Öylece durmuştuk, yaklaşık on saniye olmuştu. Hoseok gece mavisi saçlarının arasına geçirdiği elleriyle öylece yere bakıyordu. Yoonji elindeki silahı öylece izliyordu. Yoongi'ye döndüğümde ise bana baktığını fark ettim.
Bu normal bir bakış değildi, sanki bir şeyleri çözmüş gibi bakıyordu. Sanki cevabı bulmuş gibiydi.
"Hoseok, sana ne yaptı?"
Bu durumda nasıl bu kadar sakin anlamasam da yerinde biraz doğrulup gözlerini benden ayırdıktan sonra Hoseok'a dönmüştü. Hoseok ise gözlerini büyütüp sinirden kendini sıkarak şişmiş damarlarının daha da şahlanmasına neden oldu.
"Kook ve Tae tehlikede ve sen bunu mu soruyorsun!"
Yoongi onun ses tonuna oldukça zıt bir yumuşaklıkla hafifçe gülümsedi. Gözlerim dudak kenarında gezinirken oradan kurtulamadı ve o konuşurken dudaklarını izlemeye başladım. İstemsizce dudağını yaladığı zaman gözlerimi kaçırarak gittikçe kızaran Hoseok'a odaklanmaya çalıştım.
"Kook zekidir, Seok."
"Sen dalga mı geçiyorsun yoksa bilerek mi yapıyorsun orospu çocuğu!" Yerinden kalkarken Yoongi oturduğu yerden ona bir bakış atmıştı ve Hoseok karnını tutup acıdan kasıldıktan sonra yerine zorlukla yeniden oturuşunu dikkatle izlemişti.
"Sana ne yaptı dedim?" Sesi yavaş yavaş sakinliğini kaybediyordu.
"O saçma sikik gümüş bıçaklarından biriyle karnımı fantazi olsun diye dürtükledi!" Yoongi'nin gözleri büyürken birden koltuktan kalkmaya çalıştı ama zorlanıyordu.Hemen ayağa kalkıp kolundan destek olmuş ve onu kaldırmıştım. Bunu önemsemeden hızla Hoseok'a yaklaşıp tişörtünün ucunu kavradığı gibi konuşmuştu.
"Gözlerini kapat."
Merakla benim gibi Hoeok'u izleyen Yoonji'ye itafen söylediğini düşünmüştüm. Hoseok'un bir şey demesine izin vermeden ince tişörtünü kavradığı gibi iki parçaya ayırmıştı. Ben şaşkınlıkla gözlerimi büyütürken Yoongi yapıştırılmış bandajı da söküp çıkarmıştı.
"Ah sikeyim, ne yapıyorsun lan sen!" Hoseok ne kadar debelense de küfür edip engellemeye çalışsa da Yoongi karnının biraz üzerine bıçakla çizilmiş şeylere bakıyordu.
Eli birden kolyesine gitmişti ve ucundaki küçük yıldızı gün yüzüne çıkararak hızla doğrulmuş ve annesinin kapı pervazına yasladığı bıçağı zorlanmadan çekip direkt evirip çevirerek bir şeyler aramaya başlamıştı.
Gözleri bir şey görmüş olmalı ki derin bir nefes alıp hızla sehpanın üzeriden telefonunu almıştı. Tek kulağındaki küpeyle oynarken salonda bir o yana bir bu yana dönmeye başlamıştı. Hoseok yarı çıplak şaşkınca Yoongi'ye bakarken Yoonji, Hoseok'a kaçamak bakışlar atıyordu.
Yoongi'nin keskin sesi odada duyulduğu an herkes ona kulak kesilmişti.
"Namjoon beni iyi dinle. 33012 numarayı çabuk kontrol et veya adam gönder. Kook ve Tae, Gümüş Bıçak'ın oyununa alet oldular. Sikeyim, kadın bulmacaları çok seviyor. Oraya bir kişiyi gönderirken parkurların herhangi birinin aktif olmadığına emin ol." Hızla telefonu kapatıp simsiyah saçlarını karıştırmıştı.
Telefonu koltuğa fırlatırken Hoseok dahil kimse ne olduğunu anlamamıştı. Sinirle derin nefesler alan Yoongi telefonunu sertçe koltuğa atmıştı.
"Hoseok kalk siktir git benim odamdan üstüne bir şeyler al. Sonra gel açıklayacağım neler döndüğünü."
Hoseok kaşlarını çatarak ona baksa da daha sonra yerinde yavaşça doğrulmuştu. Hafif kavruk teni ve düzgün fiziğini soyunma odasında görmüştüm ama şimdi daha dikkatli bakınca harbiden çok hoş bir fiziğe sahip olduğunu bir daha anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smeraldo | yoonmin
Fanfiction"Smeraldo, çiçek açacak. Ruhumda ya da toprakta, kim bilir belki de alevlerin arasında." x [taekook + namjin]