdı.

  "Karşılık vermiyorsan en azından kendi iyiliğin için kıpırdanma. Beni daha çok keyiflendiriyorsun."

  Cevap vermemi bile beklemeden beni yatağa geri itti. Yanımdan kalktı ve gömleğinin yakasından tutarak düğmelerini kopardı. Gömleğini çıkartırken konuşmaya başladı.

  "Bu akşam gidiyorum. En kısa zamanda geri döneceğim. Kötü bir haber aldım. Bu nedenle canım biraz sıkkın ve morale ihtiyacım var." dedi.
  Yatağımın yanındaki koltuğa oturarak bacak bacak üzerine attı.

"Hadi beni eğlendir." dedi.

  Aral'a boş boş bakmaya başladım. Olayı anlamaya çalışıyordum. Odama girdi, beni öptü, gideceğini söyledi ve eğlenelim dedi.

   Saçma isteklerine artık dur demem gerekiyordu. Ne olacaksa olacaktı. Artık boş bakışlarla değil sinirli bir şekilde ona bakıyordum.

  "Çık odamdan." dedim sesim kendinden emin ve güçlü çıkmıştı. Ama Aral'a bir şey ifade etmemiş olacak ki gülmeye başladı.

  "Hayır hayır eğlenme derken bunu kast etmedim." dedi.  
  "Beni güldürmeni söylemedim. Başka konularda eğlendirmeni istiyorum. Şimdi uslu bir kız ol ve yanıma gel." Eliyle bacaklarını göstererek;
  "Kucağıma otur." dedi.

   Bu sefer gülme sırası bendeydi. Yapmayacaktım. Zaten ilk öpücüğümü çalmıştı. Başka bir şeyimi vermek istemiyorum. Bana bakması bile midemi bulandırıyor. Güldüm;

  "Hayır yapmayacağım. Hemen odamdan çık! Seni görmeye bile katlanamıyorum. Bir de kucağına mı oturacağım?"

   Sinirli bir şekilde bana baktı. Koltuktan kalktı ve yanıma geldi.

  "Emin ol daha fazlasını da yapacaksın ama şu anda zamanım yok."

  "Hayır yapmayacağım. Git ve benim cezam bitene kadar gelme. Zaten burda tutsağım bir de senin karanlığında tutsak olmayacağım."

  Eliyle çenemi sıktı. Alnındaki damarın atmasını bile görebiliyordum. Bu sefer gerçekten çok sinirlendirmiştim. Ama önemli değildi. Hiçbir şeyi artık istemeyerek de olsa yapmayacaktım. Gerekirse dayak yerdim ama onun karanlığına boyun eğmeyecektim.

   Çenemi daha çok sıkmaya başladı. Canım çok yanıyordu. Elimle ellerini tuttum. Kurtulmaya çalıştım. Ama çok güçlüydü. Gözlerinde çok büyük bir nefret vardı.

  Neden benimle uğraşıyordu ki. Biliyorum benim ondan nefret ettiğim kadar o da benden nefret ediyordu. Ama neden bana bunları yaptığını anlamıyordum. Sonuçta bu evde tanıştık.

   "Canım zaten sıkkın. Sen daha çok sıkıyorsun. Benim tutsağım kölemsin. İstemeyerek yapman beni daha çok keyiflendiriyor. Emin ol ben daha çok zevk alacağım. Senin acı çekmen beni mutlu edecek."

  Çenemi bıraktı. Koltuğa geri oturdu ve kucağını işaret etti. Kafamı olumsuz bir şekilde salladım.
Hafif gülerek;

"Son kez söylüyorum gel ve otur."

  Kafamı tekrar olumsuz şekilde salladım ama korkuyordum. Sinirli bakmıyordu. Adeta gözlerinin rengi değişmişti. Simsiyah olmuştu. Hızlı bir şekilde kalktı. Kolumdan tutarak koltuğun yanına götürdü. İlk kendisi oturdu ve beni kucağına yüzümüz birbirine dönük bir şekilde oturttu.

  "Evet nerede kalmıştık." dedi. Ellerini saçıma götürerek okşamaya başladı. Korkudan artık titremeye başlamıştım. Birden saçlarımdan tuttu. Canımı yakmadan kendine yaklaştırdı. Dudaklarımız arasında mesafe bırakarak durdu.

   "Karşılık ver. Benim canımı sıkma. Yoksa senin en kıymetini alırım." dedi.

   "Tamam." dedim ve öpüşmeye başladık. Daha sonra ellerini saçımdan çekti. Vücudumda gezdirmeye başladı. Öpmesi sertleşmeye başlamıştı. Üst dudağımı ısırdı. Ağzıma metalik bir tat geldi. Aral daha çok sertleşmeye başladı. Dudağımı kanatmak ve emmek onu daha çok heyecanlandırıyordu.

   Beni bir anda kucağından iterek kıç üstü yere düşmemi sağladı. Canım fazla acımıştı. Ayağa kalktı ve odadan çıktı. Ben hala olduğum yerdeydim. Kalkamıyordum. Ağlamaya başladım. Biraz canımın acısı geçene kadar bekledim. Yavaşça kalkıp yatağıma gittim ve yorganı üzerime çekerek ağlamaya devam ettim. Kapı sesi geldi. Gitmişti. Mutluluğumu bile yaşayamıyordum canımın acısına. Ağlayarak kendimi uykuya bıraktım.

ARAL

  Arya ile eğlenmek beni mutlu ediyordu. Ama bu kurtlar yüzünden oyuncağımdan belli bir süre uzak kalmalıydım. Bu tarafa geldiklerinde benden hiç bir iz bulamamaları gerekiyordu. O nedenle erkenden gitmek zorundaydım. Kurtlar gidince Akın Amca haber verecekti bana.

   Arya' dan önceki kurbanım bir kurt kızdı. Benim vampir olduğumu biliyordu. Bilerek yanıma gelmişti. Ama öleceğini bilmiyordu. Benimde bilmediğim onun alfanın kızı olduğuydu. İşe yaramaz salak bir kurt sanmıştım ve hiç alfanın kızı olduğunu söylememişti. Şimdi düşünüyorum da benim için farketmezdi. Gözüme kestirdiğim kişi er yada geç, isteyerek veya istemeyerek benim olurdu. Arya' nın benim olduğu gibi. Aptal kız birde kafa tutuyordu bana. Başına geleceklerini bilse ayağındaki kelepçeyi takmadan benden kaçardı. Ama o hiçbir şeyin farkında değildi. Gideceğimi söylediğimde gözlerindeki sevinci  görmemek imkansızdı. Ama giderken bile o sevinci elinden almıştım. Eminim şu anda yatağında ağlayarak uyuya kalmıştı.

  Benim için ayrılmak zor gelmişti. Malum yapacaklarıma mecburen ara  vermek zorunda kalmıştım. Şu kurtlar gelsede bir an önce gitseler...

   Evden çıktım ve garajdaki motoruma binerek gitmeye başladım.
Burdan çok uzaklara gitmeliydim. Beni şu anda bulmaları hiç iyi olmazdı. Hazırlıksızdım. Sonuçta kurtlara karşı tektim. Onları öldürebilirdim ama yenileri gelirdi ve yerimi bulurlardı bu da işime gelmezdi.

   Yoluma devam ettim. Uzun bir yol beni bekliyordu. Diğer vampir arkadaşlarımın yanına gidecektim. En azından oradaki kızlar Arya gibi naz yapmıyordu. Hepsi can atarak kucağıma atlıyordu.
 
ARYA

   Sabah çok huzurlu bir şekilde uyandım. Aral'sız bir evde olmak çok güzel bir duyguydu. Umarım hiç gelmez. Kalktım güne temiz bir şekilde başlamak maksadıyla malum Aral'ın izleri vardı duş aldım. Alt kata indim ve kahvaltımı yaptım. Bahçeye çıktım. Evet çok güzel bir gündü. Her nefeste huzur soluyordum. Gülerek kendi etrafımda dönüyordum. Kaç yıldır böyle mutlu olmamıştım. Çardağa geçtim ve oturdum. Düşünmeye başladım.  Polisler burda kimsenin olmadığını sanıyorlardı ve beni buraya getirmişlerdi. Ama Aral nasıl burda yaşıyordu. Sahipsiz bir ev miydi de Aral buraya sahip çıkmıştı. Sorularıma cevap verseydi eğer bu kadar soru işareti olmayacaktı. Tamam burda kalıyor diyelim. Ama benden ne istiyordu ki ne yapmaya çalışıyordu. Sadist miydi. Niçin bana zarar veriyordu. Birbirimizi tanımıyoruz. Mecbur burda kalmam gerektiğini biliyordu. Aslında yakışıklı birisiydi.  Uzun boylu geniş omuzlu esmer ve gözleri kahvenin en güzel tonuydu. Sinirlendiğinde gözleri koyulaşıyordu,karanlık birer çukur gibi görünüyordu. Ahhh o zaman gerçekten korkuyordum. Düşüncelerimin hiçte iyi bir yere gitmediğini farkedince kafamı salladım. Saçmalama Arya onun gibi bencil,sadist ve kütüğü yakışıklı bulmuş olamazsın. Dün gece yaptıkları aklıma geldi. Bu kadar iğrenç birisini beğenmem kendinden tiksinmeme neden oldu. Kendimle yüzleşirken birden omuzunda bir el hissettim. Ve korkarak arkama baktım...

KARANLIKTA SAKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin