León'dan;
Günlerdir Violetta'ya ulaşmaya çalışıyordum ama ne Studio'ya geliyor, ne de görüşme isteklerimi kabul ediyor. Aslında bu bir yandan da iyi gibi. Lara ile daha yakın olabiliyoruz. Ne yazık ki, o da bana soğuk davranmaya başlamıştı. 'Yakın olmak' sadece benim hayal ürünümdü. Neymiş? Ben, Violetta'nın yanına gitmişim! Bu yani olay! Bunun için kızdı bana! Günlerdir de, bana ters ters cevaplar veriyor! Ben galiba kızlardan yana hep şanssız olacağım...
Maxi kaşları epeyi çatık bir şekilde geldi yanıma. "Senin yüzünden Violetta ne halde, haberin var mı?!"
L: "Maxi, bir de seninle uğraşamam. Gider misin?"
Önüme dikilip, "Gitmiyorum," dedi. Sinirlerim gerilse de, Maxi'ye bir şey yapamazdım. Yeterince gerilmişlerdi zaten benim yüzümden.
M: "Babası onu cezalandırmıştı sadece bir haftalığına ama senin yüzünden, cezası bir yıl olmuş. Aşk acısı çekiyor ve Angie, teyzesiymiş! Ne büyük sürpriz değil mi?!"
L: "Angie teyzesi mi?"
M: "Evet! O da gidecekmiş. Hayalindeki mesleği, aşkını, teyzesini, babasının güvenini, arkadaşlarını kaybetti senin yüzünden! Mutlu musun?"
Olaylara bu kadar kapsamlı bakmamıştım doğrusu. İyi de, Angie neden benim yüzümden gidiyordu ki?
L: "Bitti mi?"
M: "Bitti."
Sevgili ayrılıkları gibiydi ayrılışımız. O gittikten sonra da arkasından baktım. Tabii ikimiz de erkek olduğumuz için, ona o gözle asla bakamazdım. Ah, ne diyorum ben?! Lara'nın yanına gitmeliyim acilen!
Sabırlı olmak için kendimi içimden destekledim ve Lara'nın bulunduğu yere doğru gittim. Yine bana ters ters bakıyordu. Violetta'ya kendimi affettirmek için gittiğimi biliyordu ama onu öptüğümü bilmiyordu. Bilmemeliydi de...
Kulağına doğru eğildim. "Konuşabilir miyiz?"
Gayet soğuk sesiyle, "Hayır," diye cevap verdi. Bundan bıktığım için kolundan tutup, peşimden sürüklemeye başladım. Ne diye karşıma çıkan her kız böyle davranıyordu ki?! Ne olurdu bir kerecik de beni dinleseler?! Ama yok, ben León'um ya, beni dinlememeye ait kurallar var! Onlar da kural ihlali yapmamak için, benden kaçıyorlar!
La: "Her önüne gelenin kolunu tutup, zorluyor musun sen ya?! Bırak beni!"
Bizi kimsenin göremeyeceği yere gelince, bıraktım kolunu.
Le: "Bana soğuk davranman hoşuma gitmiyor."
La: "Violetta'nın peşinden gitmen de, benim hoşuma gitmiyor!"
Başımı ellerimin arasına alıp, "Violetta'dan kurtulmaya çalışıyorum Lara!" diye bağırdım. Lara minik bir şok yaşayıp, bana baktı. İnanamıyormuş gibi bir hali vardı.
Ağaçların oradan ses gelince, oraya döndüm. Violetta'yı gördüm gibi olsa da, orada olan Tomás daha fazla dikkatimi çekmişti. Violetta'nın neden koştuğunu umursayacak durumda değildim. Bir an önce Lara'ya affettirmek istiyordum kendimi.
La: "Kurtulmaya çalıştığın için mi ona kendini affettirmeye gittin?"
Le: "Haklısın, yapmamalıydım. Özür dilerim. Lütfen affet beni."
Ellerimizi kenetleyip, "Affettim," diye mırıldandı. Alnına öpücük kondurdup, elini daha sıkı tuttum. Diğer elimi cebime soktuğumda, metalimsi bir şeye dokundum. Cebimdekini çıkartınca, Violetta'ya aldığım sol anahtarı şeklindeki kolyeyle karşılaştım. Lara'nın görmediğini umarak, hemen cebime geri koydum onu? Neden tam da bu anda çıkmıştı ki? Neler oluyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ღ GEÇMİŞİN İZLERİ-BAŞLANGIÇ ღ |1.KİTAP|
Romantik"Hangi rengi seversin?" diye sordu beni izlerken. Soru biraz tuhaf gelmişti ama kendimle konuşuyormuş gibi, sebepleriyle beraber söylemeye başladım. Bir yandan da çiçekleri topluyordum. "Mavi. Mavi çok özel bir renk. Bir sürü anlamı var. Mesela; son...