"Günaydın anniş" diyerek mutfakta olan annemin yanağına öpücük kondurdum.
"Günaydın güzelim" diyerek karşılık verdi masadaki domatesten ağzıma attığım esnada gözlerini ovarak içeriye giren barış önce
"Nergiz annecim , günaydın" diyerek annemi öptü ve
"Sanada günaydın domates canavarı " diyerek masaya oturdu.
"Yüzünü yıkamadın dimi?" Diye sorduğumda
"Ben çapaklarımla mutluyum" dedi. Ne kadar pis bir insandı bu çocuk. Böylesine pis bir çocuğun saçmalık derecesinde yakışıklı olması can sıkıcıydı. Babaların ve Birsen anneninde masaya eklenmesinler kahvaltı yapmaya başladık. Kahvaltıdan sonra aile takımı evde kalmak istesede ben ve barış sahile gidicektik.
Yolda yürürken kolunu omzuma atıp
"Yüzmeyi özledim" dedi. Bende gülümsedim ve
"Bende , hemde çok" dedim. Öyle sessizce 5 dakika kadar yürüdük, omuz omuza hiç konuşmadan sahilede varmıştık zaten,
"Anasını satayım bu insanlar geceden mi şezlong tutuyor napıyor ben anlamıyorum " diye yakınmaya başladı barış, haklıydıda. Sabahın körüydü ama yek tük yerlerde boşluk kalmıştı , hemen kalan boşluklardan birini değerlendirdik ve ikimizde havluları şezlonga attık.
"Açılışı ben yapıyorum" diyerek t shirtini çıkartıp koştu, bende utana sıkıla elbisemi çıkardım. Çıplaklıktan pek hoşlanmıyorumda... hemen koşa koşa denize girdim ve hemen cup en diplere daldım, buz gibi geliyordu ama zaten yanıyordum. Hem bedenen hem kalben ...
"Harika ya" diye sudan çıktığım anda barış gelip kafamdan bastırıp beni tekrar suyun içine soktu, su şakalarıda başladığına göre gerçekten tatildeyiz.
Çıktığımda
"Senin kadar öküzünü görmedim ya " diye ona bağrındım.
"Islanınca acayip komik gözüküyorsun" diyerek karşımda anırıyordu salak. O ise ıslanıncada kuruyken de , her şekilde muhteşem görünüyordu. Ağzıma gelen kelimeleri susturdum yine herzaman yaptığım gibi. Biraz daha yüzdükten sonra denizden çıktık. Suyun içinde kıyıda oturduğum esnada bize içecek birşeyler almaya gitmişti yanıma geldi oturdu.
"Sudan çıkıp iki saniye içinde terlenecek iğrenç bir hava değil mi?" Dediğinde
"En çok kışı seviyorum soğuğun çaresi var sıcağın yok ne yazıkki " dedim . Benden biraz geride oturmuştu .
"Neden suda değilsin sen" diye sorduğumda
Elinde telefon olduğunu farkettim. Malum artık sevgilisi vardı.
"He pardon görmedim" diyip tekrar önüme döndüm.
"Neden hala yalnızsın anlamıyorum. Seni çocukluktan beri tanıyorum ben , hayatına kimse nasıl girmez, akıl alır gibi değil" dedi. Gülümsedim o görmüyordu tabi
"Çünkü istemiyorum" dedim
"Neden peki? Hiç anlatmıyorsun ki " diye sorduğunda
"Hayatımda gerçek birşeyler olsun istiyorum , gerçekten sevdiğim ve beni gerçekten seven biriyle . Etrafımdaki ilişkilerin bir tanesine bile özenmiyorum. Gerçek olan çok az ilişki var" dedim . Uzun bir sessizlik süre geldi aramızda . Arkamı dönüp baktığımda beni fotoğrafımı çektiğini gördüm.
"Barış ne yapıyorsun sen?" Diyerek ayağa kalkıp telefona uzanmaya çalıştım ama pek mümkün değildi.
" bekle ya güzel çıktı sana atıcam" dedi. Şezlongun yanına gidip telefonumu aldım . Denizle birlikte beni aldığı fotoğrafı bana atmış açıklama kısmınada "yalnız melek" yazmıştı.
"Nasıl ama , sanatçı olcak adamım" dediğinde
"Övünme dünyanın en güzel şeylerinden birini foroğraflıyorsun, denizin olduğu hangi fotoğraf çirkin olur ki ?" Dedim şezlonga oturduğum esnada
"Evet dünyanın en güzel şeyini fotoğrafladım" dedi aniden , şaşırdım. Gözlerimiz birbirini uzun süre esir almıştı ama bir ses duyduğumda onun esareti bitmişti, bende esir olmuştum o seslenişe
"Aşkım , barış" diyerek yanımıza gelen neslihan , anlam veremediğim anın büyüsünü yerle bir etmişti.
Kendimi toparladım, kız gelip bir anda barışın boynuna doladı ellerini. Benim yıllardır yapmak istediğim şeyleri iki günlük kız yapıyordu şimdi , benim hayal ettiklerimi yaşıyordu resmen gözlerimin önünde, yanağından öptüğünde gözlerimin yaşardığını hissettim. " hayır yıldız, şimdi değil" diyerek kendime telkinde bulundum ama ne kadar dayanabilirdim emin değildim.
Öpüşme fasılları bittiğinde barış beni işaret ederek
"Sana bahsettiğim en yakınım yıldız" dedi. Ayağa kalkıp onun boynuna sarılan ellerini tutup selamlaştım .
" neslihan ben" dedi.
"Biliyorum" diyip gülümsedim . Her zaman olduğu gibi içim kan ağlarken , kan kusarken dışım gülmek zorunda kaldı. Daha fazla dayanamayacaktım.
"Evde görüşürüz ben sizi yalnız bırakayım" dedim ve havlumu elime aldım.
"Ya yıldız neden gidiyorsun?" Dedi barış arkamdan ama ben çoktan yol katetmiş ağlamaya başlamıştım bile . Daha öncede kız arkadaşları oldu ama bu kadar yakınıma gelmediler, gözlerimin önünde sevdiğim çocuğun yanağında buseler kondurmadılar. Bu katlanılabilir değildi. Eve geldiğimde aileler evde yoktu yalnızdım, odama çıkıp yüzümü yıkadım , hala ağlıyordum evet durmuyordu gözyaşlarım... elimden alınmış gibi hissediyordum en değerli şeyimin.
Duş aldıktan sonra yatağıma oturdum. 10 yaşımdan beri günlük tuyorum . Onlardan bazı yerleri okudum bunlar hep kilitliydi , anahtarlarıda benimleydi. 11 yaşındayken yazdığım bir cümleyi okumak tebessümüme sebeb olmuştu
"Başka çocuklarla oynadığında kalbim acıyor"
O zaman bile başka birileri ile ilgilendiğinde onu kıskanırmışım , küçücük kalbimle bile
"Bugün sudenaz onu yanağından öptü. Neden öpüyor ki?" Bunları okudukça içimdeki acının yıllar içinde şekillenerek beni esir aldığının farkına vardım. Neden mi söylemiyorum? Bana bazen abla diyor, sürekli benimle uğraşıyor. Hayatındaki insanları anlayacak kadar güveniyor bana , herşeyini paylaşacak kadar , beni dost biliyor. Benim aşka doğru şekillenen dostluğum onda tıkalı kaldı. Aile faktörüde var tabi . Babam öğrense çok kızar mesela beni kandırdın der,8 yaşımdan beri tanıyorum ben barışı daha uzun süre önce başladığını düşünür. Ve en en en önemli sebep ise aramızda güzel bir dostluk var platonik aşkımla bunu batırmak istemiyorum ben.
Anlayacağınız zor, aşırı zor . İçime gömdüğüm duyguları ne kadar saklayabilirim acaba . Akşam olduğunda yatağımda uyuyakaldığımı farkettim kapım çaldı .
"Barış ben , gireyim mi" dediğinde barış , toparlanıp
"Gel" dedim. Sahici bir gülümseme yerleştirdim yüzüme, biliyor musunuz? Kapıyı hiç kapatmaz biz odada yalnızsak , sırf bunun için bile sevebilirim onu. Yine kapıyı aralı bırakarak. Yatağın yanındaki kanepeye oturdu.
"Bilmiyordum burada yazlıkları olduğunu. Bugün sabah mesaj atmış" dediğinde gülümseyerek müdahale ettim.
"Sana sürpriz yapmış ne güzel , açıklamak zorunda değilsin ki" dedim.
"Ama bozuldun" dedi.
"Bozulmadım" diye cevap verdiğimde
"Yüzüne kondurduğun her türlü ifadenin ne anlama geldiğini ezbere biliyorum yıldız bozuldun" dedi. Seni sevdiğimi nedense hiç okuyamıyorsun yüzümden ...
"Bilmiyorum, neden bozulduğumu. Sen benim en yakınımsın , dostumsun. Birazcık kıskandım galiba , alışırım ama .... gözümün önünde değildi kız arkadaşların garipsedim galiba"diye cevap verdim elini göz altlarımda gezdirdi.
"Bu seferlik böyle yırttın. Bidahakinde neden ağladığını açıklarsın" dedi ve ayağa kalktı , odamdan yavaşça çıktı. Kapıdan bana dil çıkarmayıda ihmal etmedi.
Sana neden ağladığımı açıklayamam..
![](https://img.wattpad.com/cover/156332533-288-k48723.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Aptal Aşık
Teen FictionO ailesi ile birlikte oradan ayrılırken arabalarının arkasından belki bir kere dönüp bakar diye kaybolana kadar izledim, o bakmadı.. Bir kere bile . Ben hep onu izleyendim o arabanın arkasından o ise asla dönüp bakmayan... Sesini seviyorum, her zam...