Ra geldi çiçeğim,
Çok yoğunum ama tamamladığım gibi bu bölümü atayım dedim, belki yorumlar biraz iyi hissettirir. Medyayı dinlemeyi unutma, bu grubu çok herkesle paylaşmayı sevmiyorum ama sana değer diye düşündüm.
Hatalarım varsa zaman içinde gördükçe düzelteceğim, çok kontrol edemedim, sen de beni uyarabilirsin.
xx
Frezya
Ana birlik binasını hiç böyle görmemiştim.
Açık bir şekilde yağmalanmıştı ve eğitim binasına varmadan önlerini kesmiştik henüz. Gardenya da kör ev civarında ormanın içinde adamlar gezdiğini rapor etmişti. Binanın ikinci katında, pencereye dayanmış Namjoon Hyung güneş gözlüklerini düzeltip ileriyi izlemeye devam ediyordu. Jungkook ve ben ise eğitim binasının önünde büyük çiçek saksılarını siperlik yapmış yaklaşık elli metre ilerideki kargaşayı izliyorduk. Bir grup aklını kaçırmış gibi sağa sola saldıran adam arabalarımızı park edip yollarını kestiğimiz halde silahlı olduğumuzu umursamadan saldırıyorlardı. Eğitim alanında beraber çalıştığım insanlar şu an sanki en başından bunun için hazırlanmış gibi etrafı mahvediyorlardı. Elimdeki silahın emniyetini açtıktan sonra arabanın camını patlatan çocuğa bakıp derince yutkundum.
Kulağımdaki cihaza dokunup Namjoon Hyung'dan herhangi bir direktif bekliyordum ama sadece sakince pencereden elindeki silahıyla ileriyi izliyordu. Gerginlikten boğazımın kuruduğu dakikalarda önceliğimiz Namjoon Hyung'la aynı odada olan Jin Hyung'u korumaktı. 001'in konumunu bulmaya çalışıyordu ve birçok kişiyle iletişimde çalıştığı için kendini koruyamıyordu. Taehyung durum raporu vermek için kısa bir devriyeye çıkmıştı. Ayaklananları yaklaşık elli kişi sansak da şu an daha fazla olduklarına emindim. Destek beklediğimizi varsayarsam zamanımızın çok olduğunu sanmıyordum. Jungkook'la gözlerim kesişince aynı soru işaretlerini onda da görür gibi oldum. Kulaklıkta duyduğumuz Taehyung'un sesiyle hepimiz dikkat kesilmiştik.
"Anemon üçüncü raporunu veriyor, tekrar ediyorum, üçüncü raporumu veriyorum. Siyah Merkez'in yakınlarındayım fakat hiçbir hareketlilik yok. Saldırganların birbirinden bağımsız olduğu sonucuna vardım çünkü Ana Bina dışında on kişilik bir grup Kırmızı Merkez civarında amaçsızca dolaşıyor. Silahsız olanları var, bu demektir ki henüz cephaneye erişemediler. Garip bir durum çünkü Ana Bina'nın bodrum katı cephane ama hiçbir şey yapmadılar, sadece etrafı kırıp döktüler, bize saldırmadılar." Nefesimi tutmuş dinlerken Anemon nefes nefese konuşmasına ara vermişti. Jungkook gözlerini sıkı sıkı kapatmışken ne kadar gerildiğini on metreden bile fark etmiştim. "Bir sonraki raporum kör ev ve orman civarı için olacak. On dakikaya orada olurum. Gardenya orada yoğunluk olduğunu söylemişti. Politikalarını henüz çözemedim, tuhaf davranıyorlar." Namjoon Hyung bile daha önce böyle bir ayaklanmayla karşılaşmadığını belli edecek kadar sessiz kalmıştı.
"Anlaşıldı." Sonunda Namjoon Hyung'un tok sesini duymamla kafamda kurduğum teorileri bir kenara itmiştim. "Şimdilik yerlerimizi koruyacağız, bize zarar vermedikleri sürece karşı atağa geçmeyeceğiz. Smeraldo'nun planı olduğuna eminim, gerekirse her şeyi bırakıp sığınağa gideceğiz. Onaylama kodu 187." Kesin sesi kafamın içinde çınlarken neden hala adamları etkisiz hale getirmediğimizi bilmiyordum ama Yoongi'nin planı olduğunu ben de düşünüyordum. Hala ondan haber alamasak da eminim ki burayı olmadan da yönetebilirdi. "Frezya onaylıyor. Kod 187." Onayladıktan sonra kulaklıktan çektiğim parmaklarımı saçlarımdan geçirmiştim. Sıkıntıyla nefes aldıktan sonra Yoongi'nin hangi delikte olduğunu düşünüyordum. Ateşi seçişi bana önceden defalarca söylediklerini hatırlatıyordu.
Bazen unutmamak için uykuya dalmadan önce mırıldandığı, bazen kesin bir karar aldıktan sonra, bazen masasının altında ağlarken, bazen de çok mutlu olduğu zaman söylediği cümleleri çevresindeki insanlar bile ezberlemişti artık. "Smeraldo, çiçek açacak. Ruhumda ya da toprakta, kim bilir belki de alevlerin arasında." Böyle demişti her seferinde. Gözlerim hedefine kitlenmiş bir avcı gibi adamları tek tek izlerken kafamda ayrı bir dünyada bu cümleyi düşünmeye başlamıştım. O efsanevi çiçek nerede isterse açabileceği için şanslıydı, toprağa bağlı değildi. Suya ihtiyaç duymadığı için bu kadar uzun süre dayanmıştı, henüz çiçek açamamasının nedeni neydi? Ağlayamadığı için tuzlu suyu bile kendine çok görmüştü. Tuzlu suyun onu kurutacağını mı düşünmüştü? Ya bu Frezya'nın göz yaşları köklerine akınca kurutmamış mıydı onu? Sadece benim için toprakta kalıyordu, toprağa ihtiyacı yoktu. Ortadan kaybolup işleri hallederken de kimseye ihtiyacı olmadığını düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smeraldo | yoonmin
Fanfiction"Smeraldo, çiçek açacak. Ruhumda ya da toprakta, kim bilir belki de alevlerin arasında." x [taekook + namjin]