Düzenlendi!
Bölüm şarkısı:
No Land-Düşünme Kaybolursun
*****
Aradan geçen zaman diliminde eve varmıştık. Evde sadece ikimiz vardık. Ona fazlasıyla önyargılı yaklaşmıştım. Fakat bu sürede bir kez bile olsun bana yaklaşmamış ve gereksiz hareketlerde bulunmamıştı. Galiba ona güveniyordum. Ve ya öyle istiyordum. Kaybedecek bir şeyi olmayınca insan sadece birine güvenmek ister. Benim de bu yolda kaybedecek bir şeyim, bir hayatım yoktu.
Şu an ne mi yapıyorduk? Evin küçük temizlik işlerini. Çünkü ben sıkılıyordum. Mertcan durmadan konuşuyordu. Benim yerime de tabii ki.
"Sevgilin var mı?"
Başımı iki yana salladım.
"Güzel. Peki sevdiğin var mı?"
"Hiç sevgilim olmadı. Ve sevdiğim biri de yok"
Başını salladı.
"İyi"
"Peki senin?"
"Ohooo kızım, sevgili benim göbek adım"
Yakışıklı biriydi. Mutlaka vardır sevgilisi.
"Sevgilin var mı şu anda?"
"Sevgilim yok. Öyle bağlanacağım, çok seveceğim biri olmadı hiç. Tek gecelik aşk en iyisi. Bugün var, yarın yok"
"Tek gecelik?"
"Tek gecelik"
Yüzünde piç sırıtışı vardı.
Tek gecelik? Neyi kastediyordu? Ha..hayır. Şu anda domatesten farkımın olmadığına yemin edebilirim.
Yanıma gelip elindeki bezi yere bıraktı. Büyük elleriyle yanaklarımı sıkıp kahkaha attı. Evet domates gibi olduğum doğru çıktı.
"Ayy ben seni yerim ki. Yanaklar da hemen kızarıyor"
Elini ittim.
"Pislik"
Bir kaç saniye bakıştık ve ikimiz de aynı anda kahkaha attık.
Bulaşıklar son işti. Ve şimdi de Mertcan bulaşıkları yıkıyor, ben duruluyordum.
"Bir keresinde ilk kez aynı kızla bir hafta kadar takıldım. Bu benim için gerçekten bir ilkti. Dedim her halde seviyorum bu kızı. Video çekip sürpriz yapacaktım. İki günlük yurtdışına gitmişti. Sokaktan geçen insanlar 'Mertcan seni çok seviyor, Buse" diyecektiler. Erkekler olmadı videoda. Düşündüm şimdi bakarken erkeklerden birine aşık olur falan, gereksiz. Kızları çektim. Gerçekten süper oldu. Akşam telefonla attım. Sabah aldığım mesaj şöyleydi: 'Mertcan, aşkım 3. kızdan çok hoşlandım ve lezbiyen olmaya karar verdim.Öpüyorum tatlım' "
Bitirdiğinde büyük kahkaha patlattım. Ve o da bana eşlik etti. İşlerimiz böyle gülerek bitmişti. O kadar söylenmesine rağmen çoğu işi kendisi yapmıştı. Elimde iki kahve kupasıyla koltukta yayılan Mertcanın yanına gittim. Televizyonda bir diziye bakıyordu. Yağmur baya şiddetlenmişti. Pencerelere çarpma sesi ve gök gurultusu villada yankılanıyordu.
"Burası gereksiz büyük ya. 4 kişisiniz neyinize yetmiyor küçük ev?"
Koltukta doğrulup kahvesinden bir yudum aldı.
"Sen yoruldun mu?"
Yorulmak mı? Kolum kopmuştu.
"Hayır"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyalar Ölene Kadar #Wattys2018
Teen Fiction"Acıyor mu?" Elimi tutup dudaklarına götürdü. "Acımıyor" Gözleri kapanıyordu. "Asrın, böyle bitemez, böyle gidemezsin. Anlıyor musun?!" Zar-zor açık tuttuğu yeşilleri bana baktı son kez. "Bazen masallar mutlu sonla bitmez. Ve kahramanlar sandığın ka...