Arkadaşlar, hayatınız boyunca tabikide aşkla ve ya ailenizle sınanmazsınız . Arkadaşlarınızla , değer verdiklerinizle de sınanırsınız. 2 aydır çalıştığım hastaneye acilde görevlendirildiğim gün benimle aynı yaşta bir hastayı getirdiler . İsmini duyduğum an tüylerim diken diken oldu , yüzü kandan seçilmez haldeydi. Hastanın yanına yaklaşırken içimden dua ettim. Lütfen allahım lütfen o masada yatan mert olmasın diye ...
ama oldu, kanlar içinde yatan mertti. Araba kazası yapmıştı. Yüzde yüz karşı tarafın suçlu olduğu bir kazaydı bu."Yıldız, yıldız! Yıldızzzz! Yardım etsene" dediğinde hemşire arkadaşım hemen duygusallığı bir kenara bırakıp ekibime katıldım. Durumu daha sonradan açıkladım. Onun kim olduğunu. Şimdi ameliyathanenin önünde bekliyordum arkadaşımın sağlıkla çıkmasını. Biliyor musunuz? Bu olayın beni bu kadar yıkacağını bilmezdim. İnsan gerçektende sevdiklerinin kıymetini onlara birşeyler olduğunda daha iyi anlıyor ne acı.
"Yıldız iyi misin?" Demişti yanıma çoktan gelen barış .
"İyiyim" diye cevap verdim kısa ve öz . Sevdiklerimle sınanmanın dışında yaşadığım için şükrediyorum işte
"Durumu çok mu kötüydü ?" Diye sorduğunda ellerimi tutuyordu.
"Oldukça kötü,yüzü kandan gözükmüyordu" dediğimde gözlerimden yaşlar akıyordu. Aslında içeriye girip gidişatı öğrenebilirdim ama bunun için cesaretim yoktu. Sadece sua ediyordum , herşeyin iyi olması için.Herşey iyi olmadı, hayat zorluklarla dolu, doktoru yürüyemeyeceğini söyledi . Sadece 22 yaşında hayatının başında olan mertin yürüyemeyeceğini, istedikleri şeyleri ,hayallerini yaşama fırsatı olmayacaktı. Mert gezgin ruhlu bir çocuktu , maddi durumlarıda çok iyiydi. Görmek istediği ülkeleri görürdü belki ama oralarda bırakacağı anılar hep kısıtlıydı. O çok sevdiği futbolu bir daha oynayamayacaktı mesela çok ağırdı , fazlasıyla...
Ailesi geldi, doktor gerçekleri söylediği an yere çöküp ağlamaya başlayan annesine sarıldım. Onu teselli etmeme yetmezdi biliyordum , ama beraber ağlayabilirdik . Barış kaldırdı beni yerden sarıldı kocaman
"Bu kadar üzme kendini" dediğinde
"Üzme kendini mi , senin için kahrolurken bana acıyı hafifleten tek kişi oydu birazdan karşısına geçip birdaha yürüyemeyeceğini söylecekler " dediğimde dahada artıyordu hıçkırıklarım . Ağlamalarımız mertin odaya gelmesi ile son buldu. Umut dolu gözlerle bize bakıyordu, hiçbirşeyden haberi yoktu, ama anlamıştı belki annesinin yüzünden okumuştu belkide diğerlerinin , kötü birşeyin olduğunu biliyordu artık.
"Ne oldu yalvarırım söyleyin" dedi sesini çıkarabilmek için bile efor sarfediyordu. Annesi koşarak dışarıya çıktı, babasıda peşi sıra odada ben ve barış kalmıştık sadece . Yatağına oturdum ve elini tuttum.
"Lütfen , lütfen kendini çok üzme " dedim gözlerimdeki yaşlara hakim olamayarak
"Ne oldu artık söyleyin yıldız, lütfen" dediğinde yalvarır gözlerle bana bakıyordu.
"Ayaklarını hareket ettirsene" dedim. Denedi ama yapamadı, söyleyemedim anlamasını istedim anladı da , sormadı. Onun yerine hüngür hüngür ağladı. Sarıldım ona
"Biz senin ayakların oluruz" dedim kulağına usulca. Barışta ikimize birden sarıldı.3 hafta sonra
Mert hastaneden taburcu olmuştu, fizik tedavi alıyordu. Şu an bizim evde kahvaltı yapıyoruz. İlk günler çok kötüydü ama yavaş yavaşta olsa duruma adapte olmaya başladı. Ara sıra uzaklara dalıyordu, eski günlerine gidip ağlıyordu ama bunlar çok normal şeylerdi. Yaşıyordu önemli olanda buydu oda bunun farkındaydı zaten . Barışla çok zaman geçirmeye başlamışlardı. Barış bana hergün bu mert tam benim kafadan he diyip duruyordu.
"Playstation atalım mı bir iki el " diye teklif ettiğinde barış ,mert şüpheye düşmeden cevap verdi.
"Tabikide atalım "
Pes oynuyorlardı sürekli, futbol oynayamasada en azından oyununda iyiydi , hiç yenildiğine şahit olmadım.İçeride pes oynayan çılgın gençlere ve anneme veda ederek işe gittim bende , her gün farklı hastalar , farklı hayatlar. İşimi çok seviyordum.
Bu arada evlenme teklifi aldım, barıştan değil. Bizim hastanede bir doktordan , hemde baya baya bodoslama... barış bunu bilse beni asla o hastaneye göndermez, ama tabikide bilmeyecek. Bu arada mösyö poirot , un öldüğü kitaptan sonra başka kitaplar okuma isteğim kaçmıştı, o yüzden ara vermiştim.Hastaneye vardığımda acile geçtim. Mertin kazasından sonra acilden hiç ayrılmadım. Kendimde artık burada çalışmayı seviyordum . Buraya gelen insanlar daha çaresiz, daha acil oluyorlardı onlara yardım etmeyi seviyordum .
"Senin doktor epey dertli , sen reddettikten sonra adam kendine gelemedi" diyen serpile cevap verdiğim esnada soyunma odasında eşyalarımı yerleştiriyordum.
"Hayatımda biri var ne yapabilirim ki?" Dedim.
"Haklısın da , adam über zengin yakışıklı da , insan bir şüpheye düşer sen nasıl bir insansın?" Diye sorduğunda benim hikayemi, benim aşkımı küçümsemesi sinirimi bozmuştu. Benim barışa olan hislerimi yanımda olmayan algılayamazdı. Gülüp geçtim.
Can beyinde bizim acilde neredeyse hiç işi olmamasına karşın sürekli buralarda olması beni rahatsız etmiyorda değildi. Reddedildikten sonra hala ümidi falan mı vardı inanın bilmiyordum. Öğle arasında barış aradı
"Sevgilim napıyormuş" diye sordu. O sırada hastanenin bahçesindeydim.
"Yemek yedim çay içiyorum şimdi, sen napıyorsun bakalım" diye sordum.
"Bende yemek yemeden önce seni bir arayayım dedim , hani sen orda açsan benim boğazımdan bir lokma geçmez biliyorsun" dediğinde güldüm ve
"Tabi , tabi. Domuz gibi yumulursun sen , kimi kandırıyorsun" dediğimde
"Sevgilinin seni kendinden daha iyi tanıması gerçekten bazen iyi birşey değil. Kız özümü biliyo , romantik kasamıyorum" dedi. Bi an durdu ve.
"Şu okul bitsede ben alsam artık seni" dedi.
"Alsam artık seni ne ya , o nasıl birşey , mal mıyım lan ben" dediğimde kahkaha attı.
"Okul bitsin , evlenmek istiyorum" dedi. Bu konuda ciddi konuşması beni heyecanlandırıyordu.
"Ne yazıkki henüz bitmiş sayılmaz benim küçük bebeğim" dediğimde
"Akşam gel de sen ben bebek kimmiş göstermiyor muyum sana!" Diyerek beni tehdit ettiğinde utanmıştım. Telefonu kapadım , yanaklarım al al dı. Birlikte olalı uzun zaman olmuştu ama beni hala ilk günkü gibi heyecanlandırıyordu. Can bey 'in yanıma yaklaştığını gördüğümde kendimi toparladım. Elinde kahve bardağı vardı
"Arayan oydu galiba" dedi . Anlamamış gözlerle yüzüne baktığımda
"Erkek arkadaşın yani" dedi. Başımı salladım ve
"Evet oydu " diyerek ayağa kalktım.
"Acilde hastalar bekler, size afiyet olsun" diyerek hemen yanından uzaklaştım. Onun yanıma gelmesi beni rahatsız etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Aptal Aşık
Teen FictionO ailesi ile birlikte oradan ayrılırken arabalarının arkasından belki bir kere dönüp bakar diye kaybolana kadar izledim, o bakmadı.. Bir kere bile . Ben hep onu izleyendim o arabanın arkasından o ise asla dönüp bakmayan... Sesini seviyorum, her zam...