Violetta'dan;
Angie, güven verircesine gülümseyip, "Başlayabilirsin," dedi. Burası için yazdığım ilk şarkı değildi bu ama yine de heyecanlanıyordum! Solo olarak söyleyecektim ayrıca. Kalbim de, durmuş gibi sessiz sessiz takılıyordu olduğu yerde...
Piyanoya son kez bakıp, derin bir nefes aldım ve çalmaya başladım.
Şarkıya kendimi gittikçe kaptırmıştım. Başımı kısa bir an kaldırıp, beni izleyenlere bakmamış olsaydım, Teo, Tomás ve León'un da beni izleyenler arasında olduğunu görmemiş olacaktım. İlk gördüğüm kişi Tomás'tı. Gözlerimiz birkaç saniye buluşmuştu. Nakarat kısmına geldiğimde, gözlerimi kaçırdım. Şu an onlara bakmamalıydım.
'Konuşabiliyorsan konuş, haykır hissettiğini,
Söyle bana kimi sevdiğini ve kimin seni mutlu ettiğini...'
Nihayet bitirebildiğimde, alkışlar eşliğinde yerime geçtim. Kimseyi çekecek halim yoktu. Dünden sonra León'la aramıza tekrar buzlar örülmüştü. Belli etmemeye çalışsam bile, kendimi kandırıyordum. En ufak bir sözünde sinirleniyordum. Ayrılmamız ikimiz açısından çok daha iyi olacaktı. Böyle devam edersek, kıskançlıkları yüzünden önünde sonunda delirecektim. Bir de soğuma durumu vardı bende. León'dan soğuyor gibiydim. Aşk duygusu beni yok ediyordu, o ayrı...
A: "Violetta, bu şarkıyı gösteride söyleyeceksin."
Başımı olumlu anlamda salladım. Bu şarkımı çok sevmiştim. Kendi düşüncelerimi katarak bestelediğim ikinci şarkımdı.
L: "Gösteriye bir buçuk hafta kaldı. Düetler tamamlandı mı?"
A: "Kimlerin düet yapacağı kesinleşti. Ludmila burada olmadığına göre, Violetta ile beraber söyleyebilirsiniz. Değil mi, Violetta?"
Düşüncelerimden arınıp, başımı salladım. 'Podemos'u birlikte söyleyecektik demek? Lara olayından sonra, tiksinmiştim bu şarkıdan. Artık León ile başka bir şarkımız olsun istiyordum. O zaman daha rahat olacağımı hissediyordum.
Francesca ve Camila'ya baktığımda, León'u kınayan bakışlar atıyorlardı. Dün olanları anlatmıştım onlara. León'a bir sürü küfür etmişlerdi. Psikopat yanlarımı çıkartarak, ikisi için özel işkenceler de düşünmüşlerdi. Benim yaptığımsa; oturup, onları onaylamaktı. İkisini de bir kaşık suda boğmak istiyordum. Pislikler.
A: "Başlayabilirsiniz."
~
Kollarımı göğsümde birleştirip, etrafı izlemeye devam ettim.
Dersten sonra buraya gelmiştim. Daha önce hiç kimse tarafından buraya getirilmemiş olmanın ezikliğini hissediyordum. Köprü olduğu için önemsiz mi görmüşlerdi acaba? Bence önemsizdeğildi. Böyle yerler huzur doluydu. Her zaman istediğim gibi.
Telefonumun ısrarla çalışından bıkıp, açmaya karar verdim.
V: "Ne var Franco?"
F: "Özledim, kızım! Ne oldu sana? Bir ay önceki halinden eser yok!"
V: "Yok önemli bir şey..."
Tamam, yalan söylediğimi 'yalan' kelimesinin anlamını bilmeyen birisi bile anlayabilirdi. Franco'ya yalan söylemeyi asla beceremezdim. İçimi okurdu o.
F: "Kim üzdü seni? Bay German mı?"
V: "Hayır, babamla bir ilgisi yok."
F: "Kim? Tomás mı?"
V: "Hayır, ondan uzaklaşmaya çalışıyorum."
F: "Ağzından cımbızla mı laf alacağım? Söyle işte!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ღ GEÇMİŞİN İZLERİ-BAŞLANGIÇ ღ |1.KİTAP|
Romance"Hangi rengi seversin?" diye sordu beni izlerken. Soru biraz tuhaf gelmişti ama kendimle konuşuyormuş gibi, sebepleriyle beraber söylemeye başladım. Bir yandan da çiçekleri topluyordum. "Mavi. Mavi çok özel bir renk. Bir sürü anlamı var. Mesela; son...