Violetta'dan;
Öyle sinirliydim ki, birisi bana bir şey sorsa dövebilirdim onu! Bunu bana nasıl yapardı ya?! Arkamı döndüğüm anda başkasının kollarına nasıl koşardı?! Ama ne bekleyebilirdim ki? Erkekti o! Erkekler de her zaman böyle değiller midir?
Tomás farklıydı ama León'a daha bağlıydım işte! Lara olmasa hayatımızda, mutlu olacağımızı da biliyorum. Bir gitse o pislik! Ben de rahatlasam, León da...
Telefonumun acı acı çalan melodisini duydum. Depresyona girmek istediğimden, duygusal bir aşk şarkısının melodisini yapmıştım zil sesi olarak. Evet, mazoşisttim. Kendime zarar vermek bir numaralı hobimdi!
Arayanın León olduğunu görünce daha da sinirlendim. Ne yüzle arıyordu beni?! Hem Lara'sına sarılır, hem de beni arar! Kesin tatmin edememiştir Lara'sı onu! Ben poh pohlayıp, başkalarına yem ediyorum ne de olsa!
"Ne var?!" Sesimden ben bile korkmuşken, León'da uyandırdığı etkiyi tahmin dahi edemiyordum.
L: "Bir tanem, ne oldu sana böyle?"
V: "Bana 'bir tanem' falan deme! Senin bir tanen, Lara!"
L: "Ne? Lütfen daha açık konuşur musun?"
V: "Sarıldığınızı gördüm! Oldu mu istediğin açık konuşma?! Lara ile de mutlusunuzdur belki, ha?! Ya da değilsinizdir! Şimdi breni aradığına göre, benim kadar poh pohlayamamış seni!"
Sabır dilercesine bir nefes aldı. "Sarıldık diye aramızda bir şey olması mı gerekiyor?"
V: "Bana haber vermediysen, evet!"
"Sen biraz sakinleş, ben ararım seni. Hadi bay baaaaay!" deyip, telefonu yüzüme kapattı! Telefonu. Benim. Yüzüme. Kapattı. Göreceksiniz León Bey! Size olan öfkem had safhaya çıktı. Kolaysa sakinleştir şimdi!
Derin derin nefesler alarak, birdebaşla doğu saymaya başladım. Ama başkalarında olduğu gibi olmuyordu! Sakinleşmek yerine, sinirlerim daha da geriliyordu! Lara ile sarıldığı yetmezmiş gibi, bir de telefonu yüzüme kapatmıştı ya! Öküz! Hatta öküzlerin kralı!
Yatağımdan kalkıp, odamdan çıktım. Piyano çalmadan rahatlayamayacaktım. Rahatlanacak durumda da değildim zaten. Elime ne geçerse, León'a fırlatmak istiyordum. Pislik! Bunu nasıl yapar ya?! Romeo ile Juliet'i canlandırmıştık biz! Aşkımız öyle olacaktı! Sadece imkansız bölümünü geçecektik, o kadar. Onun yapltığı, bu hikayenin en berbat noktasıydı. Romeo'nun ölümü bile bunun yanında azdı.
Piyanonun minik taburesine oturup, birden aklıma gelen şarkıyı çalmaya başladım. León ne derse desin, bunu yazacaktım. Hissettiklerim, söylemek istediklerim,... bütünüyle bu şarkının içindeydi. Bana da anı gibi olacaktı. İçimdeki kötü his yüzünden 'anı' diyordum. Bir şey olacaktı ama ne olacağını bilmiyorum. Şimdiden acısını çekmeye başladım üstelik...
Arkamdan alkış sesleri geldi. Kimin alkışladığını görmek için, arkamı döndüm. Jade. Sinsi gülüşüyle beraber, alkışlıyordu. Yanında herhangi birisi yoktu. Kardeşi de yoktu.
J: "Bir ay sonraki düğünde, bu şarkıyı söyler misin?"
Ne ima ettiğini anlamadan, boş boş ona bakmaya başladım. "Babanla evleneceğiz, tatlım," diyerek açıklamasını yaptı. Bu, yıkılmama neden olmuştu. Kalbimin acısı, beni yok edecek gibiydi. Bu kadınla olmaz ya! Jade'den nefret ettiğimi bile bile evlenemez! Önce León, sonra babam ve Jade... Gücümün tükenmeye başladığını hissediyordum.
V: "Mutluluklar."
Konuşmasına izin vermeden, telefonumu alıp, evden ayrıldım. Gözlerim yanmaya başlıyordu. Her şeyin bir anda olması yanlıştı. Alıştıra alıştıra olması gerekmez miydi? Bunların altından kalkıp, kalkamayacağıma göre sıralanmalıydı olaylar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ღ GEÇMİŞİN İZLERİ-BAŞLANGIÇ ღ |1.KİTAP|
Romance"Hangi rengi seversin?" diye sordu beni izlerken. Soru biraz tuhaf gelmişti ama kendimle konuşuyormuş gibi, sebepleriyle beraber söylemeye başladım. Bir yandan da çiçekleri topluyordum. "Mavi. Mavi çok özel bir renk. Bir sürü anlamı var. Mesela; son...