Ra geldi çiçeğim,
Geçiş bölümü gibi bir şeyle geldim. Sıkılmamanı umuyorum, biraz iç dünyalara dalacağız. Çok da iyi bir iş çıkardığımı düşünmüyorum. Pek tadım yok, söylemek istediğim çok şey olsa da sadece seni sevdiğimi söyleyeceğim.
Kendine çok dikkat et. İyi okumalar.
Smeraldo ait olmadığı topraklarda,
Kapalı gözlerimi açmadan önce basık havayı bir kere daha içime çektim. Kasvet ciğerlerime dolarken dudağımın bir kenarı istemsizce havalanmıştı. Kasvet bana kendimi iyi hissettiriyordu. Uzandığım yerde kara bulutların tepemde olması beni güvende hissettiriyordu. Parmaklarımın altında olan toprak buraya aitsin diye çığlık çığlığa bağırırken diğer dudağımın kenarı da diğerinin hizasına geldi yavaşça, bu çığlıkları seviyordum. Ruhumun yakarışlarını bastıran bu çığlıklar beni sevindiriyordu. Karanlığa alışmış benliğim oldukça hoşnutken güneşin bu öğlen saatinde tenime değmemesi şanslı hissettiriyordu.
Ben dönüşü olmayan bir yola girmiştim ve bunların hepsi onların yüzündendi.
Uzandığım yerde avuçlarımın içine sıkı sıkı hapsettiğim toprak ağzımdan bir kıkırtı kaçmasını sağladı. Ne de naif diye geçirdim içimden, rüzgarın belli belirsiz tenimi yalayıp geçmesi. Uzandığım toprak sanki bana bir şeyler anlatıyordu. Kanımın eninde sonunda buraya döküleceği, ben toprakta çiçek açsam da kan kırmızısı olacağını söyler gibiydi. Beni kabul mu ediyordu yoksa ateşlerin içine mi atıyordu? Ateşlerin içinde açan bir çiçek olursam herkesi yakardım, bunu bilmiyor muydu? Küllerini özenle toplayıp özel bir ayin yapardım, öfkemin hedefi olmasınlar diye. Alnıma sürdüğüm külleri tamamen bunu hak etmedikleri için olurdu. Benim öfkemi kimse hak etmiyordu, kahkahalarım arasında yanmalarını izlemem ve son gördükleri şeyin benim gözlerimdeki yansımaları olması ne de acı olurdu.
Belki o an irislerimde korkmuş benliklerini görürlerdi, belki da acı. Ama bir ayna görevi görmek istediğim bir şey değildi. Toprakta ve ruhumda açamayan çiçeğimin alevler arasında açması da istediğim bir şey değildi. Ruhumdan vazgeçtiğim için tek yolum topraktı. Açtığım göz kapaklarım ilk olarak kasvet kokan bulutların üstünde gezdikten sonra sırtımı topraktan ayırdım ve yan döndüm. Frezya köklerinden birileriyle bakışırken gözlerimi tekrar kapattım. Avcumdaki toprakları daha sıkı tutarken beni kabul etsin diye acizce bekliyordum. Sahi, çiçek açacak yerim kalmış mıydı benim?
Talan edilmiş bahçemde ağlayarak yeniden diktiğim Frezya kökleri hayata tutunamamışlardı. Yağmur onları çaresizce sulasa da kökleri bile kesildiği için içlerinden bir iki tanesi hariç hepsi kurumuştu. Babamın ağzından çıkan bir iki kelime onların kökünü kestirmişti. Dizlerimi kendime çekerken tek yanağıma değen toprak beni gerçeklerle yüzleşmem için zorlar gibiydi. Sahi, ben acılarımı da gömmüştüm bu toprağa. Her bir karanlığımın tutamı hala bu toprağın altında bir yerdeydi, bu yüzden miydi beni kabul etmeyişi, bu yüzden miydi öfkemin ateşinde yaktıklarımın külleriyle ayin yapmaya itişi? Kendimin bile kaldıramayacağı karanlıkları gömmüştüm, tabi ya. Nasıl kabul etsindi?
Yine de yanağımdaki hissi sanki Hana Teyze'nin dokunuşu gibiydi. Sahi, o da topraktı artık. Kıkırtı kaçan dudaklarım bu sefer daha büyüğü için aralanmıştı. İlk defa masamın altına kaçmak yerine kuru Frezya kökleri arasında uzandırmıştı içimdeki beni, kollarımı kendime çektiğim dizlerime sararken kocaman bir kahkaha koptu renksiz dudaklarımdan. Toprak belki ölünce bile beni kabul etmeyecekti. Ne de komikti, herkes toprağa kök salmak zorundaydı, Frezya, Gardenya, Anemon, Mimoza... Ya ben? Ben nasıl bir illettim de kök salmaya bile yerim yok şu toprakta. Ben ne günah işledim de hayali kökler tutunacak yer bulamadı. Tutundu da fark etmedi tutunduğu yerin de hayali olduğunu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smeraldo | yoonmin
Fanfic"Smeraldo, çiçek açacak. Ruhumda ya da toprakta, kim bilir belki de alevlerin arasında." x [taekook + namjin]