#17

74 23 20
                                    

Düzenlendi!

Bölüm şarkısı:

Anıl Nayır-Sen varken

*****

'Hata' demişti. Nedenini merak ediyordum. İlk defa birine tüm duygularımı söylemekten çekinmemiştim. Ama Asrın buna 'hata' demişti. Birini sevmek hata mı gerçekten? Cevabını asla bulamayacağım sorular beynimde dolanıyordu.

Ve Asrın...Uyuyordu. İnsanlar uyurken masum olurlar diye duşmuştum. Asrın buna tamamen zıttı. Olabilecek her şeye karşı tetikte gibiydi. Belki de yaşadıkları onu bu kadar güçlü etmişti. Uyurken bile rahat olamıyordu. Neydi onu bu hale getiren? Kime karşı savaşıyordu? Dün bana söylediklerini bir türlü unutamıyordum. Sarabilir miydim yaralarını? İzin verir miydi? Gerçi izin vermese bile deneyecektim. O bana karşı tüm duvarlarını yıkmışken buna kayıtsız kalmam saçma olurdu zaten. Daha kendi yaralarımı bile saramazken ona nasıl yardım edecektim bilmiyorum. Ama deneyecektim.

Gülümseyip elimi dağınık saçlarında dolaştırdım. Hiç konuşmadan sarılıp öyle uyumuştuk. Zaten ne konuşacaktık ki? Uyanmaması için dikkatle yataktan inip odadan çıktım. Önce lavaboya girdim. Aynada ilk defa başka birini görmüştüm. Gerçekten gülümseyen bir Asel. Aşık olup saçma salak gülen insanlar bana yapmacık geliyordu. Ama şu an aynada kendi kendime sırıtıyordum. Ve bunun tek nedeni aşık olmamdı.

Lavaboda işimi bitirip odama geçtim. İlk defa kiyafet seçiyordum. Ben bile bunu beklemezdim kendimden. Siyah şort, mavi ince kazak, uzun çoraplar ve siyah spor ayakabılarımla hazırdım. Kasım ayında şort giymem normal değildi. Ama zaten evde olacaktım.

Aynanın karışısına geçip hiç kullanmadığım makyaj malzemelerine baktım. Öykü almış ve kullanmam için ısrar etmişti. Onlara dokunmadan saçlarımı taradım. Öykü'nün aldığı bandanalardan birini güzel bir şekilde bağladım.

"Sadece ruj. Ne olacak sanki?"

Pembe ruju dudaklarıma sürdüm. Zaten dolgun olan dudaklarım daha da dikkat çekmişti. Ama güzeldi. Ve işte hazırım. Ne mi yapacaktım? Tabi ki hiç bir şey. Niye bu kadar hazırlandım ben de bilmiyorum.

Aynada son kez kendime bakıp parfümümü sıktım ve odadan çıktım. Mutfağa inip kahvaltıyı hazırladım. Ve hâlâ sırıtıyordum.

"Bu mutluluğu neye borçluyuz?"

Mertcan yanağımdan makas alıp gülümsedi. Elimdeki tepsiyi masaya bırakıp ona döndüm.

"Sen hastanede değil miydin?"

"Evet. Öykü çanta hazırlamıştı. Dün panikle unutmuşuz. Onu almaya geldim"

"Ha tamam. İyiler mi peki?"

"İkisi de çok iyi. Senden bir şey isteyecektim"

"Tabi. Söyle"

"Bebek için pasta yaptırmalıyız. Sen seçer misin? Fotoğrafları sana yollayacağım"

Gülümsedim.

"Tamam. Seçerim. Otursana"

Mertcan sandalyeyi çekip oturduğunda çaydanlığı getirdim. O sırada Asrın merdivenleri inip mutfağa girdi. Alnına dökülen saçları eliyle arkaya attı.

"Ahh yandım"

Mertcan'ın sesiyle kendime geldim. Çay bardağı çoktan dolmuş ve masaya dökülüyordu. Ben ise hala bardağa çay döküyordum.

"Ayy özür dilerim. Dalmışım"

Asrın bu halime gülmüştü.

"Tamam bir şey yok. Üzerimi değişip geliyorum"

Papatyalar Ölene Kadar #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin