~11. BÖLÜM~

236 10 2
                                    

Medya: Aral
Oy ve yorum yapmayı unutmayın.
(Keyifli okumalar.)

'Bunu yapmaya beni sen zorladın Aral. Yaptığın son şey bardağı taşıran son damlaydı. Şimdi acı çekme sırası sende...'

Dışarıdaki sesleri duydum ve direkt kapıya koştum. Kapıyı açtığımda Devrim ile Toprak dışında  4 kişi daha vardı. Kapıyı sonuna kadar açarak içeri girmelerini bekledim. Devrim Aral'ı görünce güldü. Ellerini birbirine sürterek;

"Hadi başlayalım." dedi.

Aral'ın bacaklarını ve kollarını bağladılar. Tanımadığım iki kişi onu kaldırdı ve dışarı çıkartıp arabanın arkasına koydular. Toprak bana döndü ve;
"Gerisi bizde Arya. Sen merak etme cezan bitene kadar gelemez buraya. Hatta hayatın boyunca bir daha görebileceğini sanmıyorum."

Toprak sözünü bitiremeden gözlerim karardı ve dengem bozuldu. Tek hatırladığım Toprak'ın beni tutması ve Devrim e seslenmesiydi.

Toprak

"Devrim. Devrim buraya bak! Kız bayıldı lan ne yapayım?"
"Nasıl bayıldı lan. Tam da sırası. Demir buraya bak."
Demir koşarak Devrim in yanına geldi.
"Efendim abi."
"İki kişi o şerefsizi götürsün. Diğer ikisi burada beklesin ve gelen polisleri halletsin. Bizim işimiz çıktı."diyerek kollarımdaki Arya yı gösterdi. Demir "Tamam abi o bizde" diyerek arabaya geri döndü.
Devrim kelepçeye baktı biraz inceledi ve tek hamlede kırdı. Kelepçeyi ormana fırlattı. Tekrar bize döndü "Hadi gidelim." dedi ve hastanenin yolunu tuttuk.

Yaklaşık yarım saattir hastane odasının önünde bekliyorduk. Sonunda Arya'nın odasından doktoru çıktı.
"Hastanın nesi oluyorsunuz?" dedi "Yakın arkadaşıyız." dedim
"Peki hastamız çok yorulmuş. Bu dönemlerde fazla yorgunluk stres gibi etkenler bayılmaya daha fazla yol açar."
Devrim doktorun lafı bitmeden atladı "Hangi dönemler doktor?"
"Hangi dönem olacak canım tabii ki de hamilelik dönemi."
İkimiz de şaşkınlıkla önce doktora sonra birbirimize baktık.
"Yoksa siz bilmiyor muydunuz?" dedi doktor gülerek. "Hastamız tam iki haftalık hamile. Dikkat edin bundan sonra. Babasına da haber verin böyle bir durumda eşini yalnız bırakmak istemez. Tekrardan geçmiş olsun." diyerek yanımızdan ayrıldı.

Şaşkınlığımı üstümden hala atamamıştım. Koridordaki koltuğa oturdum. Başımı duvara yasladım. Arya bir aydan fazla o evdeydi ve Aral'la tanışıyordu. Yoksa!
Arya Aral'ı neden bize teslim etti? Bilerek yapmış olamaz. Tabii ya! Parçalar şimdi yerine oturdu.

"Devrim."dedim birden. Yavaşça başını kaldırdı ve bana baktı.
"Ne var?"
"Benim aklımda bir şey var ama olabilir mi bilemem."
"Ne oldu? Söyle.
"Şimdi nasıl anlatsam Arya şimdiye kadar Aral ı bize söylemedi değil mi?" "Evet."
"Belki bu çocuk zorla olmuştur. Arya da nefretinden dolayı Aral ı satmıştır." dedim sorarcasına.
"Yani tecavüz diyorsun."
"Aynen öyle. Ama her şeyden önce Eğer bu çocuk Aral'ınsa çocuğu kesinlikle öğrenmemeli."
"Haklısın şimdilik saklamalıyız.  Bu durumu bilmemeli. Elimizden kaçırırsak çocuğu da onu da bulmamız çok zor olur. Bırak da sadece Arya nın onu sattığını bilsin.  En azından geri dönmek istemez ama çocuğu öğrenirse..."
"Kaçmak için her şeyi yapar."
"Kesinlikle."

ARYA

Uyandığımda hastane odasındaydım. Güneş yeni doğmuştu. Yanımdaki koltukta Devrim ve Toprak uyuyorlardı. Yatakta doğrularak yanımdaki masadan bardağı ve sürahiyi aldım. Bardağa su doldururken Devrim uyandı ve "Yardım ister misin?" diye sordu "Hayır ben halledebilirim." dedim suyu içerek masaya geri koydum. Arkama yaslandım. Gözlerimi kapayıp derin bir nefes aldım. Dur bir dakika.. Kelepçe!! Üstümdeki örtüyü kaldırdım ve bileğime baktım. Yoktu. Devrim
"Merak etme kelepçeyi ben hallettim. Tabii polisleri de. Esaretin bitti."
"N-nasıl yani?
"Yani araya sen birden bayılınca bekleyecek vaktimiz olmadı. Toprak da kilit işlerinden az da olsa anlıyor. Bu nedenle işimiz kolay oldu.
"Ee polisler ne oldu gelmediler mi?
O sırada Toprak uyandı. Devrim öksürerek
"Sen onları fazla kafana takma. Polislerden daha büyük dertlerin var." Sorarcasına Devrim e bakıyordum. O sırada karnım guruldadı. Devrim
" Acıktın mı?" diye sordu.
Başımı olumlu anlamda salladım.  "Tamam sen burada bekle.Ben sana yiyecek bir şeyler getireyim. Bu sırada Toprak sana her şeyi anlatsın. " dedi "Tamam." dedim. Devrim'in odadan çıkışını dedikten sonra Toprak a baktım.
"Neymiş o büyük dertlerim anlat bakalım."
Başımın dertten kurtulduğunu görmedim zaten.
"Böyle bir şeyi nasıl söylenir bilemem."
Kaşlarımı çattım. Yüzü çok ciddiydi. Gerçekten kötü bir şey olmalı. Sıkıntılı bir şekilde soludu. Acaba Aral mı bir şey yaptı?
"Aral la mı ilgili?" diye sordum.
"Hayır Arya konu sensin. Daha doğrusu sizsiniz. "
Siz mi kimlerden bahsediyor bu adam. Aral ve ben değilsek kim bu ikinci kişi??
"Siz derken?"
"Arya hamilesin."
Bu ne saçmalık. Sesli bir şekilde güldüm.
"Şaka. Şaka değil mi? Gerçekten çok komik. Tamam artık doğruyu söyle."
" Arya biliyorum inanması zor ama söylediklerim şaka değil. Son derece ciddiyim."
Tanrım gerçekten ciddiydi. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Gözümdeki yaşın akmasına engel olamadım. Toprak devam etti.
"Bak Arya belli ki sen istemeden olmuş. Eğer isteseydin Aral ı bize vermezdin. Bu bir ay içerisinde sadece onunla görüştün. Yani karnındaki bebek istemesen bile Aral ın bebeği. Bayılmanın sebebi de bu."
"Hayır. Hayır yok olamaz."
Karnıma baktım elimi karnıma götürüp bebeği içimden çıkarmaya çalıştım.
"Hayır olamaz. Hayır ben o sadistin bebeğini taşıyamam."
Hem ağlıyor hem de bağırıyordum. Toprak beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Tamam Arya sakin ol lütfen!!"
Yanımdaki bardağı ve diğer şeyleri yere fırlattım. O sırada hemşire içeri girdi yanıma gelerek beni sakinleştirmeye çalıştı. En son hatırladığım tenime giren iğne ve Toprak ın yüzüydü. Sonrası karanlık...

KARANLIKTA SAKLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin