❃guns and fears

1.9K 290 61
                                    

Yemek masasına oturmuştum ama tabağıma konulan yemeği yemek istemiyordum. İştahım olmadığı gibi çok uykum vardı. Ama en azından biraz yemem lazım diye düşünürken masada çatal aramıştım. Kaşık ve bıçak vardı. Ama çatal yoktu?

Bıçağı görmemle biraz önce odadaki  vakitler aklıma dolarken salaklığımda boğulmak için bana büyük gelen kapşonlunun içine daha da gömüldüm. Elinde bıçakla odaya dalan Yoongi'nin ise benimle fazla dalga geçmediği için mutluydum.

Ağzımı açıp kafamdaki soruları sıralamak istiyordum ama Yoonji yarın demişti. Sabretmeye çalışacaktım. Odayı dolduran zil sesine benzeyen bir sesle yerimden sıçradım. Büyük yemek masasınıda karşımda olan Yoonji panikle yemeğini bırakıp masanın başında oturan Yoongi'ye döndü.

"Ben açmam!"

"Yoonji, sıra sende. Bundan önceki ikisini de ben açtım!" Yoongi isyan ederek sandalyesini geri ittiğinde kız onu hiç takmamıştı.

"Lütfen sen aç, lütfen!" Yoongi'nin gözlerinin içine bakarken Yoongi yenilmişlikle başını sallayarak kalktı ve şu anda kullanılmayan geniş şöminenin üstündeki antika ahizeli telefona ilerledi. Telefon, sanki böyle telefon açma kavgası olacağını bildiğinden durmadan çalıyordu.

Ben ise bir şey anlamadan gözlerini Yoonji'ye dikmiştim. Gerginlikten parmaklarıyla oynarken sessizce açıklama yaptı.

"Bu telefona Felaket Habercisi diyoruz. Merkeze bağlı olduğu gibi hiç iyi haberler için kullanılmıyor. O sikik sesini duyduğum zaman yerde parçalayıp üstünde zıplamak istiyorum!" Hırsla bıçağını önündeki ete saplarken sandalyemi çaktırmadan biraz geri çekmiştim. Öfke dolu hali beni ürkütmüştü.

İkimiz de telefon kulağında bekleyen Yoongi'ye dikkatimizi verdiğimizde karşıdakini dinleyen Yoongi sıkıntıyla yüzünü sıvazladıktan sonra kısa cevaplar vermeye başladı.

"Ben yapacağım, efendim. Evet hepsini."

"..."

"Üzgünüm, bir daha olmayacak."

"..."

"Peki, efendim."

Hırsla telefon ahizesini çarparak kapattıktan sonra bize bakmadan içeriye adımlamaya başladı. Yoonji de onun arkasından masadan kalkarken ben ne yapmam gerektiğini bilmediğimden yavaşça masadan kalkıp geniş salondaki kadife koltukların bir köşesine dizlerimi kendime çekerek oturdum.

Kafamdaki kapşonu daha da çekip neredeyse yüzümü kapatırken uykumun bastırdığını hissediyordum.

İçeriden bağrışma sesleri yükseldiğinde birden yerimde zıpladım. İkisi karşılıklı bağırırken hemen salondan çıkıp sesin geldiği odaya doğru yürümeye başladım. Kapısı açık olan yere adım attığım an şaşkınlıkla biraz geriledim.

Bu odanın duvarları simsiyahtı ve loş ışık altında görebildiğim kadarıyla bütün duvarları silahlar ve kesici aletlerle doluydu. Gözlerimi büyüterek odaya adımımı attığımda üstü değişik teçhizatlarla dolu olan tezgahın arkasında duran Yoongi sinirle tezgahın iki yanından tutmuş ve sıkıyordu.

"Neden her şeyi kendin yapıyorsun? Benim de suçum var! Ben de o cezayı hak ettim! İkimiz beraber o göreve çıktık, farkında mısın?" Yoonji saçlarını karıştırırken önündeki koltuk takımına sinirle oturdu.

Sesini çıkarmayan adam onun dediklerinin bitmesini sabırla beklerken tezgah üzerindeki parçaları sökülmüş tabancayı sakince elindeki bezle silmeye başladı.

"Kızım diye mi bu yaptıkların! Sana diyorum, ben o cezanın altından bu merkezdeki birçok kişiden daha iyi kalkarım. Sen de biliyorsun, dayanıklıyım!"

smeraldo | yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin