Violetta'dan;
"Sence saçlarımı nasıl yapmalıyım? Düz, güzel durur, değil mi?" Evet, prenses elbiseme uygun bir saç modeli bulmaya çalışıyorum. Aklımda kurguladığıma göre, hoş bir görüntü sunacak bu. León, 'Kostümlü Balo' olarak biliyor. Sürprizimizi nasıl bulacak acaba? Böyle hevesle yaptığım biricik sürpriz doğum günü partim bu...
Camila, cadı kostümüyle geldi. "Düzleştir ama soracaklarıma da cevap ver! Sadece Francesca'ya anlatmışsın olanları. Sır olarak kalmasını istiyormuşsun ama ben de senin arkadaşınım! Benim de bilmeye hakkım var!"
Neyi kast ettiğini anlamıştım. Dünkü León-Tomás atışmasını ima ediyordu.
V: "Anlatılacak pek bir şey yok aslında.'
C: "Olsun, anlatmanı istiyorum."
V: "Dün, Francesca'yla gerçekten içten bir şekilde şarkı söylemiştik. Bende büyük bir mutlulukla, León'a anlatmaya gittim ama neredeyse Tomás'a yumruk atacakken yakaladım onu. Tomás'ın kışkırttığını söylese de... bilmiyorum ya... Ona güvenim sarsıldı... Sence León haklı mıdır?"
Olayları kafasında tarttıktan sonra, "León haklıdır bence. Tomás'ı azıcık bile olsa, Francesca sayesinde tanıyorum. Arada tehlike saçtığı oluyor. Tabii sen de, Tomás'ın aşık olduğu kişisin. León ile birlikte oluşunuzu yediremiyor olabilir. León'a güven. O, asla kolay kolay birisini dövecek duruma gelmez," dedi. Bunu bende biliyordum. Sadece gözümün önünde birisine saldırılması, düşüncelerimi alt üst etmişti.
Francesca odama girip, "Bence de León'a güven. Tomás'a aşık olduğum için söylemiyorum bunu, gerçekten. León fazlasıyla sevimli, güvenilir, iyi kalpli birisidir. Kırma onu. Marco ile yakın arkadaş oldukları için tanışıyorum. Güvenmelisin," diyerek, beynimi iyice bulandırdı. Onlara mı güvenecektim, düşündüklerime mi? Şöyle de bir şey vardı; León'u tamamen tanımıyordum. Ya tanımadığım için böyle düşünüyorsam? İçimden bir ses, bunun doğru olduğunu söylüyordu. Ne yapacaktım ki? Her zaman içindeki sese güvenen ben, tekrar güvenmeye devam mı etmeliydim?
Konuyu değiştirmek amaçlı, "Saçlarımı düzleştiriyorum o zaman?" dedim soru sorar gibi. Partide ne olursa, olacaktı. Kalbimin istediği şekilde hareket edecektim.
F: "Düzleştir. Bence sana düz saç daha çok yakışıyor."
Francesca'ya gülümseyip, düzleştiricimi çekmeceden çıkarttım. Francesca'ya düzleştirtecektim saçlarımı. Onun saçları normalde düz değilse, harika düzleştiriyordu.
V: "Fran? Saçlarımı düzleştirir misin? Hazırlanmışsın da!"
F: "Tabii ki! Pasta işini hallettin değil mi?"
"Evet," deyip, Francesca'nın önüne oturduğum sırada pastanın üzerine yazılacak olan yazı geldi aklıma! Nasıl da unutmuştum bunu?!
Hemen yerimden kalkıp, telefonuma uzandım. Pastacı çocuğun numarasını almıştım iyi ki! Bir yazıyla her şeyi mahvetmek istemiyordum. Sadece yazı değil, benim hayatımdı bu.
V: "Merhaba! Pastanın üzerine yazı yazıldı mı?"
Çocuğun sevimli sesi duyuldu. "Hayır. Ne yazılacağını söylememiştiniz, yanlış hatırlamıyorsam." Unutkanlığıma bir kez daha lanet edip, "Şimdi söyleyeceğim, unutmuştum da. Pastanın üzerinde, 'İyi ki doğmuşsun Şapşal Prens' yazsın lütfen. 'Şapşal Prens'te büyük harflerle yazılırsa, harika olur!" dedim. Tam da istediğim gibi olacaktı. León'u güldürmeyi planlıyordum. Bugünden itibaren, Tomás'a yakınlık göstermemeye çalışacaktım. Aşık olduğum birisi olduğu için, sadece, çalışacaktım. Elimden ne gelirdi, bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ღ GEÇMİŞİN İZLERİ-BAŞLANGIÇ ღ |1.KİTAP|
Romance"Hangi rengi seversin?" diye sordu beni izlerken. Soru biraz tuhaf gelmişti ama kendimle konuşuyormuş gibi, sebepleriyle beraber söylemeye başladım. Bir yandan da çiçekleri topluyordum. "Mavi. Mavi çok özel bir renk. Bir sürü anlamı var. Mesela; son...