León'dan;
Violetta'nın elini tutmak tuhaf gelmişti dünkü olaydan sonra. Tabii ki ona söylemedim ama önünde sonunda öğrenecek, biliyorum. Tek bilmediğim, ben Violetta'ya ne cevap vereceğim? Öğrendiği an gözü hiçbir şey görmeyecek. Bu derece kıskanç olması işimi zora sokuyor.
Tamam, bende kıskancım -hem de çok fazla- ama bu derece boğmuyorum onu. Tomás konusunda mesela... Boğduğum zamanlarda, kendini koruyor. Bende bir şekilde korurum. Çok zor olacağını tahmin edebiliyorum. Beni öldürmek isteyecek. Ağh! Her şekilde kötü durumda kalacağım işte!
V: "León? Dün ne işin vardır da gelmedin?"
"Lara ile geziyorduk ve bana motor sürmeyi öğretti," demedim! Daha doğrusu; diyemedim. Bir anda canavara dönüşeceğini biliyordum.
L: "Bu aralar motor sürmeyi çok merak ediyordum da... Biraz ders aldım."
Dudaklarını emdikten sonra, "Öyle mi? Lara'nın da motorları çok sevdiğini biliyor muydun?" diyerek, beni çıkmaz sokağa sürükledi. Ne söylersem söyleyeyim oradan kurtulamayacağımı biliyordum. Violetta'yı kaybetmek de istemiyordum. Tomás ve Teo'yu kıskandığımdandır belki. Ama Violetta'nın hiç kimseye benzemeyen bir yönü var. Çözememiş olsam da, bu yüzden seviyorum onu. Özel, o.
L: "Duymuştum ama umursamadım."
İnanmadığını belli eden bir şekilde başını salladı. Kolay kanmayacağını biliyordum zaten.
Aklıma gelen bir şeyle, Violetta'yı bir anda çektim. Öpmek amaçlı değildi! Dün akşam evine gidip, piyano şeklindeki müzik kutusuna bir fotoğrafımızı koymuştum. Onu görüp görmediğini soracaktım. Lara'dan sonra birisini öpme fikri değişik geliyordu.
L: "Odanda bir şey buldun mu?"
Dudağını dişledi. Neden bu aralar dudağına bu kadar işkence ediyordu?! Ah, asıl işkence ettiği kişi BEN oluyordum burada. Onu öpmemek için zor durduğum yetmezmiş gibi, Lara ile öpüştüğüm için başkalarını istemiyordum.
V: "Müzik kutumun arasındaki fotoğrafımızdan mı bahsediyorsun? Buldum. Ne zaman çektirdin onu? Benimle sarılırken, birisinin çekmiş olması biraz tuhaf geldi de. Sapık gibi..."
Aniden kahkaha patlattım. Psikolojik sorunlarım olabilirdi ama Violetta'nın peşine sapık takacak kadar da delirmiş değildim. Her şeye rağmen, kız arkadaşım oluyordu o.
L: "Seni, bir sapığa mı takip ettirecekmişim? Çok beklersin, Melek."
V: "Peki peki, dalga geçme. León?"
L: "Efendim?"
V: "Bugün Madrid'deki arkadaşımın doğum günü var. Ona hediye bulmamda yardım eder misin bana? Erkeksin ve zevkleriniz de benziyor."
L: "Olabilir. Önce derslere girelim, hediye işi kolay."
"Tamam!" deyip, yanağıma öpücük kondurdu. Onu belki de son kez böyle cıvıl cıvıl görecektim. Benim yüzümden üzülmesini istemiyordum. En iyisi, öpücük olayını ona söylememekti. Lara'nın da söylemeyeceğinden emin olmalıydım tabii. O söylerse, bütün her şey daha kolay yok olurdu. Alıştıra alıştıra söylemeliydim. Nasıl başaracaksam artık?!
L: "Hadi bakalım, müzik dersin seni bekliyordur."
V: "İkimizin de dersi aynı, León. Nereye gidiyorsun?"
L: "Maxi'yi bulmam gerek. Bestemin melodisini ayarlarız onunla."
İnanmadığı, bakışlarından da belliydi. Bu kaçıncı yalanım olmuştu acaba? Violetta'ya yalan söylemek konusunda gittikçe ilerliyordum. Onu hayal kırıklıklarıyla baş başa bırakarak, gidiyordum da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ღ GEÇMİŞİN İZLERİ-BAŞLANGIÇ ღ |1.KİTAP|
Romance"Hangi rengi seversin?" diye sordu beni izlerken. Soru biraz tuhaf gelmişti ama kendimle konuşuyormuş gibi, sebepleriyle beraber söylemeye başladım. Bir yandan da çiçekleri topluyordum. "Mavi. Mavi çok özel bir renk. Bir sürü anlamı var. Mesela; son...