~12. BÖLÜM~

206 9 1
                                    

Oy ve yorum yapmayı unutmayın.
(Keyifli okumalar.)

Tek yapmamız gereken bu iki gün içinde sularına gidip hayatta kalmak..

DEVRİM

Konsey binasının önünde oturmuş Toprak' ı bekliyordum. Fazla süre geçmeden geldi. Birlikte konseye girip Aral için izin isteyecektik.

" Nerede kaldın ağaç oldum burada.

"Geldim işte. Hadi girelim bir an önce."

Birlikte merdivenleri çıkarak konsey salonuna gittik. Bu konsey en yaşlı ve güçlü kurtlardan oluşmaktaydı. Başta babam olmak üzere tam 7 kişilerdi. Odada bir duvardan diğer duvara uzun bir masa vardı. Bu masa konseylerinin masasıydı. Masanın önünde durduk.

" Hoş geldiniz biz de sizi bekliyorduk." dedi babam.
" Evet fazla uzatmadan konuya girelim." dedim Toprak a bakarak Toprak ta başını onaylar gibi sallayarak devam etti.

"Konumuz Aral ve bebeği. Onları öldürmek için sizden malzeme ve izin istemeye geldik."
Üyelerin en yaşlısı olan Barlas Toprak ın sözünü keserek
"Bebek hemen ölemez biliyorsunuz değil mi?"
" Evet efendim fakat Aral..."
"Bir elderin oğlu ancak babasıyla öldürebilir ve bir de bebeğin gelişimi var." diyerek Toprak ın sözünü kesti.
Ah evet doğru.
" Evet efendim zaten bizimde acelemiz yok. Fakat merak ettiğim şey bebeğin ne zaman öldürülebileceği?  diye devam ettim.
"Kız ne kadarlık hamile?"
"2 haftalık."
"Bir bebek vampirin ölebilmesi için kalbinin oluşması gerek. Yaklaşık 1-2 hafta sonra kalbi oluşmaya başlar. Oluşumun ilk aşamasından itibaren ölebilir."
" Teşekkürler efendim. Biz bir hafta sonra malzemeleri almaya geliriz." diyerek odadan çıktık.
Toprak a dönerek
"Babamın nasıl baktığını gördün mü?" dedim.
" Evet o da bizim gibi intikam ateşiyle yanıyor. Ya bunu başaracağız ya da başaracağız. Başka çaremiz yok!"
"Aynen öyle."

ARYA

Yarın Akın amca bizi kurtarmaya gelecekti. Ben de o sevinçle uyumaya çalışıyordum. O sırada Aral bana seslendi.
"Arya?"
"Efendim."
"Benim için bir iyilik yapar mısın?"
Yattığım yerden doğrularak ona döndüm.
" Ne gibi?"
Bir süre tavana baktı. Gözlerini kapayarak derin nefes aldı. Bana dönerek gözlerini açtığında birden irkildim. Göz rengi değişmişti.
"Aral? İyi misin?" diye sordum.
"Değilim." dedi. Konuşurken dişlerini gördüm. Sanırım çok açtı ve kanımı içmek istiyordu. Zar zor
"Lütfen." diyebildi.
Normal şartlarda asla kabul etmezdim. Fakat kurtulmak için ona ihtiyacım vardı. "Tamam sadece biraz ama."
Yavaşça yanına yaklaştım ve tam önünde durdum. Oda doğruldu ve boynuma doğru eğildi. Nefesim hızlanmıştı. Avuç içlerim terliyordu. Tenime dişlerinin girişini hissettim. Canımın yanması ile ufak bir çığlık attım. Bir dakika olmadan Aral normale dönmüş bir şekilde boynumdan ayrıldı. Dudakları ve çenesi kan içindeydi. Dili ile onları temizledi. Bense yere çivilenmiştim. Aral gülerek bana bakıyordu.
"Yüzünün aldığı hali görmeni çok isterdim. İşim bitti gidebilirsin."
'Oşom botto godobolorson.' Tipik Aral repliği. Yerime geçmeden zincirin açtığı yaraların iyileştiğini fark ettim.
"Yaraların." dedim.
Eline baktı
"Ah evet insan kanı iyileştirir ama zincirler tekrar yara açar."
"Hakkında öğreneceğim çok şey var."
" Öğrenmesende olur. Boşver."
Boşvermiş.
" Kusura bakma çocuğum da vampir olacağı için bilmek istedim. Ne de olsa ben bakacağım ona."
"Kendini hiç yorma Arya. Çocuk sende kalmayacağı için bilmen de gerekmez."
" Tabi canım tabi." diyerek sırtımı ona döndüm. Şu an onunla tartışamayacağım. Kısa sürede uykuya daldım.

*             *               *   

Silah sesleriyle gözlerimi açtım. Kapıdan bağrışmalar geliyordu. Yerimden kalkarak Aral ın yanına gittim. Sıkıca kolunu tuttum. Kısa bir sessizlikten sonra kapı açıldı. İçeriye Akın amca ve iki kişi daha girdi. Oh be sonunda kurtuluyoruz bu çöplükten. Onlar kapıda dururken Akın amca Aral ın zincirini çözdü. Bu sırada sirenler çalıyordu. Hızlıca dışarı çıktık. Önümüzde ve arkamızda bizi koruyan silahlı adamlarla koridoru geçtik. Her silah sesinde kulaklarım duyma yetisini biraz daha kaybediyordu. Merdivenlerden inerek çıkış kapısına yöneldik. Gerçekten çok mutluydum. Aral a döndüm. Çok güçsüz görünüyordu. Sonunda dışarı çıktık ve arabalara bindik. Bizi kurtarmaya gelen ekip çok kalabalıktı. Araba hareket edince derin bir nefes aldım. Arkada Aral la birlikte oturuyordum. Önde Akın amca oturuyordu ve bir de şoför. Aral elini Akın amcanın omzuna koyarak
"Sağol. Sen olmasan ne yapardık bilmiyorum."
" Önemi yok Aral. Seni oğlum Arya yı kızım biliyorum. Sizi orada ölüme terk edemezdim." dedi Akın amca buruk bir gülümsemeyle. Aral da aynı şekilde gülerek arkasına yaslandı. Bende tebessüm ettim. Düşüncesi bile kötü ölümün. Hayat ne kadar kötü olsada yaşamanın tadı bir başka. Cama kafamı yaslayıp gözlerimi yumdum.

KARANLIKTA SAKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin