Violetta'dan;
Sabahtan beri giyecek kıyafet arıyordum. León'la buluştuğumuzda ne giyebilirim acaba? Hava da bozuktu. Yağmur yağarsa, kısa eşyalarımla üşüyebilirdim ama bir yandan da hava bayağı sıcaktı. 'Yağmur sıcağı' kurallarına uyuyordu. Yağmur yağsa da üşümeyeceğimi düşünüyordum.
Angie'ye sorduğumda, istediğim gibi giyinebileceğimi söyledi. Gerekirse, León bir şey bulurdu ısınmam için. Tabii izlenimlerim yanlış çıkarsa, yağmur da yağmayabilir. Ağh! Buluşmalardan nefret ediyorum. Giyecek hiçbir şeyim yokmuş gibi görünüyor gözüme.
Elimdeki eşyalarla beraber, çalan telefonumun yanına gittim. Kim arıyorsa, ona soracağım ne giyeceğimi. Artık ne derse, desin.
Telefonu açıp, "Elbise mi, etek-tişört ikilisi mi?" diye sordum. Ben söylemiştim böyle yapacağımı.
Karşı taraftar bir, "Ha?" sesi çıktı. Ses tonundan, kız olduğunu anlamıştım. Ekrandaki isimde de, 'Camila' yazıyordu.
C: "Etek-tişört. Kiminle buluşacaksın?"
Beni anladığı için, içimdeki ona karşı beslediğim sevgi kabarcığı kocaman olmuştu. Böyle arkadaşlarım hiç olmamıştı benim. Franco vardı ama erkekti. Doğru düzgün bir şey soramıyordum ona. Mesela, öpücük konusunu. Öyle çok utanıyordum ki! Sonuçta erkek. Ona karşı bir şeyler hissetiğimi sanabilirdi. Saçma sapan erkek iç güdüleri, buna izin verirdi.
V: "León'la buluşacağız."
Telefonun hoparlörünü açacaktım ama vazgeçtim. Babam pat diye gelirse, her şeyi duyabilirdi. Bende bir güzel rezil olurdum. Dışarı çıkamazdım da.
C: "Hani 'sadece arkadaş'tınız? Pis yalancılar!"
Kıkırdadım. Düne kadar, öyleydik. Dün bir şeyler olmuştu aramızda ve arkadaş olamayacağımızı düşünüyordum. O, neredeyse öpüşecek duruma gelmemizden sonra düşünemezdim de zaten.
V: "Yalancı değiliz biz! Sadece... dün bir şeyler oldu."
C: "Ne oldu?!"
Tüm kızgınlığından sıyrılmış bir Camila'ya dönüşmüştü şimdi. Bu konuda yalnız olmamakta güzeldi. Sadece ben dengesiz değildim.
Dünü hatırlayınca, yanaklarım ısınmaya başladı. Camila'ya nasıl anlatacağımı düşünürken, kelimeler ağzımdan dökülüverdi. "Dün, León, bana bisiklet sürmeyi öğretti. Bende öğrenince yarış teklif ettim. Yarış yaparken... León düştü. Onun üstüne, iki bisiklet ve bende düştüm. O şokla, bir şeyler saçmaladım, León'u da kırdım. Sonra bir şeyler oldu... Gözüme bambaşka birisi gibi göründü... Nasıl oldu bilmiyorum ama böyle oldu işte. Yanağını okşarken, onu öpme isteğiyle dolup taştım. Neredeyse öpüşecektik ama telefonum çaldı! Her şey de mahvoldu tabii."
Camila'dan şaşkınlık dolu, "İnanmıyoruuuuum!" nidası duyuldu. Sanki ben çok inanıyordum da!
V: "Aynen böyle oldu canım."
C: "Ayh! Mutluluklar! Sakın çok makyaj yapma! León, nefret eder. Çok açıkta giyinme, eski sevgilileriyle bu yüzden kavga etmişliği vardır."
V: "Ona ne? Ben, istediğim gibi giyinirim. Sevgili de değiliz ayrıca."
C: "Yakında o da olur canım!"
"Çok beklersin, canım," deyip, selefonu kapattım. Aslında çok bekleyecek gibi görünmüyor. Öpüşmeyi başarabilirsek, sevgili de olabiliriz. Ama başaramıyoruz işte!
Yatağıma oturdum. León'u aramak istiyordum. Aslında aramalıydım da. Çünkü ne zaman buluşacağımızı bilmiyordum. León'un da buraya gelmemesi gerekiyordu. Babamla, kaçırma olayından sonra yıldızlarının barışacağını hiç sanmıyorum. León gerekirse dünyanın en güvenilir kişisi olsun, babamdan geçer not alamazdı. Bizim aşkımız da imkansız olurdu. Aşk varsa artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ღ GEÇMİŞİN İZLERİ-BAŞLANGIÇ ღ |1.KİTAP|
Roman d'amour"Hangi rengi seversin?" diye sordu beni izlerken. Soru biraz tuhaf gelmişti ama kendimle konuşuyormuş gibi, sebepleriyle beraber söylemeye başladım. Bir yandan da çiçekleri topluyordum. "Mavi. Mavi çok özel bir renk. Bir sürü anlamı var. Mesela; son...