León'dan;
Violetta'yı daha ne kadar bekleyeceğimi bilmiyordum. Altı üstü bir fotoğraf çekmesi yarım saati bulmuştu ya hu!
L: "Violetta, daha ne çekeceksin? Gezimizin yüzde doksanını fotoğraf çekerek bitirdin!"
V: "Ama manzara çok güzel! Bir tane daha çekeyim lütfen!"
L: "Tamam ama bu son! Tiyatro Colon'a gideceğiz. Geri kalan yerleri de, daha sonra gezeriz. Ne dersin?"
Omuz silkip, "Olur," dedi ve bir fotoğraf daha çekti. Burayı fotoğraflıyor oluşu iyiydi aslında. Buenos Aires'teki sayılı harika yerlerden birisiydi. En azından benim gezdiğim kadarıyla...
Tiyatro Colon'u görünce ne yapacaktı acaba? Orada sonsuza kadar yaşayabilecek birisiydim şahsen.
V: "León?"
L: "Efendim, tatlım."
Gözlerini kocaman açarak, bana baktı. " 'Tatlım' mı? Bana mı dedin onu?"
L: "Evet, ne oldu?"
V: "Çok hoşuma gitti..."
L: "Ne söyleyecektin sen?"V: "Şey... romantik olan bir yer var mı burada?"
Biraz düşündüm. Burada, romantik bir yer yoktu ki. Olanları da, göstermiştim. Öpücük Park'ımız ve burası vardı sadece. Tabii, burada tatlı bir program hazırlamamıştım, o ayrı...
L: "Yok. İstersen keşfedebiliriz? Keşfedilecek yerler varsa."
V: "Hım... Tiyatro Colon'a gidelim o zaman. Belki başka bir zaman keşfederiz. Kızlarla da randevum var, hızlı olmalıyım."
Dudaklarımı büzüp, "Beni bırakacak mısın yani?" dedim. Sesimi, duygusal tona ayarlamıştım. Bu da Violetta'nın kaşlarının havaya kalkmasına sebep olmuştu. Bu haline bayılıyordum. Zaten şapşaldı, böyle yapınca daha da şapşal oluyordu.
Koluma hafifçe vurdu. "Kalbim seninle, salak!"
Kocaman sırıtıp, bileklerini tuttum. Bunu yapmaya bayılıyordum! Güçsüz olduğu için, karşı koyamıyordu. Bende her zaman olduğu gibi, bu durumuyla eğleniyordum. Dalga geçerek değil! Dalga geçtiğimde sinirleniyor ve ağır elini, vücudumun herhangi bir bölgesinde kullanıyor. Hiç acımadan.
L: "Gidiyoruz o zaman?"
V: "Tiyatroya, değil mi?"
L: "Evet. Başka bir yeri mi istiyordun yoksa?"
V: "Hayır! Çok merak ettim orayı."
Yanaklarını sıkıp, "Gidelim. Ama önce kitapçıya uğramamız lazım. Bir kitap alacağım," dedim. Birkaç haftadır, *'Son Kamelya' adlı kitabın paylaşımlarını görüyordum. Söylenenlere göre, çok güzelmiş. Zaten Sarah Jio'dan da çirkin kitap beklenemezdi ya, neyse.
V: "Kitapçıya mı? Oradan çıkamam ki!"
Kitapları bu kadar seviyor oluşunu sevmiştim. Eğer benimle birlikteyse, kitapsever birisi olmalıydı. Yoksa onu dışlardım.
Elimi tutması için uzatıp, göz kırptım. Göz kırpmamın amacı kötü bir şey değildi. O an içimden gelmişti. Violetta'nın, beni bozduğunu söylemiştim. Hislerimi, beni, düşüncelerimi,... her şeyimi bozuyordu ama yine de çok seviyordum onu. Değişmeyi hiç bu kadar çok sevmemiştim.
Elini, elime kenetledi. Bu aralar pek öpüşemiyor olsak da, dert etmiyorum. El ele gezmek, öpüşmekten daha özel geliyordu bana.
~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ღ GEÇMİŞİN İZLERİ-BAŞLANGIÇ ღ |1.KİTAP|
Romance"Hangi rengi seversin?" diye sordu beni izlerken. Soru biraz tuhaf gelmişti ama kendimle konuşuyormuş gibi, sebepleriyle beraber söylemeye başladım. Bir yandan da çiçekleri topluyordum. "Mavi. Mavi çok özel bir renk. Bir sürü anlamı var. Mesela; son...