León'dan;
Dünün acısını çıkaramamıştım bir türlü. Bir yandan Tomás, diğer yandan da o erkek arkadaşı! Kesin Tomás'la ittifak kurup, beni çökertmek için var onlar! Violetta'ya aşık değilim! Sadece üç ay önce de olduğu gibi, çocukluk arkadaşımı kaptırmamaya çalışıyorum. O şarkı söylediğimiz günde de ufak bir değişiklik oldu ama aşık olma durumu söz konusu değil! Yani... hoşlantı belki vardır ama aşkla ilgili bir şey yok...
Broduey'in, beni aniden sarsmasıyla kendime geldim. Ödümü kopartmıştı!
Ona dönerek, "Ne yapıyorsun ya?!" diye bağırdım. Onun tek yaptığıysa, kocaman sırıtmak olmuştu. Maxi'nin de burada olduğunu yeni fark ediyordum.
Maxi yanıma oturmadan önce, "Ne düşünüyorsun böyle?" diye sordu. Onu izlerken, omuzlarımı silktim. "Violetta, Tomás'a aşık ve bir de ÇOK YAKIN erkek arkadaşı var. Onları kıskanıyorum," diyemezdim herhalde. Daha yaratıcı bir şeyler de gelmiyor aklıma...
Broduey, "Ben biliyorum," deyip, elini, çenesinin altına götürdü. Maxi de ona döndü. Ne meraklılar ya hu! Ben, onlarla ilgili şeyleri hiç merak etmiyorum ama!
B: "Camila söyledi... Dün Violetta'yla tartışmışlar biraz. Ve, Violetta'nın yanındaki çocuğu da görmüş."
M: "Eee...?"
"Eee'si, kıskanmış. Arkalarından öyle bir bakışı varmış ki!" dedi Broduey. Sonra da gülmeye başladı. Sanki çok komik bir şeymiş gibi anlatıyordu bir de!
Her kelimeye gereğinden fazla vurgu yaparak, "Ben. Violetta'yı. Kıskanmadım." dedim. Bayağı korkutucu söylediğim de bir gerçekti tabii.
"Hıı öyledir kesin," diyerek, yerinden kalktı Broduey. Maxi'ye bir şeyler söyledikten sonra da, gittiler.
Onların gidişini fırsat bilip, telefonumu çıkarttım. Violetta'yı arayamazdım. Açmazdı da zaten. O, yakın arkadaşının numarasını da bilmiyordum. Tomás'ı asla aramam... Eee... geriye kim kaldı ki?
Rehberi açıp, gözlerimi kapattım. Kimi seçersem, onu arayacaktım. Yalnızlıktan ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim yok.
Gözlerimi açtığımda, Violetta'nın numarasını seçtiğimi gördüm. Melek (Angél) diye kaydetmiştim onu. A harfiyle başladığı için, onu seçmiştim. Kendimi ve kaderimi tebrik ediyorum! Nokta atışı yapmış oldum böylece!
Yapacak bir şey olmadığı için, arama butonuna bastım. Açmayacağını bilsem bile, açmasını bekliyordum.
"Ne var León?" açtı! Gerçekten açtı!
L: "Eee... şey... canım sıkılıyordu da..."
V: "Canın sıkıldığı zamanlarda, beni mi arıyorsun yani?"
Tipik Violetta işte... İnsan, çocukluk arkadaşına yapar mı bunu? Birazcık acıma duygusu olsa ne olurdu ki?!
L: "Yok canıııım... sana bir şey sorabilir miyim?"
V: "Çabuk sor!"
L: "Bugün bir şeyler yapsak? Biliyorum, kızgınsın bana ama lütfen. Telafi etmek istiyorum. Belki... lunaparka da gideriz. Ne dersin?"
Bir süre sessiz kaldı. Nefes alış-verişlerini duyuyordum ama cevabını duymak için zorlayamıyordum. İnadı tutarsa, hayatta kabul etmezdi. Birkaç sefer takılmış olsak bile fark etmiştim bunu.
"Olur," dediğinde, mutluluktan çığlık türü şeyi atmamak için zor tuttum kendimi.
L: "Hazırlan. Yarım saate yanındayım. Seçmelerden önce moral olsun sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ღ GEÇMİŞİN İZLERİ-BAŞLANGIÇ ღ |1.KİTAP|
Romance"Hangi rengi seversin?" diye sordu beni izlerken. Soru biraz tuhaf gelmişti ama kendimle konuşuyormuş gibi, sebepleriyle beraber söylemeye başladım. Bir yandan da çiçekleri topluyordum. "Mavi. Mavi çok özel bir renk. Bir sürü anlamı var. Mesela; son...