zamanı geldiğinde demiştik birbirimize bundan tam 4 yıl önce.
Şimdi tam o zamandayız. Tam o noktada. Ben birazdan gelinliğimi giyeceğim ve Barış beni bu evden almaya gelecek. Daha sonra sonsuz mutluluğa adım atacağız. Biliyor musunuz? Ben barışın beni asla seveceğini tahmin bile edemezken bir kaç saat sonra onun karısı olacağım gerçeğine hala inanamıyorum. Sevdiklerinizden vazgeçmeyin. Hiç umudum yokken ben vazgeçmedim. Çok düştüm, çok yara aldım, kalbim çok kanadı ama beni acıtan beni kanatan adam benim sevdiğim adamdı. Varsın sevmesin beni, ama yanımda olsun, mutlu olsun bunu hayal ettim hep. Onun tebessümü , onun sevinci ondan daha çok mutlu etti hep beni. Bu kadar çok sevdiğiniz birileri varsa onlardan asla vazgeçmeyin. İnanın bana geç olsa da kalplerinizi fark edecekler. Benim farkedilmem 20 yılımı aldı, ama vazgeçmedim. Her düştüğümde bir gün belki sever beni tutar ellerimden diye düşündüm ve ayağa kalktım. Hayallerini kurdum hep,Şimdi o adamın karısı olmaya gidiyorum.
Üzerime bayılarak aldığım kır düğününe yakışacak sadelikte gelinliği giydiğimde benden mutlusu yoktu. Saçıma çiçeklerden oluşan o bandı taktığımda beni gelinlikle hiç görmemiş olan müstakbel kocamın ne düşüneceğini aşırı derecede merak ediyordum. Son rötuşlar yapıldığında aşağıya indim. Merdivenlerden inerken babam ve annem salonda koltukta oturuyorlardı. Sonunda salona vardığımda babam ağlamaya başladı ve ayağa kalkıp ellerimden tuttu. Ben babamın ağlamasına asla dayanamazdım, çünkü babalar çok sık ağlamazlardı. Gerçekten üzüldüklerinde , Gerçekten mutlu olduklarında ağlarlardı. Sadece gerçeklere yani.
''Güzel kızım benim , melek gibisin.'' dedi ve tuttuğu ellerimi öptü. Gözyaşlarımı artık tutamıyordum. Benim göz yaşlarımı babam kendi elleri ile sildi ve
''Hep mutluluktan ağla olur mu ? Olur da Barış yüzünden üzüntüden ağlarsan çık gel evine , benim başımın üstünde senin yerin hep hazır tamam mı meleğim'' dediğinde ona sıkıca tekrar sarıldım . Daha sonra annem geldi yanıma ve
''Ben yapayalnız kalıyorum'' diyip bana sarıldı.
''Annem, bir tanem ben çok uzağa gitmiyorum ki, yakındayım sürekli gelirim zaten ne olur beni ağlatmayın'' dediğimde kapı çalmıştı annem kapıyı açtığında içeriye salih ve nişanlısı girdi. Esma bana sarıldığında
''Ya o kadar harika gözüküyorsun ki , hep mutlu ol olur mu ?'' dediğinde sarılmasına karşılık verip gülümsedim. Arkasında duran salihe baktığımda şok oldum. Salih ağlıyor muydu?
'' Neden ağlıyorsun sen gel buraya '' diyip ona sarıldığımda kulağıma eğilip
''Kaçırdıklarıma ağlıyorum '' dediğinde ağzımdan bir kahkaha kaçtı. Ayrıldıktan sonra ellerimi tuttu ve
''Sadece çok mutluyum, inanamıyorum'' diyerek ellerimi bıraktı ve nişanlısının omzuna ellerini koydu.
''Güneş kolyesi harika duruyor bu arada '' dedi ve göz kırptı. Tekrar kapı çaldığında gelenin mert olduğundan adım gibi emindim ailesi ile birlikte içeriye girdi ve beni görünce resmen mest oldu.
''Kız sen dün ağzının salyasıyla karşıladın beni bu neyin evrimi '' dediğinde ona eğilip sarılmaya yeltendim ama
'' Hayır eğilme '' dedi , ne yaptığını anlayamamıştım . Bir anda ellerinden yardım alarak ayağa kalktı ve bana sarıldı. Yıllar sonra Mert ayağa kalkıyordu. Başarmıştı, evliliğimden sonra bugün en sevindiğim olay sanırım buydu
''Sen Nasıl? '' Dediğimde
''Ya aslında sana sürpriz olsun diye bir kaç gün senden sakladım. Yürüyemesem de ayağa kalkabiliyorum artık'' dediğinde ağlamaya başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/156332533-288-k48723.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İki Aptal Aşık
Fiksi RemajaO ailesi ile birlikte oradan ayrılırken arabalarının arkasından belki bir kere dönüp bakar diye kaybolana kadar izledim, o bakmadı.. Bir kere bile . Ben hep onu izleyendim o arabanın arkasından o ise asla dönüp bakmayan... Sesini seviyorum, her zam...