10- "ağlayabilir miyim müsadenle"
Lütfen yorumunuzu bırakmayı unutmayın. Kendimi çok yetersiz görsem de paylaşıyorum, hatam varsa affola.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
"Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır, çünkü pişmanlık minnetten daha güçlüdür." -Anne Frank'ın Hatıra Defteri
-
Etkiye tepki diye bir kavramı daha önceden mutlaka duymuşsunuzdur, ya da büyük ihtimalle işlediğiniz Fizik dersinin konusunun adını bile hatırlamıyorsunuzdur.Ama ben hatırlıyordum, Sehun'u sevmemin henüz ilk senesinde bu dersi görüyorduk.Sırada öylece yayılmış bir şekilde dersi dinlerken hocanın ilk söylediği cümleler şunlar olmuştu: "Newton'un üçüncü hareket yasası kuvvetlerin her zaman çiftler halinde ortaya çıktığını söyler. Yani aslında hiçbir zaman tek başına bir kuvvet olamaz.
Böyle söylendiğinde garip gelebilir, ama az önceki durumu düşünelim. Eğer siz arkadaşınızı iterseniz, arkadaşınızın üstünde bir kuvvet uygulamış olursunuz. Aynı anda arkadaşınızda sizi itmiş olur. Böylece sizin arkadaşınızı itmeniz kuvvet çiftinin ilki, arkadaşınızın sizi itmesi de ikincisi olur. Siz arkadaşınıza bir etki kuvveti uyguladığınızda, arkadaşınızda size aynı büyüklükte ama zıt yönde bir tepki kuvveti uygular. İşte bu yüzden, Newton'un üçüncü yasasına etki tepki kanunu denir." Hiçbir cümle o an için umrumda olmamışken, etkiye verilen tepkinin aynı büyüklük ve zıt yönde olması hafızamda büyük bir yer edinmişti.Bazı insanlar onlara yaptığımız etkilere tepki vermiyor, bazıları ise daha büyük bir kuvvetle tepki veriyordu. Ya da Newton'un üçüncü yasasındaki gibi aynı kuvvetle tepki verilebilirdi. Bu karakterden karaktere değişebilirdi. En azından tanıdığınız birine yaptığınız etkinin nasıl sonuçlarla size geri döneceğini az çok tahmin edebilirdiniz.İşte böyle düşününce Sehun'u henüz hiç tanıyamamış olma ihtimalim beynimde zonklayıp duruyordu.
Ben Sehun'a etki yapamıyordum. Fakat buna rağmen umrunun kıyılarının en ufak bir yerinden teğet bile geçemiyordum. Etki yapacak olsam, benden daha büyük bir yönde tepki yapacağına emindim fakat zıt yönde değil, aynı yönde.
Demeye çalıştığım Sehun'a gidecek olsaydım eğer, o benden daha kuvvetli bir şekilde kaçardı.
Fakat bu sefer öyle olmamıştı. O geceden sonra kendimi kanepeye bağlayarak bir etki yapmak da istememiştim ama etkim kendime göre kuvvetliydi. Ters tepip Sehun'un daha da uzağa gitmesi gerekirdi, hep böyle olurdu.
Ama bu sefer, dediğim gibi ters tepmişti.
Newton'un üçüncü hareket yasasına göre aynen, zıt yönde vermişti tepkisini. Ama asla benimle aynı güçte bir tepki kuvveti uygulamıyordu. Benden kat be kat güçlüydü kuvveti. O kadar güçlüydü ki şu an, şu saniye yarın gelecek babaannemin hazırlığı sebebiyle Sehun'un evinde oturuyor, -yatağında- valizini hazırlamasını izliyordum.
Hiç konuşmuyorduk. Dün gece beni yıkamasından sonra ki ,tanrım bu cümle beni yeniden ateşten ateşe atıyordu, hiç konuşmamıştık. Sehun o olaydan sonra birkaç kez daha ateşimi ölçmüş, ne kadar hızlı iyileştiğimi henüz ben bile anlayamamışken o kabullenmiş, evine uyumaya gitmişti. Ben ise yeniden kanepeye dönmüş, vücuduma değen el izlerini arıyordum bulabilecekmişim gibi. Sehun'un elinin gezdiği yerleri kontrol edip durdum sabaha kadar. Onun bana dokunmuş olabilme ihtimali ile yanıp tutuşuyordum. Öyle ki sabah o kadar yanmıştım ki daha gece yıkanmış olmama rağmen yeniden yıkanmıştım.