Benimle yorumlarını paylaş, lütfen. İyi okumalar♡
Gözlerimi araladığım an üstümdeki ağırlık ile ne olduğumu şaşmıştım. Kıpırdanmadan önce gözlerimi kırpıştırıp etrafımda gezdirirken beyaz oda yüzünden kamaşan gözlerimi yeniden kapattım. Sonra beyaz oda bende Yoongi'yi hatırlattı.
Farkında olduğum tablo ise tüylerimi diken diken etti. Dün Yoongi kriz sırasında kafasını çarpmasın diye kollarım arasındaki başı biraz daha aşağıya karnımda ve kolları sıkı sıkı bana dolanmıştı.
Tek bir farkla, giysimin altından.
Gözlerim daha da büyürken neredeyse göğsüme kadar sıyrılmış olan giysimin açıkta bıraktığı tenimde sakin nefeslerini hissetmemle öylece kaldım. Saçlarının üstündeki ellerimi çekecekken birden odanın kapısının aralanmasıyla daha Yoonji ile karşılaştığımız çocuk olduğunu fark etmemle öylece kalmaya devam ettim.
Nefes nefese bana bakarken ne yapacağımı bilemediğimden tam Yoongi'nin omzundan dürtecekken sessizce ama buna rağmen keskin bakışlarıyla beni uyardı.
"Sakın, uyandırma. Bırak uyusun. O uyanana kadar bekle." Nefeslerini düzene soktuktan sonra gece mavisi saçlarını karıştırıp yüzünü sıkkınca sıvazladı. Telaşlı hali yavaşça azalırken gözleri bana kayıp oradan da yatan Yoongi'yi buldu.
Kafasında bir şeyler döndüğü belliydi. Gözlerini kısıp bir iki saniyede bana baktıktan sonra elini boynuna attı. O an boynundaki değişik dövmeyi fark etmiştim. Ama şu an gerginlikten inceleyecek kadar gözlerim onun üstünde duramıyordu.
Bana bakmadan yeniden kapıyı kapatıp çıkmıştı. Ben ise hala tenime değen yakıcı nefes yüzünden kendime geldiğimi söyleyemezdim. Uyku mahmurluğunu üstümden attığımda gündüz gözüyle beyaz odayı incelemeye başlamıştım.
Büyük bir giysi dolabı tek duvarı kaplıyordu. Tek bir dolabı aynalıydı ve yataktaki görüntümüzü yansıttığı an nefesimi tuttum. Böyle bakınca beyaz ensesini ve siyah saçlarını görebiliyordum sadece ama aynadan ok gibi kirpiklerinin çevrelediği gözlerinin kapalı olduğunu netçe görebiliyordum. Saçları beyaz tişörtüm ve tenime dağılmış ve bana sıkıca tutunmuş uyurken solgun alt dudağını ısırdığını görmüştüm.
Tanrım, resmen alt dudağını emiyordu. Gülmemek için kendimi sıkarken bir iki kıkırtımı tutamamıştım. O ise hiç hareket etmeden uyumaya devam ediyordu. Yavaşça alt dudağı üst dişlerinin hakimiyetinden sıyrılınca solgun dudakları hafif aralık kalmıştı. Alt dudağının sağ kenarında piercing deliği olduğunu fark etmiştim.
Gözlerimi aynadan alamazken birden onun dudaklarında öyle takılı kalmam ne kadar sağlıklı bilmediğim için hızla odaya yeniden gözlerimi çevirip incelemeye devam etmiştim.
Küçük bir tuvalet aynası ve üstünde üç şişe parfüm duruyordu. Bir iki takı kutusuna benzeyen şeyler bulunan tuvalet aynası düzenlice öyle duruyordu. Yerde gördüğüm bowling toplarıyla kaşlarımı çattım. Dört tane ve en ağırındandı. Bowling oynadığını bilmiyordum.
Çalışma masasının üstü bütün bu düzenli olan şeylerden tamamen ayrı bir şekilde karma karışıktı. Bir sürü kroki, plan, defterler ve kalemlerle dolu geniş bir masaydı. Hemen yanındaki mini dolapta da içkileri olduğu tahmin edilmesi zor bir ayrıntı değildi.
Onun kıpırtılarını hissetmemle hızla gözlerimi kapatmış ve gerginlikten hızlanan kalp atışlarım ile uyuyor numarası yapmaya başlamıştım. Birden kendini karnımdan yukarıya doğru çekip göğsüme kulağını yaslamıştı.
"Kalp atışların değişti Park, uyuma numarası yapmana gerek yok."
Boğuk, kısık senini duymamla birlikte gözlerimi yavaşça aralamıştım. Beni yakalamasının verdiği utançla alt dudağımı ısırıp gözlerimi ondan kaçırmıştım. Boğazını temizlemesiyle bakışlarım onu bulurken çenesini göğsüme yaslamış bana bakan yaralı yüzüyle karşılaşmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smeraldo | yoonmin
Fanfic"Smeraldo, çiçek açacak. Ruhumda ya da toprakta, kim bilir belki de alevlerin arasında." x [taekook + namjin]