-1-

69 4 1
                                    

"Sonunda tatil !" Diye dans ede ede gelmişti yanıma sokağın ortasında
"Oğlum saçma sağan hareketler yapma" dediğimde dans etmeyi bırakarak
"Pardon abla" dedi.

Merhaba Ben Yıldız. Yaşım 20 . Üniversite ikinci sınıfın yaz tatilindeyim. He şu sokak ortasında dans edende babamın lise arkadaşının oğlu, beraber büyüdük , ismi Barış. O benden iki yaş küçük , taze lise mezunu sınava girecek ama hiç umut yok.

"Tatil yaklaştı diye sevineceğine , sınav yaklaştı diye üzül bence " dediğimde benden geride kalmıştı sonra koşarak yanıma geldi.
"Hep felaket haberciliği yap zaten" dedi.
"Gerçekleri söylüyorum ben" diyerek cevap verdim. Elimde ekmekler vardı bizim eve gidiyorduk. Okulunun son günü idi. Bizde bir ritüeldir , haftada bir gün mutlaka bizim yada Osman amcaların yani barışın ailesinin evinde yemek yerdik. Barış hayatıma girdiğinde ben 8 yaşındaydım. Biz izmire taşınmıştık. O gün bugündür hep beraberiz . Babamla onun babasının yediği içtiği ayrı gitmezmiş de şehir değilikliğinden ötürü ayrı düşmüşler , biz geri dönünce herşey başa sardı .

Eve vardığımızda zile bastım . Yanımda kan ter içinde duran barışa
"Oğlum leş gibi kokuyorsun. Bir duş alıp öyle gelseydin ya " dedim burnumu tıkayarak
"Nerem kokuyor ya " diyerek koltukaltını resmen ağzıma soktuğu sırada kapı açıldı ve hemen merdivenleri adımladım sağlığım için aşırı tehlikeliydi çünkü bu koku.

"Ne koşuyorsun deli dana gibi yıldız" diyen anneme
"Anne burun kanatlarını kapat hemen, sana kıyamam ben " dedim. Ben uyarıyı yapmıştım gerisi ona kalmış odama geçeceğim esnada arkamdan barışın sesini duydum
"Abartıyo nergiz anne" diyordu.

Akşam yemeğimizi şen bir sohbet içerisinde ilerlerken barışın sürekli telefonda biri ile mesajlaştığını farkettim. Ayağımla onu dürttüm yüzüme baktığında " sonra anlatırım" dedi. Meraklanmıştım yemekten sonra hemen bahçeye çıktık.
"Başla , güllerin tabak tabaktı, kiminle konuşuyorsun" dediğimde
"Yediklerimizi sindirseydik be , ne meraklısın kızım" diye yakındı, ama biliyordu benden birşey saklayamazdı, saklasaydıda izin vermezdim. Bende ona karşı şeffaftım herşeyimi bilirdi , büyük sırrım haricinde .

"Ya bir kız var . Geçen bahsetmiştim Neslihan, güzel galan demiştim hatta " dediğinde bankta oturuyorduk.
"Evet . Sizin okuldaydı hatırlıyorum"
Dedim.
"Kız benden hoşlanıyormuş" dediğinde gözlerim büyüdü. Kalbim yine beni rahatsız etmeye başladı.
"Sende ondan hoşlan..." dememe kalmadan cevabı yapıştırdı .
"Hoşlanıyorum. " dedi . Bitmişti işte , yine başlamıştık. 18 yaşında en güzel zamanları kanı deli akıyor farkındayım ama bana yaşattığı kaçıncı korku olduğunu anımsamıyorum. Anlamamış olmanıza imkan yok ben .. ben. Barışa aşığım. Çocukluktan beri . Çaktırmamak uzmanlık alanımdı.
"E ne güzel işte olsun ozaman" dediğimde önce bi duraksadı daha sonrada
"Olsun ya , olsun. Olacak zaten " dedi ve son ana kadar içimde beslediğim umut tohumlarını çiçek vermeden söktü.

Annem önümüze çay getirmişti.
"Sen ne yapıyorsun ya ?beni dinliyorsun ama hiç anlatmıyorsun" dediğinde gülümsedim
"Anlatılcak hikayelerim yok, hep yanımdasın zaten" dediğimde başını salladı. Benim hayatım seni sevdiğim günden beri stabil. İnsan söyleyemiyor işte , helede aranızda muhteşem sayılabilicek bir arkadaşlık varken..

Ogün akşam evlerine gittiklerinde anneme birazcık yardım edip odama çekildim, pijamalarımı giyip yatağıma uzandım. Benim 8 barışın 6 yaşında olduğu bir resmimiz vardı yatağımın başucunda onu elime aldım. İkimizin üzeri toprak içinde, ellerimiz birbiri ile kenetli . O günlere geri dönebilmek için nelerimi vermezdim . Sadece biz vardık çünkü, ikimiz..

Babamların yaptığı plan doğrultusunda barışların çeşmedeki yazlık evlerine gitmeye karar verdik ama barış beyler bir görüşmeleri olacağı için bizimle birlikte değil akşam geleceklerdi. Neslihanla buluşacaktı muhtemelen , akşam nasıl sevgili olduklarını falan anlatırdı belki, gözlerinin içinin güldüğünü görürdüm yeniden belki....
yolda giderken müzik dinlemeye bayılırım . Denize bakıp dinlendiğinde ise paha biçilemez .

Yazlıkta bizim hep kullandığımız odaya bi kaç tane eşyamı ve okumak için getirdiğim agatha kitaplarını yerleştirdim. Hem havuzu olan hemde denize sıfır harika bir yazlıktı onlarınki odadaki işlerimi bitirdikten sonra aşağıya indim babalar maç izlerken anneler yemek yapıyordu, kadınların kaderi sanırım bu bende yukarıdan kaptığım kitapla havuz başında gölgede kalan şezlonga uzandım ve onu okumaya başladım.

Gözlerimi araladığımda şezlongta uyuduğumu anlamıştım.
"Güneşin alnında burada nasıl uyudun allah aşkına sen" diye tepemde hayıflanan barışı da farketmem uzun sürmedi.
Hafifçe gözlerimi araladım, karanlık çökmüştü. Annem ve babamda ne insafsız kaldırıp çık odaya yat diyememişler bana , gözlerimi ovuşturdum ve
"Zaman mekan farketmez biliyorsun, diyip göz kırptım" ne demek istediğimi anladığı için gülümsemişti.
Biz ben 14oda 12 yaşındayken avare avare dolaşırken kaybolmuştuk da kaldırımın tepesinde onun bacağında uyukalmıştım biz bulunana kadar beni uyandırmamıştı.
"Bilmez mitim , sen bide ergenken şişkoydun kafan bile ağırdı senin" dediğinde koluna vurdum. Resmen öküzdü ya kendi sanki mankendi, gerçi hep güzel bir çocuktu o. Yanıma oturdu.
"Sormadın " dediğinde
"Artık anlatmak istemeyebilirsin büyüdün ya " dedim. Güldü ve
"Sana anlatmayacağımda kime anlatıcam" dedi.
Yinede sormadım, ne oldu demedim. Çünkü kalbimin tüm lobları bana anlatmasını istemediğimi söylüyordu.
"Görüştük, konuştuk, güzeldi oldu galiba" dedi. Garip olan şey ise gözlerinde ışık görmüyordum. Hani derler ya seven insan ışıldar , gülümsemesi gözlerinde olur öyle değildi.
"Şüphelerin mi var? " dediğimde afalladı.
"Seni tanıyorum barış" dedim ardından
"Ne istediğimi bilmiyorum. Sanki birşeyler yanlış... " diyip duraksadı sonra devam etti "Olsun dersen olur olmaz dersen olmaz" dediğinde bu sefer afallayan bendim.
"Ne" dediğim esnada
"Gel bakayım buraya koca kafalı" diyerek kafamı kollarının arasına aldı.
"Kızım yanmış kafan , az bi beynin vardım zaten oda erimiş" dediğinde ölüyordum . Vücut çalışıyordu arkadaş , kafam küçücük olduğu için hava alamıyordum
"Öldüm salak!" Diye bağırdım o sırada içerden Osman baba barışa seslendi
"Kızın kafasını bıraksana lan" diye bağırdığında kollarını hemen çekti.
"Hay sen çok yaşa osman amca" diyerek onun yanına koşup sarıldım arkamı dönüp barışa dil çıkardım. Akşam yemeğine kadar odamda uyumaya devam ettim. Uyku benim için bir tutkuydu çünkü...

İki Aptal AşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin