Merhaba çiçeğim, Ra geldi.
Seni özledim ve bu aralar asla boş zamanım yok, bu bölümü de çok çaba sarf ederek uzun sürede tamamladım. Bundan sonraki bölüm biraz daha uzun bir sürede gelebilir, bunun için çok üzgünüm. Oldukça bitiğim ve final haftam yaklaşırken buraları terk etmeden önce en azından bu bölümü okuyanların biraz içi ısınsın istedim ve yoonmin ikilisine de doyalım yahu. Biraz geçmişten biraz da mutluluktan nasibini almış bir bölüm oldu.
Açıkçası şu günlerle mutlu olmanı istiyorum bu yüzden uwu topu gibi bir bölümle geldim.
Yorumların beni mutlu ediyor, bekliyorum onları. Lütfen benimle paylaş düşüncelerini.
xx
Frezya sizi özlemiş sanki, onunla başlayalım,
Kısa bir süre geçmiş ve biz bu sürede bile rutinimizi tutturmuştuk. Bundan önceki ben ile şimdiki benin arasına keskin bir çizgi çekmiştim çünkü herkes farkındaydı. Asıl beni buluyordum, belki de bulmuştum ve eski benliğime bunu kabul ettirmek zordu. Artık bu benim diyebiliyordum. Emin adımlar atıyordum ve bununla gurur duyuyordum. Eskiden de kendimle gurur duysam da bu oldukça farklıydı. Şimdi o koktuğum metalleri öyle bir benimsemiştim ki ellerim demir kokarken tek hissettiğim şey salt hırstı.
Elim tetikteyken oldukça dikkatli davranmaya çalışıyordum.
Buraya uzun bir süre önce ilk gelişimi ve geçirdiğim travmayı çok iyi hatırlıyordum fakat şimdi nefesim korkudan değil de heyecandan tutmuş önüme çıkacak olan hedefi beklerken kalbimin ritmini sayıyordum. O kadar dış dünyaya kendimi kapatmış ve odaklanmıştım ki kıyamet kopsa ben fark etmeden önümdeki ani çıkacak olan hedefi beklerdim.
Nitekim Yoongi'nin ayarladığı silüet şeklindeki köpük levha poligonun ortasında belirince pratikçe emniyetini açtığım silahın namlusuyla nişan alıp parmağımı tetiğe değdirmiştim. Karşımda insan yerine geçen levhaya onu öldürmeyecek yaralar almasını sağlamaktı görevim fakat ben direkt delik deşik etmiştim, yine.
Sinirle gözümdeki koruyucu gözlüğü çıkardım ve kulaklığı da yandaki masanın üstüne fırlattım. Hava kararmak üzereydi ama hala buradaydık, eğitim saati öğlen gibi bitmişti fakat ben hala Yoongi ile buradaydım.
Deli olacaktım.
Sinirle derin nefesler alırken şarjörünü çıkardığım silahı da sertçe masaya bırakıp sakinleşmek için ellerimi saçlarımın arasına geçirip bir süre beklemiştim. Daha sonra hırsımdan bir şey kaybetmeden yeni şarjör alıp silaha yerleştirmiş, sonrasında kulaklığıma dokunmuş ve aktive etmiştim.
"Bir daha deneyeceğim."
Yoongi ise camlarından ardından kafasını iki yana sallamış ve kulaklığını kulağından çıkarıp bulunduğum kabine yürümeye başlamıştı. Alnımda biriken terleri hissederken dişlerimi sıktım ve yanıma gelen Yoongi'yi bekledim. Kapıya sırtımı dönüp boş atış poligonuna ilerlerken hemen belimi bulan elleri ve kulağımın arkasındaki nefesiyle yerimde kıpırdamadan beni sarmalamasını bekledim.
"Jimin, yeter bu kadar çiçeğim. Hadi eve gidelim, sana sıcak bir duş aldırayım ve- ve uyuyalım tamam mı?" Burnu kulağımın arkasında turlarken kaşlarımı çatmış ve tepki göstermeden eve gitmek istemediğimi belli etmiştim. Yoongi ise vazgeçecek gibi değildi. Belimden tutup yüzüne bakmam için bedenimi ona bakmaya zorladığında huzursuzlanarak kafamı iki yana sallamış olduğum yerde kıpırdanıp bunu engellemiştim.
"Frezya, ayakta kalmaktan dizlerin titriyor, sabahtan beri hiçbir şey yemedin ve asıl seni buluyorsun farkında mısın?" Çatık kaşlarım normal bir hal alırken derin bir nefes aldığını fark ettim. O an durup düşündüm ve haklıydı, çok yorgundum ve bunu yeni yeni fark ediyordum. Sırtımı onun göğsüne yaslarken kolları karnımda birleşmiş olduğu yeri hafif hafif okşamaya başlamıştı. Beni nasıl rahatlatacağını biliyordu, bu yüzden başım da omzuna düşmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smeraldo | yoonmin
Fanfic"Smeraldo, çiçek açacak. Ruhumda ya da toprakta, kim bilir belki de alevlerin arasında." x [taekook + namjin]