final- "mektupları okuyor musun?"

1.1K 75 63
                                    

Jongin'in defteri,

  Üç yüz altmış sekiz gün, sensiz uyandığım günleri saymak sandığımdan da zor. Sayılı gün çabuk geçiyor diyorlar ama ben senin bana ne zaman döneceğini bilmiyorken, sayıları saymanın mantığı var mı?

  Kalbim bir enkazın altında, nefes almak çok zor. Uyku, yok. Gün ağarmadan gözlerim kapanmıyor. Pencere gıcırdıyor, ne zaman nefes almaya çalışsam kolumu acıtıyor. Babaannem kalın bir hırka örmedi, ki istemedim, zaten ona yeterince yük olmuş vaziyetteyim. Evde bir fazlalığım, ev ise ev değil.

Seni severken, öldüm Sehun. Bu seni sonsuza kadar, gerçekten kendi sonuma kadar sevdiğim anlamına mı geliyor?

Nefes alamıyorum, heryerde izlerin bulunuyor, aklımda, kalbimde, hiç tam olarak özgürce dokunamadığın vücudumda bile. Biz birbirimizi  özgürce sevemediğimiz gibi diken üstünde öpüştük sevgilim, fakat dudakların hala dudaklarımda kalbim ise kalbine gitmek için çırpınıp duruyor. Yıkıyorum her yerimi, sanki geçecek. Fakat öptüğün yerler ne kadar denesem, yıkasam da geçmeyecek gibi. Oh Sehun, sen usulca, kimseye fark ettirmeden içime işledin.

Seni bir yıl geçmesine rağmen bir nebze olsun unutamadım. Ben seni bir değil on yıl geçse de unutamayacağım sanırım.

Elimde olsa babanı, yok ederdim, öldürürdüm sevgilim. Bu cümleleri söylediğim için beni affet fakat Sehun, bu hikayedeki tek suçlu o, en azından öyle olduğunu zannediyordum.

Beni anlayamazsın, güzelim. Sevgilim, sevdiğim, verdiğim her nefesin anlamı. Yokluğunda yokum, nefes alan ama işlevi olmayan biriyim. Ben bu yatağa fazlayım, senle uyuduğum son geceden sonra ben sensiz eksik kaldım. Dokunuşların, nerede? Sen neredesin? Sehun... Güzelim, sevgilim... Sen neden bana ulaşmaya çalışmıyorsun? Yoksa bizi, bizi unutmaya mı meylediyorsun? Bizi, yakmak mı istiyorsun? Sehun, bana niye gelmiyorsun? Beni özlemiyor musun, yanıldığımı söyle! Bana kısık bir şekilde fısılda, duyacağıma yemin ederim, yanında olacağım. Beni iste. Beni istersen her şey iyi olacak, gün doğacak, Jongin Sehun'un, Sehun Jongin'in olacak. Sanki zaten öyle değilmişçesine.

Bana gelmeyeceksen bana seni unutmayı öğret.

Ben seni unutmayı öğrenemiyorum.

Bu benim cezam mı ödülüm mü ayırt edemiyorum. Gözlerimi kapadığım her an başka bir anınla kutsanıyorum. Bu çirkin yazımı birgün okursan seni nefesimi ciğerlerime çektiğim tüm zaman zarfları boyunca sevdiğimi unutma.

Seni göğün aydınlandığı anda arıyorum. Günün batışında, zifiri karanlığında. Kuşların öttüğü, uçakların geçtiği, bulutların çekildiği, ayın doğduğu...

    Sehun çok acı biliyorum ama ben seni hala pencere başlarında bekliyorum. Bu benim bırakmayacağım tek şey olabilir, seni beklemek. Beni bekleme, geri dönmeyeceğim diyen Sehun'u yalanlamak istiyorum. Geri geleceğini biliyorum, gözlerimi öpmemiştin, bu bir ayrılık değil. Birleştiğimizde daha güzel olacağımızı biliyorum. Geçen zaman boyunca güzelleşiyor oluşun, bizi daha da güzel kılan şey olacak.

Saçların, hala en sevdiğim halinde siyah mı? Yoksa yine kırmızıya boyayıp, her yere akıyor diye ağlıyor musun?

Benim yatağımda uyu, kanım yerine saçların aksın o yatağa, yoksa seni her hatırlayışımda elime geçirdiğim tırnakların yatağa bıraktığı kan lekesi kötü gözüküyor. Sen ise asla kanama, saçlarını akıt yatağıma, güzelliğinle orayı kutsa.

Baban? Sana ne yapıyor Sehun? Ondan kaçtığını umut ediyorum ama kalbimdeki korkuyu yok edemiyorum, güvende olmanı istiyorum.

Seni seviyorum.

moonlight | sekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin